"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/243 Esas, 2020/119 Karar
DAVA TARİHİ: 17.06.2016
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiş.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.05.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat Tahsin ... Pulak gelmiş, davacı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ilçesi, ... 1082 ada 327 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa niteliği ve üzerindeki tamamlayıcı unsurlar dikkate alınarak bilirkişilerden oluşturulacak heyet marifetiyle keşif yapılmasına, tespit edilen kamulaştırma bedelinin dava tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda faizi ile birlikte peşin ödenmesine, ödeme karşılığında taşınmazın davacı idare adına tapuda tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22.03.2018 tarihli ve 2016/410 Esas, 2018/223 Karar sayılı kararı ile Mahkemece tespit edilen bedel usulüne uygun verilen sürelere rağmen bankaya bloke edilmediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.07.2018 tarihli ve 2018/990 Esas, 2018/223 Karar sayılı kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; tespit edilen kamulaştırma bedelinin bloke edilmesi için davacı idare vekiline verilen süreler içerisinde kamulaştırma bedeli depo edilmemiş ise de, temyiz dilekçesi ekinde sunulan banka dekontuna göre davacı idarenin karar tarihinden sonra 11.05.2018 tarihinde depo kararını yerine getirdiği anlaşıldığından, tarafların beyanları ve usul ekonomisi de gözetilerek işin esasına girilip dosyada mevcut bilirkişi kurulu raporları denetlenmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle Bölge Adiye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılmak suretiyle davanın kabulü ile kıymet takdir komisyonunca belirlenen bedelin davalıya tapudaki sınırlamalar bedele yansıtılmak suretiyle ödenmesine, kalan fark bedelin 3 aylık vadeli hesaba alınarak nemalandırılması ve kararın kesinleşmesiyle tapudaki sınırlamalar bedele yansıtılmak suretiyle davalıya talep halinde ödenmesine ve dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın nerden ve nasıl sulandığı tespit edilmeden sulu olarak kabulü ile kapitalizasyon faiz oranının yüksek tespit edildiğini, objektif değer artış oranı uygulanmak suretiyle hatalı ve eksik inceleme ile kamulaştırma bedelinin fahiş olarak tespit edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, arazi olarak değerlendirmede de kapitalizasyon faiz oranının %4 alınması gerektiğini, dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmında mevcut yola olan cephe tamamen kapandığından değer kaybının oluştuğunun muhakkak olduğunu, bilirkişi raporlarında hesap hatası yapıldığını, kamulaştırma bedelinin adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilmesi, kamulaştırma bedelinin kıymet takdirinde belirlenen bedelden fazla kısmının ödenmesini hükmün kesinleşmesine bırakan kanun hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği halde Mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, faiz hükmünün hatalı kurulduğunu, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, davalının mülkiyet hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırma bedellerinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 11inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre sulu arazi niteliğindeki davaya konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net gelir esas alınarak ve dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi raporlarında belirtilen özellikleri dikkate alınarak, belirlenen metrekare birim fiyatı üzerinden %220 oranında objektif değer artışı uygulanması suretiyle bedel tespit edilmesi yöntem itibari ile yasa hükümlerine uygundur.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğrudur.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekillerinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Değerlendirme tarihi olan 2016 yılı münavebeye esas ürünler ile bu ürünlere ait dekar başına verim miktarlarının, dekar başına üretim masrafları ile hasat dönemindeki ortalama toptan kilogram satış fiyatlarının ilgili resmi kuruluşlardan getirtilip hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.
6. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın DSİ Genel Müdürlüğü tarafından sulandığı yazılı ise de; buna ilişkin bilgi ve belgeye dosya içinde rastlanmamıştır. Dava konusu taşınmazın nerden ve ne şekilde sulandığı dayanak belgeleri getirtilip denetlendikten sonra taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde değeri belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının %4 uygulanması gerekirken, bu oranın % 5 kabulü ile eksik inceleme ile bedel tespiti hatalıdır.
7. Dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmında;...Çevre Yolu yapımı nedeniyle yol ile taşınmaz arasındaki kot farkı ve taşınmaza başkaca ulaşım imkanı olup olmadığı hususları da dikkate alınarak değer kaybı olup olmayacağı hakkında bilirkişi kurulundan gerekçeli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir.
8. Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarih 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanunla Değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı idareden alınarak davalı tarafa ödenmesine,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.