Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10329 E. 2024/5100 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz için bedel ve ecrimisil istenmesi ile idarenin mülga 2942 sayılı Kanun'un 17. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunması üzerine uyuşmazlık çıkmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın trampa yoluyla kamulaştırıldığı, ancak karşılıklı ferağlar verilmediği için kesinleşmiş bir kamulaştırmadan bahsedilemeyeceği, bu nedenle 2942 sayılı Kanun'un mülga 17. maddesi koşullarının oluşmadığı ve davacıların murisinin trampa sözleşmesi gereği taşınmazın zilyetliğini devralıp kullandığı için ecrimisil talebinin de iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin tescil talebini kabulüne ilişkin karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/43 Esas, 2023/1275 Karar

ASIL DAVADA DAVACILAR-BİRLEŞTİRİLEN DAVADA

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/253 Esas, 2022/780 Karar (Birleştirilen 2022/194 Esas)

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ile ecrimisilin tahsiline ilişkin asıl dava ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) mülga 17 nci maddesine dayanan tescil istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın reddine ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.04.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşmaya temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ve yetki belgesine istinaden davalı idare vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... Mahallesi 117 ada 30 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerin murisi ...adına kayıtlı iken davalı ... Başkanlığının ½ hisseye kamulaştırmasız el attığını ve taşınmazı yol olarak kullanmaya başladığını, bugüne kadar da herhangi bir kamulaştırma işleminin yapılmadığını, muris ...nin 04.09.2018 tarihinde vefatı üzerine müvekkillerinin bu durumdan haberdar olduklarını, muris ...nin söz konusu taşınmazın her yıl emlak vergisini ödediğini, davacıların belediyeye başvurarak konu ile ilgili bilgi istediğini, belediyeden gelen 10.05.2019 tarihli yanıtta 02.02.1987 tarihli ve 41 sayılı Cihanbeyli Belediyesi Encümen kararı yola tekabül eden kısım için aynı ilçede ... Mahallesinde 5.000 m² lik arsanın takas olarak verildiğinin müvekkillerine beyan edildiğini ancak yapılan araştırmada muris ...yahut mirasçılar lehine tapuya tescil edilmiş bir takas işleminin bulunmadığını beyanla kamulaştırmasız el atma bedelinin taşınmaza el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, haksız kullanımdan ötürü ecrimisil alacağının haksız el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine hisseleri oranında ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kanun'un mülga 17 nci maddesi gereğince tescil şartları oluşan taşınmaza yönelik davalılar adına kayıtlı bulunan tapunun iptali (1/2) ile taşınmazın tüm takyidatlardan ari şekilde Cihanbeyli Belediyesi Başkanlığı adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı-karşı davacı idare vekili asıl davada cevap dilekçesi sunmamıştır.

2. Birleştirilen davada davalılar-karşı davacılar cevap dilekçesinde özetle; ortada bir kamulaştırma işleminin bulunmadığını, hak düşürücü sürelerin değerlendirilmesi gerektiğini, iş bu davanın görülmekte olan kamulaştırmasız el atma/ ecrimisil davasındaki yargılamayı sürüncemede bırakmak için açıldığını, müvekkillerine bir ödeme yapılmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulü ile dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının süresinde cevap dilekçesini sunmadığını, muvafakatleri olmamasına rağmen davalı idarece sunulan delillerin hükme esas alındığını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyen müvekkil aleyhine vekalet ücreti hükmedilmesinin usule ve hakkaniyete aykırı olduğunu, taşınmazın bugüne kadar kamulaştırma işlemleri tamamlanmadığı gibi, encümen kararı ile kamulaştırma bedeline karşılık verilmesine karar verilen taşınmazın müvekkil adına tescil edilmediğinden kamulaştırma işleminin tamamlanmadığını, kamulaştırma bedelinin müvekkillerin murisine ödenmediğini, takas defi işleminin gerçekleştirildiği 1987 yılında yürürlükte olan kanun hükmüne göre Belediye encümeni söz konusu işlemi yapmaya yetkili olup Mahkemenin yanlış kanun üzerinden değerlendirme yaparak hatalı hüküm kurduğunu, davacının yürürlükten kaldırılmış olan eski Kamulaştırma Kanunu’nun 17 nci maddesine göre tapu tescili ve iptali davası açmış olup, dayandığı hukuki dayanak yürürlükte olmadığından ve koşullarını da sağlamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilleri aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamına ve toplanan delillere göre mevcut delillerin takdirinde ve hükmün dayandığı gerekçede bir isabetsizlik bulunmadığından, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığı, ne var ki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tazminat istemli davanın tümden reddi halinde vekalet ücreti Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümüne belirleneceğinden vekalet ücreti maktu olması gerekir. İlk Derece Mahkemesinin nispi vekalet ücretine hükmetmesi doğru olmadığı gibi, birleştirilen mülga 17 nci maddeye dayalı tescil talepli davada Mahkemenin davalılar aleyhine nispi vekalet ücretine ve nispi harca hükmetmesi doğru olmadığından bahisle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4.2942 sayılı Kanun'un mülga 17 nci ve 26 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazda 1986 yılında yapılan genel kadastro çalışmaları sırasında fiilen yolun geçtiği ve davalı-karşı davacı idare tarafından istimlak işlemlerinin tamamlanmadığı 1/2 payın davacılar murisi ...adına tespit gördüğü, tapuya 1988 yılında tesis kadastrosundan tescil edildiği, davalı - karşı davacı ... tarafından yol yapımı nedeniyle 16.10.1986 tarihinde kamulaştırılmasına karar verildiği, aynı tarihte çekişmesiz bedelin bankaya bloke edildiği, kıymet takdir komisyonu kararının bizzat davacılar murisine 18.10.1986 tarihinde tebliğ edildiği, bunun üzerine o tarihteki Belediye Başkanı ile davacılar murisi arasında 07.11.1986 arsa takas sözleşmesi yapıldığı, 02.02.1987 tarihinde Belediye Encümenince arsa takas sözleşmesine onay verilerek dava konusu taşınmazın tapusunun Belediye adına tescili için Belediye Başkanlığına yetki verildiği, bu hususun davalı ... Başkanlığının da kabulünde olduğu, davacılar murisinin arsa takas sözleşmesi gereği verilen yeri Belediyece verilen ruhsatla ev yapmak suretiyle kullandığı, ne var ki sözleşme gereği dava konusu taşınmaz ile arsa-takas sözleşmesine konu taşınmazın karşılıklı ferağının verilmediği anlaşılmıştır.

3. Buna göre; 07.11.1986 tarihinde taraflar arasında yapılan arsa takas sözleşmesi ile dava konusu taşınmaz malın sahibi olan davacılar murisi ile davalı ... arasında yapılan sözleşmenin yetkili Belediye Encümen kararı ile de onaylandığı gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın 2942 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi gereğince trampa suretiyle kamulaştırıldığının kabulü gerekir.

4. Her ne kadar bu şekilde yapılan kamulaştırmaya veya bedeline karşı itiraz davaları açılamaz ise de taraflarca tapu önünde karşılıklı ferağlar verilmediğinden kesinleşmiş bir kamulaştırmadan bahsedilemez.

5. Bu nedenle 2942 sayılı Kanun'un mülga 17 nci maddesindeki koşullar oluşmadığından birleştirilen davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

6. Davacılar murisinin taraflar arasında yapılan arsa takas sözleşmesi gereği mera niteliğindeki taşınmazın zilyetliğini de devralarak kullandığı gözetildiğinde davalı idare tarafından dava konusu taşınmazın yol olarak kullanımı nedeniyle temelinde haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisil talebi yönünden davalı idarenin haksız kullanımından bahsedilemiyeceği gibi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi gereğince de ecrimisil talebinin iyiniyetle bağdaşmayacağı ve ''para faizsiz, mal kirasız'' ilkesi de dikkate alındığında ecrimisil talebinin reddi sonucu itibarıyla yerindedir.

7. Dava konusu taşınmaza ilişkin davacılar yönünden kesinleşmiş bir kamulaştırmadan bahsedilemeyeceğinden, davalı-karşı davacı idare tarafından dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığının kabulü ile esasa girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazı yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı idareye ödenmesine,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.