"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/300 Esas, 2023/356 Karar
DAVA TARİHİ: 12.02.2015
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.05.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü taraf vekilleri duruşmaya katılmadıklarından incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Adana ili, Sarıçam ilçesi, Göztepe Mahallesi 778 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.07.2016 tarihli ve 2015/63 Esas, 2016/332 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 19.07.2016 tarihli ve 2015/63 Esas, 2016/332 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak değerlendirme tarihi olan 2015 yılı münavebeye esas ürünlerin tespiti ile bu ürünlere ait dekar başına verim miktarlarının, dekar başına üretim masrafları ile hasat dönemindeki ortalama toptan kilogram satış fiyatlarının ilgili resmi kuruluşlardan sorulmasından sonra taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine dava konusu taşınmazın niteliği, konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak %4 oranında kapitalizasyon faizi ve taşınmazın konumu ve özellikleri nazara alınarak %90 oranında objektif değer artışı uygulanmak suretiyle ve taşınmaz üzerinde bulunan 5 yaşındaki zeytin fidanlarına değerlendirme tarihi olan 2015 yılı resmi verileri esas alınarak maktuen değer biçilerek taşınmazın değerinin belirlenmesi ve ağaçların bedelinden enkaz bedeli indirilmemesi gerektiği ve 7139 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kanun'a yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin bozma ilamına karşı süresi içinde davacı idare vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı iptal kararı gereği 7139 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kanun'da yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılmasına ilişkin bozma maddesi kaldırılarak diğer bozma nedenlerinin aynen kalmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın 4 ay içinde sonuçlanmaması kendi kusurlarından kaynaklanmadığından Mahkemece faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, idarece hazırlanan kıymet takdirinde belirlenen bedele hükmedilmesi gerektiğini, 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesine aykırı olarak düzenelenen bilirkişi raporu ile yüksek bedele hükmedildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, arazi niteliğinde kabulü ile tespit edilen bedele taşınmaz içinde bulunana artezyen kuyularının bedelinin eklenmediğini, bedelin düşük tespit edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile 11 inci maddesi.
3. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile; "Bir mahkemenin Temyiz Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılamaz ve bozma sebebidir, meğer ki bu aykırılık sadece bozma kararında gösterilen bir usul kaidesine ilişkin bulunsun ve son kararın neticesini değiştirecek bir mahiyet arz etmesin. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli müktesep hak yahut usule ait müktesep hak denilmektedir. Usul Kanunumuzda bu şekildeki usule ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de Temyizin bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usule ait müktesep hak müessesesi; usul kanununun dayandığı ana esaslardandır ve amme intizamıyla da ilgilidir.
Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu ve yahut kanun gereğince uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir. Buna aykırı karar verilmesi, usul ve kanuna uygunluktan uzaklaşılması manasına gelir ki, böyle bir netice asla kabul edilemez" kararı verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1960/5 Karar sayılı ve 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı ilâmlarında açıklandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir.
3. Dairemizce dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde olduğu, kapitalizasyon faizinin %4, objektif değer artışının %90 oranında uygulanmak suretiyle ve değerlendirme tarihi olan dava tarihindeki resmi veriler getirtilip bilirkişi raporu da denetlenerek zeminine, üzerindeki zeytin fidanlarına da maktuen değer biçilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verildiği ve bozma kararına Mahkemece uyulduğu halde, taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının bozma sonrası yapılan keşif tarihindeki yaşları dikkate alınarak, dava tarihi olan değerlendirme tarihindeki resmi veriler getirtilip denetlenmeden ve dava konusu taşınmazın kapama zeytin bahçesi olarak kabulü ile kamulaştırma bedelinin tespiti doğru görülmemiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesine 6459 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, faizin başlangıç tarihinin 13.06.2015 tarihi olması gerekirken faizin başlangıç tarihinin hatalı yazılması bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde ilgililere iadesine,
21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.