Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11359 E. 2024/4256 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare tarafından enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atılan taşınmazların bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespit tutanaklarının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/621 Esas, 2023/1693 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/564 Esas, 2021/658 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;...Mahallesi 2 ada 12 ve17 parsel sayılı taşınmazlarda davacılar murisi malik iken Hazine tarafından 1964 yılında Nato Petrol Boru Hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırıldığını; ancak taraflarına kamulaştırma evraklarının tebliğ edilmediğini, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1964/590 Esas, 1964/666 Karar ve 1964/621 Esas, 1964/665 Karar sayılı ilâmları uyarınca kamulaştırmaya istinaden Hazine adına tescil edildiğini, Hazine tarafından da Milli Savunma Başkanlığı tahsis edildiğini, tescil yolsuz olduğundan dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce uzlaşma usulünün uygulanması gerektiğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 12 nci maddesinde yer alan "kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmü uyarınca, dava konusu taşınmazın kadastro tespit ve tescilinin 01.05.1966 tarihinde kesinleşmesi ve 10 yıllık dava açma süresinin sona ermiş olması nedeniyle dava konusu taşınmazlar için açılan davanın süre yönünden reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazların İzmit-Gebze-Kartal-... akaryakıt boru hattı güzergahında kalması nedeniyle Başvekalet Kanunlar ve Kararlar Tetkik Dairesinin 10.10.1958 tarih ve 4/10830 sayılı kararı ile kamulaştırılmasına karar verildiğini, kamulaştırma tarihi itibarıyla bölgenin kadastro görmemiş olması nedeniyle boru hattı güzergâhındaki taşınmazlara özel parsel numarası verilmek suretiyle kamulaştırma işlemlerinin yürütüldüğünü, 4 ve 5 özel parsel numarası verilen söz konusu taşınmazların mülga 6830 sayılı istimlak Kanun'un (6830 sayılı Kanun) 19 uncu maddesi kapsamında zilyedinin ... olarak tespit edildiği, kıymet takdir raporu ile belirlenen bedellerin hak sahipleri adına T.C. Ziraat Bankası ... Şubesinde, 351 sayılı muvakkat alacaklılar hesabına yatırıldığını, kamulaştırma işlemlerinin tespit malikine duyurulması amacıyla ... Noterliği kanalıyla tebligat yapıldığını, ayrıca ilanen tebligat yapıldığını; ancak anılan şahsın gerek kamulaştırma kararına, gereksede bankaya depo edilen bedele karşı herhangi bir itirazda bulunmadığını, bunun üzerine söz konusu taşınmazların Hazine adına tescili için ... tarafından mülga 6830 sayılı Kanun’un 17 nci ve 19 uncu maddeleri gereğince taşınmaz maliki aleyhine ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 1964/621 Esas ve 1964/590 Esas sayılı hükmen tescil davalarının açıldığını ve 18.09.1964 tarihli ve 1964/665 Karar ve 1964/666 Karar sayılı ilamları ile taşınmazların toplam 2.500,00 m²’lik (4 özel parsel numaralı taşınmaz için 1.300 m², 5 özel parsel numaralı taşınmaz için ise 1.200 m² olmak üzere) kısmının Hazine adına tesciline karar verildiğini, bölgede daha sonra yapılan kadastro işlemi sonucunda 17.01.1966 tarihli komisyon Kararı ile 2 ada 12 numaralı parselin ... Kaşif kızı Kevser,...ve Hazine adına, 17 numaralı parselin ise ..., Kaşif kızı Kevser, ... ...ı, ...adına tespitine karar verildiğini, kadastro aşamasında ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin İ964/621 Esas ve 1964/590 Esas sayılı ilamlarının Kadastro Komisyonuna sunulduğu ve Kadastro Komisyonunun 29.04.1966 tarih ve 1461 sayılı ek kararı ile anılan mahkeme kararları doğrultusunda söz konusu taşınmazların Hazine adına tashihen tesciline karar verildiği, anılan kararların askı ilanında, yapılan tespite itiraz edilmediğinden 01.05.1966 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığını, kamulaştırma işlemlerinin tamamının müvekkili Bakanlıkça mevzuata uygun olarak gerçekleştirildiğinin açık olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davanın kabulü ile belirlenen tazminat bedelinin davalı idareden tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın usulüne uygun olarak kamulaştırıldığını, Hazine adına tescil kararı verildiği halde bölgede yapılan kadastro çalışmaları sırasında şahıslar adına tespit görmesi üzerine yapılan itiraz sonrası komisyon kararı ile Hazine adına tescil edildiğini, 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiğini, 7201 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek 3 üncü madde uyarınca değerleme yapılması gerektiğini, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı olduğunu, bedelin yüksek belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmazlara mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve Kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, taşınmazın bilirkişi raporunda belirlenen niteliğine göre bedelinin uygun olduğu, taşınmazın kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun tamamlanmadığı ve Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 04.05.2023 tarih 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile 7201 sayılı Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 7 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak" ibaresinin iptaline karar verildiğinden değerlendirmenin dava tarihine göre yapılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası ve aynı kanunun geçici 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme ile getirilen hak düşürücü sürelerin tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, mülkiyet hakkı sahiplerinin tapu iptali ve tescil talebi dışındaki tazminat taleplerine engel yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmakla davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı idare tarafından enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atılan taşınmazların bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 26.04.1966 kesinleşme tarihli kadastro tespit tutanaklarına istinaden dava konusu taşınmazların Hazine lehine tapuya tescil edildiği anlaşılmış olup, 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme gereği, bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutunakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağından, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan eldeki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

1. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.