Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11909 E. 2024/3497 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve bu bedele uygulanacak faiz oranının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesine rağmen, davanın iptal kararının yayınlanmasından önce açılmış olması ve Anayasa'nın 153. maddesi gereğince iptal kararlarının geriye yürümemesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1420 Esas, 2023/694 Karar

KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Bingöl ili, ... ilçesi, ... köyü ... ada ... parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; acele kamulaştırma dosyasında müvekkilerine bilgi verilmeden keşif tutanağı hazırlandığını ve bilirkişi raporu alındığını, keşif tutanaklarının bir çok maddi hata içerdiğini, taşınmaz için takdir edilen bedelin çok düşük olduğunu beyan ederek taşınmazın gerçek değerinin Mahkemece tespit edilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile acele kamulaştırma dosyasında belirlenen kısmın mahsubuyla bakiye bedelin üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına ve kesinleşen karara göre davalıya ödenmesine, bakiye bedele 03.12.2019 tarihinden 16.10.2020 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline ve taşınmazın baraj gölü sahası içerisinde kalması sebebiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16 ncı maddesinin (c) bendi uyarınca tapudan terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; ... İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü maliyet cetvelinin kullanılmaması gerektiğini, Bingöl ili ve çevre illerin resmi maliyet cetveli getirtilmek suretiyle değerlendirme yapılması gerektiğini, bilirkişilerin taşınmazın değerini yükseltmek için sebze ürününü münavebeye eklediklerini, kapitalizasyon faiz oranının % 6-7 hesaplanması gerektiğini, taşınmazın kuru tarım arazisi olduğunu, yapının sınıfının ve aşınma payı oranının hatalı hesaplandığını, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın kıymeti belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının % 4 olarak uygulanması gerektiğini, taşınmazın kıymeti belirlenirken % 40'dan az olmamak üzere objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, münavebeye esas alınan ürünlerin üretim masraflarının, Türkiye ortalaması dikkate alındığında brüt gelirin en fazla 1/3'ü oranında olması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişi kurulu ek raporunda dava konusu taşınmazın yüzölçümü ve üzerinde bulunan ağaçların sayısı, cinsi ve yaşı dikkate alınarak sulu kapama karışık meyve bahçesi niteliğinde olduğunun kabulü ile kapitalizasyon faiz oranı % 5 uygulanarak ve taşınmazın objektif değer artışı uygulanmasını gerektiren bir niteliğinin bulunmadığı açıklanmak suretiyle metrekare birim fiyatına 42,50 TL, üzerinde bulunan yapıya resmi birim fiyatları esas alınıp, yıpranma payı düşülerek, meyvesiz (kavak) ağaçlara ise maktuen değer biçildiği, taşınmazın vasfına, konum ve niteliklerine, aynı bölgeden intikal eden dava dosyalarına göre bilirkişi kurulunca belirlenen kapitalizasyon faiz oranı ile dava konusu taşınmaz için belirlenen m² birim fiyatının uygun ve resmi verilerle uyumlu olduğu, dosya içindeki bilgi ve belgelere ayrıca Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgu programı üzerinden Dairemizce yapılan incelemeye göre dava konusu taşınmazın konumu ile bilirkişi raporunda açıklanan özellikleri gözetilerek gelir metoduna göre tespit edilen m² birim fiyatına objektif değer artırıcı unsur ilave edilmemesinin, yapı ve ağaçlara biçilen değerin yerinde olduğu, belirtilen nedenlerle hükme esas alınan bilirkişi raporunun yasal niteliklere haiz ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğunu, ancak 7139 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesiyle 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin değiştirilen sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesi, 27.11.2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğinden karar kesinleştiğinde ödenmesine karar verilen kamulaştırma bedeline dava tarihinden 4 ay sonrasından başlayarak Dairenin karar tarihine kadar faiz işletilerek işlemiş nemalarıyla birlikte davalı hak sahibine derhâl ödenmesine ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; ... İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün kamulaştırma fiyatlarının yüksek çıkması için gelirleri artırıp giderleri azalttığını, gider tablosunun gelir tablosunun 1/3'ünden az olamayacağı hususunun dikkate alınması gerektiğini, kapitalizasyon faizinin %6-7 oranında alınması gerektiğini, taşınmazın kuru tarım arazisi olduğunu, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin artırılmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın kıymeti belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının % 4 oranında uygulanması gerektiğini, taşınmazın köy içinde olması ve TCDD demir yolu ve durağına 1,5 km uzaklıkta ve Muş-Diyarbakır(Kulp) yoluna 10 km uzaklıkta olması gözetilerek %40'dan az olmamak üzere objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, münavebeye alınan ürünlerin üretim masraflarının, brüt gelirin en fazla 1/3'ü oranında olması gerektiğini, taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların yaş grubunun yanlış belirlendiğini ve giderlerin yüksek hesaplandığını, Anayasa Mahkemesi iptal kararı uyarınca kamulaştırma bedeline yasal faiz uygulanmasının yerinde olmadığını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu ve 11 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Sulu tarım arazisi niteliğindeki Bingöl ili, ... ilçesi, ... köyü ... ada ... parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değerinin tespit edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda 2019 yılı ... İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin uygulanması, dava konusu taşınmazın belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre belirlenen kapitalizasyon faiz oranı uygun görülmüştür.

4. 08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun'un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasamın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan: "İptal kararları geriye yürümez." hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun: "Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine..." gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; "Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır." genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.

5. Bölge Adliye Mahkemesinin 28.09.2023 tarihli kararı ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş olmakla; davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yerinde görülmüştür.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasını gerektirecek şekilde Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı taraf vekilinin 06.11.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “Anayasa Mahkemesinin konuyla ilgili iptal kararı uyarınca enflasyon da gözetilerek kamulaştırma bedelinin ve faizin hesaplanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı konuyla ilgili iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun “Onama kararı ve görüşüne” bu yönden katılmıyorum. 21.03.2024