Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1932 E. 2023/10121 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, davalı idare tarafından taşınmazlarına kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla açtıkları bedel tespiti ve tahsili davasının kesin hüküm nedeniyle reddine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın bir kısmına ilişkin daha önce açılan ve kesinleşen davada aynı konunun değerlendirilmiş ve reddedilmiş olması nedeniyle, aynı konuyu içeren ikinci davanın kesin hüküm engeli oluşturduğu gözetilerek yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/679 Esas, 2022/745 Karar

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi Sultandere köyü 790 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, taşınmaza 1954 yılında fiilen el atıldığını, davacıların dava açma hakkının bulunmadığını, uzlaşma usulünün uygulanmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 07.04.2015 tarihli ve 2013/770 Esas, 2015/370 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının davalı taraftan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 18.Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmaza ne zaman el koyulduğu, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten ve yol genişletme çalışması yapılıp yapılmadığı da araştırılarak bu husustaki bilgi ve belgeler ile 05.03.1954 tarihli ... kararının dayanak belgeleri ve hava fotoğrafları getirtilerek mahallinde keşif suretiyle değerlendirilip kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilerek, taşınmazın tamamına veya bir kısmına 09.10.1956 tarihinden önce el koyulduğunun anlaşılması haline davanın 09.10.1956 tarihinden önce el koyulan kısım yönünden 221 sayılı Kanun uyarınca reddine, 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında el atıldığının anlaşılması halinde el atma tarihi itibarıyla, 04.11.1983 tarihinden sonra el koyulduğunun tespiti halinde ise değerlendirme(dava) tarihi itibarıyla, niteliği tespit edildikten sonra oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ve eksik incelemeyle el atma tarihi ve el atma tarihindeki niteliği tespit edilmeden arsa olarak kabul eden bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması, kabule göre de mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki somut emsalin alıcı, satıcı, satış tarihi ve satış bedelini gösterir tapu kaydı ile satış akit tablosu, emlak vergisine esas asgari m² değerleri getirtilerek uygun emsal olup olmadığı denetlenmeden hüküm kurulması ve davalı idarenin harçtan muaf olduğu düşünülmeksizin karar ve ilam harcı alınmasına hükmedilmesi, doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 14.01.2020 tarihli ve 2016/453 Esas, 2020/22 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma İlamı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dava konusu taşınmazın 257 parsel olarak 6.400,00 m² yüzölçümü ile dava dışı ... isimli şahıs adına tespiti ile tescil edildiği, ... hin malik iken 257 parselin 2.920,00 m²lik kısmı ile ilgili olarak 1295 tarihli İstimlak Kararnamesine göre 05.03.1954 tarihli ... kararı ile kamulaştırma kararı alındığı, davacılar murisince ise 19.06.1956 tarihli işlemle satın alındıktan sonra 1965 tarihinde 2.920,00 m²lik kısmı ifraz edilerek dava konusu 790 parsel sayılı taşınmaz olarak tapuda kayıt gördüğü ve taşınmazın tamamına dosya içerisindeki fen bilirkişi raporuna göre 1956 tarihinden sonra yol olarak el atıldığı anlaşılmış ise de dava konusu yere ilişkin olarak davalı idarece sunulan ve mahkemesinden aslı gibidir onaylı örneği dosya içerisine getirtilen Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1960/603 Esas, 1961/58Karar sayılı kararına göre davacılar murisi tarafından 16.09.1960 tarihinde dava konusu taşınmazın 1.300 m²lik kısmına yol geçirmek suretiyle kısmen el atıldığından el atılan kısmın bedelinin tahsili istemine yönelik olarak açılan dava sonucunda mahkemenin 10.02.1961 tarihli kararı ile davalı idarece müdahale edilen kısımdan daha fazlası olan 2.920 m²lik kısım için 1954 yılında istimlakine karar verildiği, taşınmazın istimlak edildiğinin mübrez istimlak evrakı örneklerinden anlaşıldığı, davacı vekilince de evrakın davalı yere ait olduğu kabul edildiğinden bahisle davanın reddine dair karar verildiği ve Temyiz 1. Hukuk Dairesi'nin 26.10.1961 tarihli ve 1961/4574 Esas, 5406 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verildiği gözetilerek davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinden, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı idarece 2.920,00 m2lik kısım için 1961 yılından bu yana herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı, mahkemece yapılan keşif sonrası 09.10.1956 ve 04.11.1983 tarihleri arasında davalı tarafından dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığının tespit edildiği davalı idarenin dava konusu taşınmazı kamulaştırması gerekirken 1961 yılından sonra da kamulaştırmadığı ve dava konusu taşınmaza 1983 yılına kadar fiilen el atmaya devam ettiği, bir davanın kesin hüküm nedeniyle reddedilebilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği, oysaki huzurdaki davanın konusu, davalı idarenin 1985 yılına kadar dava konusu taşınmaza fiilen el atması sebebiyle açıldığı, dava dosyasında yer alan Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/159 D. İş sayılı dosyası ile yapılan keşif ve alınan tespit raporunda da dava konusu taşınmaz üzerine Eskişehir-Ankara karayolu yapımı dolayısıyla 1984-1985 yılları arasında da fiilen el atıldığı tespit edildiği, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin bozma ilamında ve yerel mahkemenin temyize konu kararında belirtmiş olduğu 1954 tarihli Menafii Umumi Kararının hukuki değeri kalmadığı, bu karardan sonra da 1984-1985 yıllarına kadar davalı idarece dava konusu taşınmaza fiili el atma devam ettiğinden 1954 tarihli Menafii Umumi Kararının ve Eskişehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1961 tarihli kararının kesin hüküm olarak değerlendirilebilmesi mümkün olmadığı, davalı idarece 1961 yılında mahkemece verilen kamulaştırma kararına rağmen dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atması, kamulaştırma iradesinden vazgeçtiğini göstermekle ortaya yeni vakıaların çıkmasına sebebiyet verdiği ve bu durumun da müvekkillerin bizzat Anayasa tarafından güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmesi anlamına geldiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesi.

2.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararı.

3.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı.

4. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın 257 parsel olarak 6.400,00 m² yüzölçümü ile dava dışı ... isimli şahıs adına tespiti ile tescil edildiği, ... malik iken 257 parselin 2.920,00 m²lik kısmı ile ilgili olarak 1295 tarihli İstimlak Kararnamesine göre 05.03.1954 tarihli ... kararı ile kamulaştırma kararı alındığı, davacılar murisince ise 19.06.1956 tarihli işlemle satın alındıktan sonra 1965 tarihinde 2.920,00 m²lik kısmı ifraz edilerek dava konusu 790 parsel sayılı taşınmaz olarak tapuda kayıt gördüğü ve Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1960/603Esas, 1961/58 Karar sayılı kararına göre davacılar murisi tarafından 16.09.1960 tarihinde dava konusu taşınmazın 1.300 m²lik kısmına yol geçirmek suretiyle kısmen el atıldığından el atılan kısmın bedelinin tahsili istemine yönelik olarak açılan dava sonucunda davanın reddine karar verildiği gözetilerek davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin ileri sürdükleri temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

02.11 .2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.