Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2528 E. 2023/10100 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tapu malikleri ile davalı idare arasında, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedellerinin tespiti ve tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazlara net geliri esas alınarak değer biçilmesinin ve alınan bilirkişi raporu uyarınca bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinin yerinde olduğu gözetilerek, davalı idarenin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2513 Esas, 2022/2992 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada verilen kararlar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Bursa ili, ... ilçesi, ... köyü 434, 458, 495, 520, 606, 617, 624, 646 ve 1099 parsel sayılı taşınmazların ... Gölü ile davalı idare tarafından yapılan sedde arasında kaldığını, sedde çekilerek göl suyunun sedde arkasındaki taşınmazlara geçmesinin engellenmek istendiğini, ancak dava konusu taşınmazların tamamen sular altında kalmak suretiyle kullanılamaz hale geldiğini belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde; ilk davada saklı tutulan bölümün davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza müvekkili tarafından el atılmadığını, ... Gölünün su kotlarının giren ve çıkan su miktarına göre mevsimsel olarak yağan yağışlarla değişiklik gösterdiğini, müvekkili idareye ait hiçbir projenin (baraj, HES, seddeler, tahkimatlar) ... Gölünün hidrolojik yapısına olumsuz etkisinin bulunmadığını, ritmik hareketli ve değişken sınırlı bir tabii gölün su hareketleri nedeni ile müvekkili idareden kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talep edilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, benzer şekilde açılmış bulunan davaya ilişkin bilirkişi raporunun sonuç kısmında sedde ile göl arasında kalan taşınmazların sedde yapılmamış olsa bile doğal olarak su altında kalmakta olduğunu, bu nedenle tarımsal faaliyete uygun olmadıklarını, bu nedenle de taşınmazlara el atma durumunun olmadığını, kıyı kenar çizgisi ile bağlantılı olduğunun belirtildiğini, taşınmazların bulunduğu bölgede kıyı kenar çizgisine ilişkin idari çalışma yapılıp yapılmadığının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünden sorulmasını, istenen tazminat miktarının yüksek olduğunu, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08.07.2021 tarihli ve 2016/1123 Esas, 2021/224 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.12.2021 tarihli ve 2021/2263 Esas, 2021/3080 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların tapuda tarla olarak kayıtlı olduğu, davacı idarenin yazı cevabına göre, davaya konu seddenin 1969 yılında yapıldığı, Çınarcık Barajının inşaatına 1996 yılında başlanıldığı ve 2009 yılında hizmete açıldığı, ... Kuvvet Tünelinden ... Gölüne 2010 tarihinden itibaren su bırakılmaya başlandığı, bilirkişi kurulu raporuna göre dava konusu taşınmazların ... Gölü ile sedde arasında bulunduğu, seddenin yapılmasıyla sedde ile göl arasındaki taşınmazların su yükünün bir miktar artacağı, gölün doğal yapısından kaynaklı olarak yağışlı dönemlerde taşınmazların daha çok sular altında kalacağı ve bu dönemlerin taşınmazların kullanımına engel olacağı, taşınmazların üstünde suyun kaldığı aylarda gelişme periyodu kısa ve kök derinliği az olan bitkilerin yetiştirileceği, sedde ve Çınarcık Barajı Kuvvet Tünelinin yapılmasıyla göl ve sedde arasındaki arazilerin daha fazla sular altında kalacağı, ilk el atmanın 1969 yılında sedde yapılmasıyla gerçekleştiği ve taşınmazların sedde yapılmasıyla sular altında kaldığı, ikinci el atmanın 2010 yılında göle su bırakılmasıyla olduğu ve taşınmazların daha fazla sular altında kaldığı dolayısıyla el atma tarihinin ilk el atma tarihi olan 1969 yılı olarak kabul edilmesi gerektiği, aynı mahalle ile igili aynı sebebe dayalı olarak açılan ve Dairenin önüne gelen dosyalara davalı idarenin göndermiş olduğu müzekkere cevaplarında davalı idarenin toplulaştırma yetkisinin olmadığının belirtildiği, sulu arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net ürün gelirine göre değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu taşınmazların niteliği ve konumuna göre uygulanan kapitalizasyon faizi ve objektif değer artışı oranının uygun olduğu, bilirkişi heyeti raporunda belirtilen münavebe ürünleri ve verilerinin bölgenin münavebe yapısı ve resmi tarım verileri ile uyumlu olduğu, ancak dava konusu taşınmaza el atma tarihinin 1983 yılı öncesi olduğu dikkate alınarak davacı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının davacı yönünden esastan reddine, davalı idare yönünden kısmen kabulü ile hüküm düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 28.12.2021 tarihli ve 2021/2263 Esas, 2021/3080 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu 495 ve 624 parsel sayılı taşınmazlarda dava dışı ... kızı ... lehine intifa hakkı bulunduğunun anlaşıldığı, bu nedenle, tapu kaydında lehine intifa hakkı bulunan ... kızı ...’nın nüfus kaydı getirtilerek sağ olduğunun anlaşılması halinde davaya dahil etmesi için davacıya süre verilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra, 495 ve 624 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tespit edilen taşınmaz bedelinin intifa hakkı sona erinceye kadar bir milli bankaya çıplak mülkiyet sahibi adına yatırılarak bu bedelin nemalarından intifa hakkı sahibinin yararlanmasına, intifa hakkı sona erdiğinde tapu malikine ödenmesine karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma ilamı doğrultusunda yeniden yapılan değerlendirme neticesinde, Yargıtay bozma ilamı sonrasında duruşma sırasında davacı vekilinin tapudaki intifa hakkını kaldırdıklarına dair beyanda bulunması sebebiyle, Dairece 495 ve 624 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının tapu müdürlüğünden istendiği ve gelen tapu kayıtlarından söz konusu taşınmazlar üzerindeki intifa hakkının tapudan terkin edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle bozma sonrasında yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların bulunduğu alanların ... Gölünün doğal yayılım alanı içinde kalan alanlar olduğunu, sedde ile göl arasında kalan taşınmazların sedde yapılmamış olsa bile doğal olarak su altında kalacağını, ... Gölünün su kotları, giren ve çıkan su miktarına göre mevsimsel olarak yağan yağışlarla değişiklik gösterdiğini, taşınmazların büyük bir kısmı su altında olup sınırlı tarım yapıldığını, buna rağmen taşınmazlar su altında değil gibi ortalama verim miktarlarının esas alındığını, münavebe ürün deseninin getirisi yüksek ürünlerden oluşturulmak suretiyle bedelin fazla belirlendiğini, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3’ü oranında alınmasının hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının yüksek alındığını, kapitalizasyon faiz oranının belirlenmesinde esas alınan unsurlarla mükerrer şekilde objektif değer artışı uygulandığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki Bursa ili, ... ilçesi, ... köyü 434, 458, 495, 520, 606, 617, 624, 646 ve 1099 parsel sayılı taşınmazlara net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.