Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2745 E. 2023/8164 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydındaki yüzölçümünün kadastro düzeltmesi nedeniyle azalması sonucu oluşan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmin edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemlerinin bir bütün oluşturduğu ve bu kayıtlardaki hatalardan devletin 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi anlamında kusursuz sorumlu olduğu gözetilerek, oluşan gerçek zararın net gelir yöntemiyle hesaplanıp Hazine'den tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1306 Esas, 2022/3082 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/229 Esas, 2021/28 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının dava konusu İstanbul ili, Çatalca ilçesi, ... Mahallesi, ... parsel sayılı taşınmazın 36.550 m² yüzölçümü ile tapuda kayıtlı olarak 23.10.1981 tarihinde satın aldığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 nci maddesi gereğince tapulu yerin ölçümünün 27.231,81 m² ye düşürülmek suretiyle 01.02.2019 tarihinde tapuya tescil edildiğini, davacının mülkiyet hakkında büyük bir kayıp oluştuğunun ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince bu zarardan davalı Hazinenin sorumlu olduğunu, yapılan düzeltme sonucu tapuya tescil edilen taşınmazın değerinin ve oluşan tazminat miktarının tescil edilerek bu tarih itibari ile hesaplanarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu zararı doğuran işlem davalı olarak gösterilen idarelerine ait olmadığını, bu işlemin yapılmasında Maliye Hazinesinin sorumluluğunun olmadığını, İşlem Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü işlemi olduğuna göre bu kamu tüzel kişisine karşı açılması gerektiğini, davanın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddeesi bakımından bu kuruma yöneltilmesi gerektiğini, bu anlamda davanın husumetten reddi gerektiğini, 4721 Kanun'un 1007 nci maddesinde öngörülen zararlardan dolayı devlete karşı açılacak tazminat davalarında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 1616 nci maddesindeki zaman aşımı sürelerinin geçerli olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesinin usul ve kanun'a aykırı olduğunu, davanın zaman aşımı, hak düşürücü süreler ve husumet yönünden mahkemece incelenerek usulden mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından husumet Maliye Hazinesine yöneltilmiş olup husumet itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını, dava konusu taşınmazda oluşan m² farkı kadastral düzeltmenin yapılmasıyla oluştuğu için tazminata konu olan tapu kadastro genel müdürlüğü işlemi olduğunu, davaya karşı zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını, bahse konu olayda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddeye göre tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı bir işlemden söz etmenin mümkün olmadığından devletin kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını, davacının satın aldığı taşınmazda fiilen düzeltmeden öncesi ve sonrası arasında bir fark olmadığı için herhangi bir hak kaybına neden olunmadığını, bilirkişi incelemesi sırasında satış bedeli ile m² arasında bir uyumluluk olup olmadığı hususunun incelenmesi ve yine eski malikinin bu m² farkının bilinip bilinmemesi bakımından tapudaki parsel dosyasının incelenmesi gerekmekte olup bu işlemlerin gerçekleştirilmeden eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğunu, davacıların işleme itiraz hakkını kullanmayıp sonrasında işlem nedeniyle tazminat talep etmelerinin dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu, müvekkil idarenin kadastro düzeltilmesinde ve düzeltmenin kesinleşmesinde herhangi bir kusuru veya kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafından ilgili taşınmazın satın alımı esnasında yaptırması gereken ölçümler taşınmaz alındıktan sonra yaptırılmış olup bu husustan davacının kadastral hatanın farkında olduğunu, davacı tarafından satıcıya karşı sebepsiz zenginleşme davası açılması hukuki yoluna başvurulmadan işbu tazminat davasının açılmasının kanun'a aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın özellikleri dikkate alındığında hakkaniyete aykırı biçimde tüm objektif unsurların taşınmazın değerini bir bölümde % 80, bir diğer bölümde % 60 artıracağı sonucuna çelişkili ve tamamen farazi bir biçimde varılarak taşınmaz m² değeri hakkaniyete aykırı olacak şekilde ve fahiş biçimde yüksek belirlendiğini, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarım arazisi niteliğindeki taşınmazda 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre yapılan düzeltme işlemi sonucu azalan yüzölçümünün, taşınmazın niteliğini kuru tarım arazisi olarak kabul edip net gelir yöntemine göre değeri belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının % 4 uygulanması suretiyle davacının gerçek zararının tespiti doğru olduğu davacının tapu siciline güvenerek satın aldığı taşınmazda oluşan azalmadan tapuya güven ilkesi gereğince Devletin sorumlu olduğu saptanarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yerinde olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen hususları tekrar ederek ve resen belirlenecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu İstanbul ili, Çatalca ilçesi, ... Mahallesi, ... parsel sayılı 36.550,00 m² yüzölçümlü taşınmazı 23.10.1981 tarihinde satın aldığını, taşınmazın yüzölçümünün hatalı olması nedeniyle Kadastro müdürlüğünce 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereğince yapılan teknik hataların düzeltilmesi çalışması ile taşınmazın yüzölçümünün 27.231,81m² olarak düzeltildiği, düzeltme işleminin kesinleşmesi üzerine 01.02.2019 tarihinde yeni yüzölçüm miktarı ile tapuya tescil edildiği, davacının taşınmazın yüzölçümünün küçülmesi nedeniyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.

3. Davacının dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir esas alınarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.