"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1901 Esas, 2022/1318 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu kaydının Mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, ... ilçesi, Kütükçü köyü 9319 ada 5 parsel sayılı taşınmazın müvekkili tarafından 12.09.1997 tarihinde satın alındığını, bu taşınmaza ilişkin ... tarafından Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/203 Esas, 2003/1393 Karar sayılı dosyası ile açılan davada tapu iptaline karar verildiğini, müvekkilinin satın aldığı tarihte taşınmaz üzerinde bir şerh bulunmadığını, iyi niyetli olarak ve tapuya güvenerek satın alındığını, taşınmazın devlet tarafından tazminat ödenmeksizin geri alınmasının orantısız bir müdahale olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci madde gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan tüm zararlardan devletin sorumlu olduğunu belirterek yapılacak inceleme sonucu tespit edildiğinde artırılmak üzere şimdilik 10.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin geçtiğini, satılan taşınmazın kamu malı olması halinde batıl bir sözleşmeye konu malın Hazinece hukuka uygun yolla zabtı halinde satış bedelinin istenebileceğini, satın akdine taraf olmayan Hazineye husumet düşmeyeceğini, kadastro çalışmaları ve faliyetleri sırasındaki işlemlerinin tapu sicilini tutma kavramı içinde yorumlanamayacağını, açılan davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının 6292 sayılı Kanun kapsamında hakları varsa idareye başvurması gerektiğini, ret cevabına karşı idari yargı yoluna gidilmeden tazminat davası açılmasının kabul edilemeyeceğini, kamu malı niteliğindeki taşınmazların imar uygulamasına tabi tutularak özel mülkiyete dönüştürülemeyeceğini, imar uygulaması sonucu oluşan yolsuz tescilde Hazinenin sorumluluğu bulunmadığını, Devletin sorumluluğu kabul edilse bile Tapu Müdürlüğüne bildirilen değerle sorumlu olması gerektiğini, rayiç bedelin istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.02.2014 tarihli ve 2014/83 Esas ve 2018/239 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.11.2020 tarihli ve 2018/781 Esas ve 2020/675 Karar sayılı kararı ile emsal alınan taşınmazların satış tarihlerinin kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihi içermesi nedeniyle yetersiz görüldüğünden yeniden bilirkişi raporu aldırılarak dava konusu taşınmazın değeri kesinleşme tarihi itibarı ile tespit ettirilip, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 04.11.2020 tarihli ve 2018/781 Esas ve 2020/675 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken dava tarihine göre değerlendirme yapılması gerekirken, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline ilişkin kararın kesinleşme tarihi esas alınarak değer belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı verilen kararı ile bozma ilâmına uyularak davanın kısmen kabulüne, 91.000,00 TL'nin 06.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilk dilekçelerinin talebi belirleme dilekçesi sonrakinin ıslah dilekçesi olduğunun gözetilmesi gerektiğini, her ne kadar istinaf mahkemesi ilâmında "ilk artırımın bedel arttırma olduğu ikincisinin ise ıslah olduğu" şeklinde bir değerlendirmede bulunulmuş ise de mahkemenin bu kabulü tamamen varsayıma dayalı ve gerçeğe aykırı olduğunu, taraflarınca yapılan ilk artırımın ıslah, ikincinin ise bedel artırım olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, Hazinenin en fazla resmi senette yazılı tutardan sorumlu olduğunu, faizin başlangıç tarihinin hatalı alındığını, davacı yararına vekalet ücretinin fazla hesaplandığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, Mahkemece verilen ilk karar ile 91.000 TL'ye hükmedildiği, verilen bu kararı yalnızca davalı Hazine vekilinin temyiz ettiği anlaşılmakla; Hazine yararına oluşan usuli hak gözetildiğinde verilen karar doğru olduğundan temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.