"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1731 Esas, 2021/1654 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/734 Esas, 2019/363 Karar
Taraflar arasındaki mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Mersin ili, ... ilçesi, ... Köyü, 72 parsel sayılı 41.720 m² yözölçümlü taşınmazı 17.06.1987 tarihinde hükmen aldığını, aynı yıl tapulu taşınmazın 7.480 m²lik kısmına orman şerhi konulduğunu, parselin orman sınırları içerisinde kalması nedeniyle hukuki değerini yitirdiğini, şu an orman vasfında bulunmadığını; ancak tapu kaydına konulan şerh nedeniyle davacının mülkiyet haklarının kısıtlandığını, bu yüzden zarara uğradığı iddiasıyla, öncelikle dava konusu taşınmaz üzerindeki orman şerhinin kaldırılmasını, bu mümkün olmadığı takdirde şerh nedeniyle davacının uğradığı zararın davalıdan tahsil edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Yönetimi vekili cevap dilekçesinde özetle; bir taşınmaz için tapuda orman şerhi kaydı konulmasının, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 6 ncı ve 7 nci maddeleri uyarınca Orman Genel Müdürlüğünün işlemi olup bakanlıklarıyla bir ilgisinin bulunmadığını, dolayısıyla davada usul ekonomisinin sağlanabilmesi ve savunma haklarının kullanılabilmesi için kendilerinin değil Orman Genel Müdürlüğünün hasım mevkiine alınması gerektiğini ileri sürerek davanın usulden reddine, bakanlıklarının hasım mevkiinden çıkartılmasına karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; Hazine Müsteşarlığı ile Maliye Hazinesinin farklı tüzel kişilikler olup usulüne uygun şekilde davaya dahil edilmeyen idarelerine tebligat çıkarılmasının hukuka uygun olmadığını, idarelerinin davalı olduğu kabul edilse ve davacının zarara uğradığı düşünülse dahi 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi hükmüne göre açılan davalar için özel bir hüküm bulunmaması nedeniyle 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığından reddinin gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapu kaydında orman şerhi olmadığından şerhin terkini talebinin reddine, uğranılan zararın tahsili talebinin ise sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, davacının taşınmazı hükmen aldığını, davalı tarafça konulan şerh nedeniyle davacının zarara uğradığını, taşınmazın 41.720 m² olduğunu, aynı yıl parselin 7.480 m²si üzerine orman şerhi konularak davacının mülkiyet hakkının kısıtlandığını, orman şerhiyle davacının taşınmazının elinden alındığını ve hiç bedel ödenmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 72 parsel sayılı taşınmazın 1987 yılında hükmen davacı adına tescil edildiği ve aynı yıl orman şerhi konulduğu ancak 3 ay sonra olmak üzere yine 1987 yılında ifraz görerek 1724 ve 1725 parsellere ayrıldığı; bunlardan 1724 parsel sayılı taşınmazın tarla olarak davacı adına, 1725 parsel sayılı taşınmazın ise ... Belediyesi adına tapuya tescil edildiği; daha sonra davacı adına tapuda kayıtlı bulunan 1724 parsel sayılı taşınmazın 2004 yılında imar görerek 2877 ada 4 parsel sayısıyla davacı adına tescil edildiği; gerek 1987 yılındaki ifraz sonucu davacı adına tescil edilen 1724 parsele ve gerekse bu parsele yapılan imar uygulamasıyla oluşan 2877 ada 4 parsele, geldi kaydı olan 72 nolu parsele 1987 yılında konulan orman şerhinin taşınmadığı ve halen şerh bulunmadığı; dolayısıyla davacının orman şerhli tapusunun 17.06.1987 ile 15.09.1987 (ifraz) tarihleri arasında 3 ay üzerinde taşınmaz kaydında kaldığı anlaşılmakta olup, silinmesini istediği orman şerhinin 1987 yılından beri ve halen tapu kaydında bulunmaması nedeniyle bu istem yönünden davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle; tapu kaydına konulan şerh nedeniyle terditli istemi olan zarar tazmini istemi yönünden ise davalı Hazine vekilince sunulan cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunulmuş olup, 1987 yılında konularak, ifraz nedeniyle gittiği davacı taşınmazının tapu kaydına taşınmamak suretiyle aynı yıl ortadan kalkan şerhe dayalı olarak 10 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihine kadar dolmuş olması nedeniyle bu istem hakkındaki davanın ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince her iki istem yönünden de davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmesi yönünden hükmün gerekçesini değiştirmek suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak Davacının orman şerhinin kaldırılması isteminin hukuki yarar yokluğu, terditli tazminat isteminin ise zamanaşımı nedeniyle usulden reddi yönünden düzeltilerek yeniden karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Mersin ili, Toros ilçesi, ... köyü 72 parsel sayılı taşınmazın 41.720,00 m² yüzölçümlü 17.06.1987 tarihinde hükmen davacı adına tescil edildiği, 02.04.1987 tarihinde dava konusu taşınmazın 7.480,00 m²lik kısmına orman şerhi konulduğu, taşınmazın ifraz ile 1724 ve 1725 parsellere ayrıldığı; bunlardan 1724 parsel sayılı taşınmazın tarla olarak davacı adına, 1725 parsel sayılı taşınmazın ise ... Belediyesi adına tapuya tescil edildiği; daha sonra davacı adına tapuda kayıtlı bulunan 1724 parsel sayılı taşınmazın 2004 yılında imar görerek 2877 ada 4 parsel sayısıyla davacı adına tescil edildiği; oluşan yeni parsellerde orman şerhinin bulunmadığından şerhin terkini talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle; tazminat talebine yönelik olarak 1987 yılında konularak, ifraz nedeniyle davacı adına kayıtlı parselde aynı yıl şerh ortadan kalktığından 10 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihine kadar dolmuş olduğundan, orman şerhinin kaldırılması isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle, davacının terditli olarak talep ettiği tazminat isteminin ise, zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
3. Dosyada mevcut tapu kayıtlarının ve tapulama tutanakları ile Mersin Tapulama Mahkemesinin 1986/362 Esas, 1986/487 Karar sayılı kararı, Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1987/187 Esas, 1987/540 Karar sayılı kararı birlikte değerlendiriliğinde Tapulama Komisyonunun 22.11.1979 tarihli kararı ile 7.480 m²lik kısmının orman sayılan yerlerden olduğundan tapulama dışı bırakılmasına karar verildiği, tapulama tutanağında B ile işaretli 34.240 m²lik bölümü davacının Mersin 3. Noterliğinin 28.11.1966 tarihli ve 09299 yevmiye ile ...'tan gayrimenkul satış vadi sözleşmesi ile satın aldığı, ihtilafın 34.240 m² yere ilişkin olup yargılama sonucu davacı adına hükmen tescil edildiği, ormanda kalan 7.480 m²lik kısmının ise Mersin Tapulama Mahkemesinin 1986/362 Esas, 1986,487 Karar sayılı kararı ile ihtilaf konusu olmadığından komisyon kararının kesinleştiği anlaşıldığından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de somut olayda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.