"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/115 Esas, 2019/77 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare vekili ile bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Adana ili, ... ilçesi, ... Mahallesi ... parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekili Avukat ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içerisinde olduğunu, aynı zamanda belediye sınırları içinde, hizmetlerden yararlanan ve meskun alana yakın mesafede olduğunu belirterek arsa vasfında değerlendirilmesi gerektiğini, taşınmaza komşu olan ..., ..., ..., ..., ... parsel sayılı taşınmazlara ilişkin dava dosyalarında yer alan belediye yazıları ile bilirkişi raporlarında söz konusu taşınmazların arsa vasfında kabul edildiğini ileri sürmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28.04.2016 tarihli ve 2014/271 Esas, 2016/200 Karar sayılı kararı ile acele kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararının idari yargı mercilerince iptal etmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 28.04.2016 tarihli ve 2014/271 Esas, 2016/200 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmaz ile aynı bölgede bulunan diğer taşınmazlar hakkında verilen acele kamulaştırma kararının dayanağını teşkil eden Bakanlar Kurulunun 2010/33 sayılı kararının Danıştay 6. Dairesince dava açılan parsellere yönelik olarak iptal edildiği ve iptal kararının onandığı, mahkemece iptal kararına dayanılarak davanın reddine karar verildiği, ancak dava konusu taşınmazın acele kamulaştırılmasına yönelik açılan iptal davası bulunmadığı, söz konusu iptal kararının bu taşınmazı bağlayıcı nitelikte olmadığı gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken, yanlış gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelden acele el koyma dosyasında ödenen bedelin mahsubu ile oluşan fark bedelin davalılara derhal ödenmesine, kamulaştırma fark bedeline 02.10.2014 tarihinden karar tarihi olan 15.03.2019 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, muhdesat bedeli 954.367,14 TL’nin ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/74 Esas sayılı Muhdesat Aidiyetinin Tespiti davası sonucunda belli olacak hak sahiplerine ödenmek üzere üçer aylık vadeli mevduat hesabında nemalandırılmasına ve muhdesat aidiyetinin tespitine ilişkin karar kesinleştiğinde işbu dava sonucunda belli olacak hak sahiplerine hisseleri oranında ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ile bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza arsa olarak değer biçilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın uygulama imar planı içerisinde değerlendirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, taşınmazın güncel durumu Belediyeden sorulmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, tek emsal esas alınarak yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, emsalin uygun olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Bir kısım davalılar vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planı içinde, belediye hizmetlerinden yararlanan ve meskun mahalle yakın mesafede yer alan arsa niteliğinde bir taşınmaz olduğunu, 08.09.2006 tarihli uygulama imar planı ile dava konusu taşınmazın arsa vasfını kazandığını, aynı kamulaştırma kapsamındaki yakın konumda bulunan ... ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/23 Esas sayılı dosyasında taşınmaza arsa olarak 159,51 TL/m² değer biçildiğini, sundukları emsallerin değerlendirmeye alınmadığını, belirlenen m² birim bedelinin düşük olduğunu, dava konusu taşınmazda bulunan yapıların yapı sınıfı, kaç yaşında olduğu açıkça belirtilmeden düzenlenen raporun denetime elverişli olmadığını, taşınmaz üzerindeki ağaçlar taşınmaza kapama zeytin bahçesi niteliği kazandırdığının dikkate alınmadığını ve müvekkilleri lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
3. Bir kısım davalılar vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde özetle; mülkiyetin özüne ilişkin bu davada kanun yolları kapalı olarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, emsalin uygun olmadığını, sunulan emsallerin incelenmediğini, belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürmüştür.
4. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz itirazlı olması sebebiyle tapu tescil işleri tamamlanması sonucu ... parsel sayılı taşınmazın müvekkili kuruluşun tasarrufu altında bulunmadığını, bu sebeple müvekkili yönünden davanın reddi gerektiğini, dava dosyasında deliller yeterinde toplanmadan ve bilirkişi raporuna karşı itirazları dikkate alınmadan fahiş bedel belirlendiğini, taşınmaza tarım arazisi olarak değer biçilmesi gerektiğini, mirasçılar yönünden intikal kararı verilmesi gerekirken mirasçılar tapuda malikmiş gibi tescil kararı verilmesi hatalı olup tescil hükmünün infaza elverişli olmadığını ileri sürmüştür
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare ile bir kısım davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin ihtilaflı olması nedeniyle dava dilekçesinde davalı tarafın gösterilmediği, yargılama esnasında ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin mülkiyet ihtilafının görüldüğü ... Kadastro Mahkemesinin 2004/4 Esas, 2008/22 Karar sayılı dosyasındaki tüm tarafların eldeki davaya dahil edilmesine karar verildiği, ancak ... Kadastro Mahkemesinin 2004/4 Esas sayılı dosyasında dava konusu ... parsel sayılı taşınmaz haricinde ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... parsel sayılı taşınmazların da dava konusu olması nedeniyle bu parseller üzerinde mülkiyet hakkı iddiasında bulunan kişilerin de ilgisi bulunmadıkları halde ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin eldeki davaya dahil edildikleri, vefat eden tapu maliki ve bu bağlamda veraset ilamı sayısının çokluğu ile aynı isimde birden fazla davalı bulunduğu göz önüne alındığında; bir kısım davalı ile tapu malikleri arasında hukuki irtibat kurulamadığı, davalı sayısının hak sahibi sayısını aştığı, davalı olarak davaya dahil edilenlerden bir kısmının ne T.C. kimlik numaralarının ne de adreslerinin bulunduğu, bu durumun ise taraf teşkilinin sağlanması, vekille temsil edilen davalıların tespit edilmesi ve yargılama sürecine ilişkin tebligatların usulüne uygun olarak yapılması noktasında eksikliklere sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır.
3. Bu durumda; dosya kapsamında hak sahibi olan tüm davalıların tespit edilerek T.C. kimlik numaraları ile UYAP sistemine kaydı sağlanıp mükerrer taraf girişi tespit edilirse gerekli düzeltmeler yapıldıktan ve hak sahipliği gözetilerek taraf teşkilinde eksiklik varsa bu eksiklik de giderildikten sonra; dosyada mevcut veraset ilamları yeterli ise bu ilamlar kullanılarak, yeterli değil ise eksik veraset ilamları ilgilisinden temin edilerek her bir davalıya düşecek bedeli gösterir şekilde hesap bilirkişisinden ek rapor alınmak ve hak sahibi olmayan davalılar yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar gerektiği, davalıların ya da mirasçılarının açık kimlik bilgilerine ulaşılmaması halinde ise 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun gereği mahallin en büyük Mal Memurunun kayyım tayini ile yargılamaya devam olunması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, infazda tereddüt uyandıracak şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması yerinde değildir.
4. Yukarıdaki bent uyarınca gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra; dosyada vekili olan davalılar yönünden 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 inci maddesi uyarınca vekile tebligat çıkartılması gerekirken, gereksiz yargılama masrafı ve zaman kaybına sebebiyet verecek şekilde asıllara tebligat yapılması ve gerekçeli karar başlığında bir kısım davalılar yönünden vekillerinin gösterilmemesi hukuka aykırıdır.
5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi isabetli değildir.
6. Kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
7. Kabule göre de;
a) Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiş ise de emsal alınan taşınmazın satışına ilişkin akit tablosu Tapu Müdürlüğünden istenildikten sonra, emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması yerinde değildir.
b) Dava konusu taşınmazın mülkiyetinin ihtilaflı olması nedeniyle acele el koyma dosyasında tespit edilen 1.595.823,53 TL’nin üçer aylık vadelide nemalandırılarak mülkiyet ihtilafına ilişkin Kadastro Mahkemesinin 2004/4 Esas sayılı dosyasında belirlenecek hak sahiplerine ödenmesine karar verilmiş olup; acele el koyma bedelinin ödenip ödenmediğine ilişkin belgeler getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ödendiği kabul edilerek fark bedelin derhal ödenmesine ve yalnızca fark bedele yasal faiz işletilmesine karar verilmesi hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekili ile bir kısım davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Davalılar ... vd., davalı ...'tan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde iadesine,
22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.