Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5637 E. 2024/910 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasında, mahkemece hükmedilen fark bedele uygulanacak faiz oranı ve fazla yatırılan bedelin iadesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesine rağmen, davanın iptal kararından önce açılmış olması ve usulü kazanılmış hak gözetilerek mahkemenin fark bedele yasal faiz uygulaması doğru bulunmuş, ancak fazla yatırılan bedelin iadesine karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı görülerek karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/120 Esas, 2021/230 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.01.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalılar vekili Avukat ... ve davacı idare vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Adıyaman ili, Gölbaşı ilçesi, ... köyü, 134 ada 22 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 31.03.2016 tarihli ve 2015/421 Esas, 2016/135 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 31.03.2016 tarihli ve 2015/421 Esas, 2016/135 Karar kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın sulu olan kısmının niteliği dikkate alındığında belirlenen net gelirine % 4 oranında kapitalizasyon faizi uygulanması, dava konusu taşınmazda fıstıklık olan bölümlerinde fıstık masrafının Türkiye ortalamasına göre üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünden az olamayacağı gözetilmesi ve dava konusu taşınmaz baraj göl alanı olarak kamulaştırıldığından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/C maddesi gereğince tapu kaydının iptali ile tapudan terkinine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 25.06.2019 tarihli ve 2019/5 Esas, 2019/ 5 Karar sayılı kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulü ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin; bozma ilamı sonucu oluşan fark bedelin karar kesinleştiğinde davalı tarafa ödenmek üzere bankada üçer aylık vadeli hesapta tutulmasına, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile tapudan terkinine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 25.06.2019 tarihli ve 2019/5Esas, 2019/5 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dairemizin 10.04.2018 tarihli bozma ilamında dava konusu taşınmazın sulu olan kısmı yönünden %4 kapitalizasyon faizi uygulanması gerektiğinden bahisle bozulduğu, taşınmazın kuru olan kısmı yönünden kapitalizasyon faizinden bozma yapılmadığı gözetildiğinde davacı idare lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilmek suretiyle, dava konusu taşınmazın kuru olan kısmında kapitalizasyon faizinin %4 olarak kabulüyle fazla bedele hükmedilmesinin doğru olmadığı gibi Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı iptal kararı nazara alınarak hüküm kurulması gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile fark bedelin derhal davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tapudan terkinine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece tespit edilen fark bedel 3'er aylık vadeli hesaba yatırıldığı halde ayrıca faize hükmedilmesi suretiyle faize faiz uygulaması yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı idarece fazla yatırılan bedelin iadesine karar verilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda verim, fiyat ve objektif artırıcı unsur yüksek uygulanmak suretiyle metrekare birim fiyatının fazla tespit edildiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda verim, fiyat ve objektif artırıcı unsur az alınmak suretiye metrekare birim fiyatının düşük tespit edildiğini, %2 stopaj kesintisinin yasal olmadığını, uygulanan faizin bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi olması ve temyiz giderlerinin taraflarına iadesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırma bedellerinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kısmen kuru fıstıklık ve bağ, kısmen sulu fıstıklık ve bağ niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Ne var ki dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi doğrudur.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Mahkemece bozma kararı sonrası tespit edilen fark bedele göre davacı idarece fazla yatırılan 67.157,78 TL'nin bankadan çekilmiş ise çekilme tarihine kadar işlemiş, çekilmemiş ise birikmiş nemalarıyla birlikte davacı idareye iadesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin 7 nci bendi gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak '' Davacı idarece fazla yatırılan 67.157,78TL 'nin davalılar tarafından bankadan çekilmiş ise çekilme tarihine kadar işlemiş nemaları ile birlikte davalılardan alınarak davacı idareye verilmesine, çekilmemiş ise çekilme tarihine kadar işlemiş nemaları ile birlikte davacı idareye iadesine'' cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı idare kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalılardan alınarak davacı idareye ödenmesine,

Davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

23.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasını gerektirecek şekilde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalılar Vekilinin bila tarihli temyiz dilekçesindeki; “Mevduata uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 23.01.2024