"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/110 Esas, 2023/196 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümünün tahsili istemine ilişkin birleştirilen dava verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; Bursa ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 6551 ada 3 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından kamulaştırma yapılmaksızın mezarlık yapmak suretiyle el atıldığını belirterek, belirlenecek tazminatın davalı idareden tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; asıl davadaki talebine ek dava olarak bu davanın açıldığını ve birleştirme talep ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.002,40 TL kamulaştırmasız el atma tazminatının ilk dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, dava konusu taşınmazda fiilen el atmanın mevcut olup olmadığının araştırılması gerektiğini, idari yargının görevli olduğunu, taşınmaz için istenen bedelin fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 13.10.2015 tarihli ve 2015/38 Esas, 2015/400 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 13.10.2015 tarihli ve 2015/38 Esas, 2015/400 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerlerinin karşılaştırılmasında, emsal taşınmazın dava konusu taşınmazla aynı değerde olduğu anlaşılmasına rağmen, yeterli ve inandırıcı bir gerekçe gösterilmeden bilirkişi kurulunca emsalin dava konusu taşınmazdan daha değerli olduğu kabul edilerek değer biçilmesi doğru olmadığı gibi, emsal taşınmazın satış akit tablosu getirtilmeyerek bu yönden de denetlenemeyen rapor inandırıcı görülmediğinden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi ve dava konusu taşınmazın davalı idarece fiilen 26.045,62 m²lik bölümüne mezarlık yapılarak el atıldığı ve projenin uygulanmaya başlandığı, dava konusu taşınmazın imar planında kent mezarlığı olarak düzenlendiği anlaşılmakla proje bütünlüğü kapsamında taşınmazın tamamının bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde yalnızca el atılan kısmının bedeline hükmedilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 13.01.2021 tarihli ve 2019/322 Esas, 2021/4 Karar sayılı ilamı ile asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 13.01.2021 tarihli ve 2019/322 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, emsallerin satışlarının vergi ve harçtan kaçınmak için düşük gösterildiği açıklandıktan sonra, sonuçta dava konusu taşınmazın 07.06.2010 tarihli kendi satışına ilişkin metrekare birim bedeli dava tarihine endekslenmek suretiyle soyut ifadelerle değer biçilmesi doğru olmadığı gibi, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgu sisteminden edinilen bilgilere göre dava konusu taşınmaza yakın mesafedeki 4961 ada 1 parsel sayılı taşınmaz için Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/705 Esas, 2019/402 Karar sayılı dosyasında Ocak 2015 değerlendirme tarihi itibarıyla 376,75 TL/m² birim fiyatı belirlendiği ve Dairemiz denetiminden geçtiği dikkate alındığında tespit edilen bedelin güçlü delil niteliğinde olduğu gözetilerek, bu dosya getirtilip sözü edilen taşınmaz ile dava konusu taşınmaz karşılaştırılarak belirlenen birim fiyatından ayrılma nedenleri açıklanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılıp deliller toplanmadan denetime elverişli olmayan ve soyut şekilde düzenlenen bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulması mümkün olmadığından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taleple bağlı kalınarak asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsal taşınmazın uygun olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin hesaplanarak sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun’un (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve fiilen el atılan alanlar ile birlikte hukuken tasarrufu kısıtlanan bölümlerin de bedelinin alınan rapor uyarınca proje bütünlüğü ilkesi gözetilerek davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup, taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde değildir.
4. Buna karşın; dava konusu taşınmaza 1983 yılından sonra fiilen el atılmış olduğundan nispi harca hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme yapılmak suretiyle maktu harca hükmedildiği ve bu hususun kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.
Ne var ki; bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzenine ilişkin olarak yapılan değerlendirme sonucunda Mahkeme kararının hüküm fıkrasının; (5), (6) ve (7) numaralı bentlerinin hükümden tümüyle çıkartılarak, yerine “Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 1.869,74 TL harcın davalı idareden alınarak Hazineye irat kaydına, davacı tarafça asıl davada ödenen 27,70 TL peşin harç ile 337,23 TL ıslah harcı ve birleştirilen davada ödenen 54,40 TL peşin harçtan oluşan toplam 419,33 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,” cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesine,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,
21.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.