Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1019 E. 2024/7306 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazların bedelinin tespiti ve kamulaştırmadan arta kalan kısımlarda değer azalışı olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince kamulaştırmadan arta kalan kısımlarda değer azalışı oranının gerekçelendirilmeden hükme bağlanması, taşınmazların somut özelliklerinin değerlendirildiği gerekçeli ek bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması bozma nedeni olarak değerlendirilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2013 Esas, 2023/2887 Karar

DAVA TARİHİ: 28.07.2021

KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/304 Esas, 2022/300 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davacı idare vekili yönünden esastan reddine, davalı vekili yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Kastamonu ili, ...ilçesi, ...köyü 139 ada 13 ve 14 parsel ile 145 ada 12 ve 27 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların tapudan yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların tespit edilen bedelinin düşük olduğunu, gerçek değerinin belirlenmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tapudan yol olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle;verim değerinin fazla, masrafların ve kapitalizasyon faiz oranının düşük alındığını, ağaç bedellerinin yüksek alınarak fazla bedel tespit edildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazların arsa vasfında olduğunu, objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, ağaç bedellerinin hatalı olduğunu, kısmi kamulaştırma yapıldığını, kalan kısımda değer azalışı oluştuğunu, kullanılamaz hale gelen kısımların da kamulaştırılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arrazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara net gelirine göre değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik görülmediği; ancak denetimden aynı bölgeden geçen dava konusu taşınmazlarda yaygın münavebe şeklinin buğday, macar fiği, patates ve silajlık mısır olduğundan dava konusu taşınmazlar yönünden de bu münavebenin esas alınması, 2021 yılı ilçe tarım verileri dikkate alınarak Yargıtay denetiminden civardan geçen dosyalarda uygulanan değerler de dikkate alındığında buğday veriminin 500 kg/da, satış fiyatının 4,15 TL/kg, dekar başına giderinin 518,50 TL, saman veriminin 277 kg/da, fiyatının 1,00 TL/kg, patates veriminin 3500 kg/da, fiyatının 2,75 TL/kg, giderinin 1984,00 TL/da, macar fiği veriminin 500 kg/da fiyatının 1,85 TL/kg ve giderinin 613,37 TL/da, silajlık mısır ürününün veriminin 3800 kg/da, fiyatının 0,65 TL/kg, giderinin 613,37 TL/da alınarak ve dört yıllık ortalama 250,00 TL sulama giderleri de düşülmek suretiyle değerlendirme tarihindeki net geliri hesaplanmak suretiyle değer biçilmesi, dava konusu taşınmazların konumu, bilirkişi raporunda yazılı özellikleri ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Parsel sorgulama ekranından Dairemizce yapılan gözleme göre çıplak değerine % 50 oranında objektif değer artışı uygulanması, kamulaştırmadan arta kalan kısımlarının yüzölçümü, geometrik durumu ve niteliği nazara alındığında 139 ada 15 ve 145 ada 28 parsel sayılı taşınmazlar yönünden % 50 den az olmamak üzere değer kaybı hesaplanması, kamulaştırılan taşınmazlardaki ağaçların idarenin kıymet takdir raporunda belirtilen yaş, cins ve sayıları ile bilirkişi raporundaki yaş ve sayılarının neden farklı olduğu açıklanarak çelişkinin giderilmesi, ağaçlara yaş, cins, verim durumu gözetilerek 2021 yılı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün maktu ağaç verileri esas alınarak enkaz düşülmeksizin bedel hesaplanması suretiyle kamulaştırma bedelinin tespiti için raporu hükme esas alınan bilirkişi kurulundan ek rapor alındığı karar verildiği, ayrıca; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un değişik 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki “ Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir” hükmü Anayasa'ya aykırı görülerek iptaline karar verildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/9-602 Esas, 2004/595 Karar sayılı kararı ve Yargıtay. 11. Hukuk Dairesinin 2004/4849 Esas, 2005/1452 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesinleşmeyen işlemlerde derhal uygulanacağından, kamulaştırma bedeline, dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için “Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faizin” uygulaması kabul edilmiş olup, bu nedenle, faize yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği de gözetildiğinde, davacı idarenin istinaf başvurusunun esastan reddi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların bedeli gerektiğinden çok üzerinde belirlendiğini, hükme esas alınan raporun hangi veriye göre belirlendiği açıklanmadığını, benzer nitelikli tapu satışlarının rapora eklenmediğini, bilirkişi raporunda objektif hiçbir verinin bulunmadığını, arta kalan alanların tarımsal kullanım için yeterince büyüklüğe sahip olduğunu, %50 değer azalışı vermek yerine bu parsellerin tamamının tarla vasfıyla kamulaştırılması ve davacı idare adına tescil edilmesi, idare ve devlet menfaati açısından daha uygun olacağını, tarımsal üretimin zorlaşacağı gibi nedenlerle değer azalışı olacağının aksine, önceden ulaşımın zor olan bir arazi için yeni yapılan karayolunun getireceği imkanlar sebebiyle değer artışı olacağını, ağaçların enkazı taşınmaz maliklerine bırakılması gerektiğini, bu sebeple bilirkişilerce, dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan kavak için 325 TL/adet belirlenmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; m² birim bedelinin düşük belirlendiğini, objektif artış oranının düşük alındığını, münavebeye esas alınan ürünlerin hatlı olduğunu, kamulaştırma dışında kalan taşınmazlarda meydana gelen değer düşüşünün eksik hesap edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci ve 12 nci maddeleri

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.

3. Yargıtayın hukukî güvenlik ve hukukî öngörülebilirliğin temini amacıyla içtihat birliğini sağlama görevinin bulunduğu nazara alınarak yapılan değerlendirmeye göre; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden karar tarihine kadar kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması hatalı olduğu ancak davacı idare vekilince bu husus temyize getirilmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Bölge Adliye Mahkemesince kamulaştırmadan arta kalan kısımlarının yüzölçümü, geometrik durumu ve niteliği nazara alındığında 139 ada 15 ve 145 ada 28 parsel sayılı taşınmazlar yönünden %50'den az olmamak üzere değer kaybı hesaplanması için ek bilirkişi raporu alındığı, raporda kamulaştırmadan arta kalan alanlarda %50 değer azalışı uygulandığı; ancak bu değer azalışı oranının sebepleri gerekçelendirilmediği gibi Bölge Adliye Mahkemesince de soyut gerekçelerle %50 değer azalışına hükmedildiği anlaşılmıştır. Bu durumda taşınmazların konumu, geometrik durumu, yüzölçümü ve kamulaştırmadan arta kalan kısımlar gözetilerek arta kalan kısımda oluşan değer azalışı için taşınmazların somut özelliklerinin değerlendirildiği gerekçeli ek bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine;

2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2024 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(Karşı oy)

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın tespit edilen kamulaştırma bedelinin dava tarihinin 4 ay sonrasından karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiziyle birlikte davacı idareden tahsiline karar verilmiştir. Bu karar taraf vekillerince istinaf edilmiş, ancak asıl alacağın fer'isi niteliğindeki faiz alacağına ilişkin davalı vekilinin bir istinaf talebi olmamıştır. Buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesince Anayasa Mahkemesinin iptal kararından bahsedilerek işletilecek faize ilişkin re'sen yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, ancak faiz uygulamasına ilişkin olarak bir temyiz talebinde bulunulmamıştır.

Hâl böyle olunca;

Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;

Davalı taraf vekilinin Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsedilen iptal kararının uygulanmasına, davacı idare vekilinin de Bölge Adliye Mahkemesinin re'sen yaptığı değerlendirme sonucunda talep olmaksızın kurduğu faize dair hükme ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir talebi söz konusu olmadığından, Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen karara sonucu itibarıyla katılmakla birlikte "Değerlendirme" bölümünün 3 No.lu bendinde yazılı olan ve Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesini derdest haldeki somut olaya ilişkin değerlendiren ifadeler içeren gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 12.06.2024