Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1186 E. 2024/6688 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mülkiyeti davacıya ait taşınmazın orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde olduğunun tespiti ve gelir metodu ile değer biçilmesinin yerinde olduğu, ayrıca hükmün usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2359 Esas, 2023/2624 Karar

ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN

DAVA TARİHİ: 14.07.2017

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ:...2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/150 Esas, 2022/117 Karar (Birleştirilen...l. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/97 Esas sayılı dava dosyası)

Taraflar arasındaki mülkiyeti davacılara ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi karar taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili,...ilçesi,...köyü, Sırmakeş Küçükderesi mevkiinde bulunan 3.080 m² taşınmazın maliki olduğunu, 23.06.1969 tarihinde...adına tapulama yapıldığını, kadastro tespitine itirazda bulunulmadığını, bu şekilde kesinleştiğini,...adına kayıtlı taşınmazı müvekkilinin 27.11.1986 tarihinde satın aldığını müvekkilinin satın almış olduğu taşınmaza bina yapmak üzere harekete geçtiği esnada kadastro haritasında orman olduğunu öğrendiğini, davaya konu taşınmazın tamamımının orman sınırları içinde kaldığı belirlenmiş ise de taşınmazın kadastro çalışması sırasında...adına tespitinin yapıldığını, bu şekilde tapu kaydının oluşturulduğunu beyan ederek, müvekkilinin uğradığı zararın tespiti ile Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; asıl dava dosyasında bilirkişi kurulu raporunda tespit edilen tazminat bedelinin dava dilekçesinde ıslah edilen miktardan fazla olduğunu, asıl davada fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak tazminat talep edildiğinden bakiye alacakları için işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davanın kabulüne, tespit edilen bedelin davacı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava taşınmazın tarım arazisi olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taşınmazın arsa olarak değerlendirilmesi ve emsal incelenmesi yolu ile taşınmaz bedelinin belirlenmesi gerektiğini, objektif değer artırıcı unsur olarak sayılan sebeplerin taşınmazın arsa vasfını ispat ettiğini, objektif değer artırıcı unsurun eksik olduğunu, bilirkişi raporunda belirlenen taşınmaz bedelinin oldukça düşük olduğunu, günümüz gerçekleri ve taşınmaz bedeli piyasasından oldukça uzak olduğunu belirterek Mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasına, yargılama giderleri ile karşı vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; tazminatı kabul etmemeleri ile birlikte zaman aşımı, hak düşürücü süre, kesin hüküm, husumet, derdestlik ve diğer itirazlarının dikkate alınmamış olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacı taleplerinin zaman aşımına uğradığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini ve taraflarına husumetin yöneltilemeyeceğini, dava konusu taşınmazın Orman İdaresi tarafından orman olduğu gerekçesiyle açılan dava sonucunda Hazine adına tescil edildiğinden davanın Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, tazminat tutarı hesaplanırken tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki değer hesaplansa bile taşınmazın gerçek değerinin ödenmesinin gerekmediğini, takdir edilecek oranda indirim yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, tazminat miktarı belirlenirken öncelikle taşınmazın niteliğinin belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafın kendisine ait olduğunu iddia ettiği tapu kaydının geçerliliğinin olmadığını, davacı tarafın aslında orman olan bir yerde mülkiyet iddiasında bulunduğundan iş bu davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının özel mülkiyete konu olamayacak yerler için tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, raporda atlanılan 6292 sayılı Kanun'da düzenlenen iade ve tazminat başvuru yönünden bir inceleme yapılmadığını, davacı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin yanlış olduğu gibi fazla vekâlet ücreti hesaplandığını, dava 10.000 TL üzerinden açılmış olduğunu ve 17.06.2019 tarihli dilekçe ile ıslah edilmiş olmasına rağmen ıslah edilen kısma 20.07.2017 tarihinden itibaren faiz işletilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu...ilçesi,...Mahallesi 179 parsel sayılı, 3080 m² yüz ölçümlü taşınmazın 1969 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında bahçe niteliği ile...adına tespit ve tescil edildiği, bilahare intikal ve satış yoluyla 1986 yılında davacı adına tescil edildiği, davacı tarafından Orman İdaresine karşı açılan muarazanın men'i davası sonucunda...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.04.2013 tarihinde kesinleşen 2016/126 Esas, 2011/345 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içerisinde olması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, 2013 yılında yörede 6292 sayılı Kanun'un 11/10 maddesi uyarınca yapılan teknik hataların düzeltilmesi çalışması sırasında da taşınmazın orman sınırları içerisinde bırakıldığı, taşınmazın tapu kaydına tamamının orman sınırları içerisinde kaldığına ilişkin 22.10.2014 tarihinde şerh konulduğu, davacı tarafından 20.07.2017 tarihinde tazminat talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşıldığından, İmar planı dışında bulunan dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla arazi vasfında olduğu belirlenerek net gelir yöntemi ile gerçek değerinin tespit edilmesine, bilirkişi heyetince uygulanan %100 objektif değer artışının taşınmazın konumuna, çevresel faktörlere ve dosya kapsamına uygun olmasına göre mahkemece verilen karar usul ve kanuna uygun olup, delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu...ilçesi,...Mahallesi 179 parsel sayılı, 3080 m² yüz ölçümlü taşınmazın 1969 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında bahçe niteliği ile...adına tespit ve tescil edildiği, bilahare intikal ve satış yoluyla 1986 yılında davacı adına tescil edildiği, davacı tarafından Orman İdaresine karşı açılan muarazanın men'i davası sonucunda...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.04.2013 tarihinde kesinleşen 2016/126 Esas, 2011/345 Karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içerisinde olması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, 2013 yılında yörede 6292 sayılı Kanun'un 11/10 maddesi uyarınca yapılan teknik hataların düzeltilmesi çalışması sırasında da taşınmazın orman sınırları içerisinde bırakıldığı, taşınmazın tapu kaydına tamamının orman sınırları içerisinde kaldığına ilişkin 22.10.2014 tarihinde şerh konulduğu, davacı tarafından 20.07.2017 tarihinde tazminat talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.

3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.