Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1566 E. 2025/1379 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmaza fiili el atılmamış olsa da imar planında kentsel rekreasyon alanı olarak ayrılması ve diğer paydaşlar lehine kesinleşmiş yargı kararları nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği kabul edilmekle birlikte, taşınmazın bedelinin tespitinde emsal satışlara göre değerlendirme yapılmadan ve tapu kaydındaki irtifak hakkının etkisi değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, ayrıca yargılama giderlerine ilişkin hükümde de isabetsizlik bulunduğu gözetilerek, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1847 Esas, 2023/2735 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 44. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/484 Esas, 2022/215 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 04.02.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacılar vekili Avukat ... gelmiş, davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, ..., ...... Mahallesi, 29017 ada 7 (eski 1) parsel sayılı taşınmaza davalı idarece fiili el atma olgusu gerçekleşecek şekilde kamulaştırmasız el atıldığından bahisle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar planında yapılan en son değişiklikle ticari rekreasyon alanı olarak ayrıldığını, bu durumun davacının tasarruf hakkını kısıtlamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmaza fiili el atmanın bulunmadığını, yargı yolunun caiz olmadığını, uyuşmazlık mahkemesi kararlarının dikkate alınmadığını, davacıların satın alma yolu ile taşınmazları 2018 yılınsa satın alarak malik olduklarından kısıtlılık halinden kaynaklı tazminatı gerektirir mağduriyetlerinin bulunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 2005 onay tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında "Kentsel Rekreasyon" alanında kaldığı ve 81205 nolu parselasyon planı ile Kamu Ortaklık Payı parseli olarak oluştuğu, daha sonra 2015 yılı 2654 sayılı meclis kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli revizyon imar planı ve bu kapsamda oluşturulan 81205/15 nolu parselasyon planı ile taşınmazın park alanlı 29017 ada 4 parsel ile kentsel rekreasyon alanlı aynı ada 3 parsel olarak tescil gördüğü, akabinde 81205/17 nolu parselasyon planı ile 29017 ada 3 parselin yeniden düzenlemeye alınarak 11.000 m²sinin park alanlı 6 parsel, 65.459 m²sinin kentsel rekreasyon alanlı 5 parsel olarak tescil edildiği, daha sonra 81205/19 nolu parselasyon planı ile 5 parselin yeniden düzenlemeye alındığı, 60.024,15 m²sinin imar planında kentsel rekreasyon alanı olarak ayrılan 28017 ada 7 parsel olarak kalan kısmın ise park alanlı 8 parsel olarak şuyulandırma sonucu tapuya tescil edildiği, davacıların paylarının yapılan imar uygulamaları sonucunda en son oluşan ve imar planında kentsel rekreasyon alanında kalan 7 parsele şuyulandırılarak tapuda tescilinin sağlandığı, yapılan keşif sonucu alınan teknik bilirkişi raporuna göre ilk uygulamaya esas 81205 nolu parselasyon planı ile oluşan dava konusu 29017 ada 1 parsel ile geçen süreçte yapılan imar uygulamaları sonucunda oluşan aynı ada 4, 6, 7 ve 8 parsellerin aynı yerde kaldığı, taşınmaz üzerinde hiçbir tesis ve yapı bulunmadığı, fiilen el atılmadığı anlaşılmış ise de dava konusu taşınmazın ilk oluşumuna esas uygulama imar planında kentsel rekreasyon alanı olarak ayrıldığı, yapılan imar uygulamaları sonucunda en son oluşan aynı ada 7 parsel sayılı taşınmazın da bu kapsamda kaldığı ve dava konusu 1 parsel ile aynı yerde bulunduğu, davacılara başka bir yerden yer verilmediği, dava konusu taşınmazın kamunun kullanımına özgülenmiş paylardan oluştuğu dikkate alındığında; uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulünün doğru olduğu, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak bedel tespit yöntem itibarıyla kanun hükümlerine uygun olduğu ne var ki dava konusu taşınmazın paydaşlarınca açılan davalar sonucu Dairemize intikal eden dava dosyalarında dava konusu taşınmaza Mart 2020 değerlendirme tarihi itibarıyla belirlenen 1380TL /m² birim bedelinin Dairenin 2022/379 Esas sayılı kararları ile uygun bulunarak kesinleştiği, işbu eldeki dosyada ise dava konusu taşınmaza Ekim 2021 değerlendirme tarihi itibarıyla 3140 TL/m² birim bedel belirlendiği dikkate alındığında, güçlü delil niteliğindeki bedeller eldeki dava dosyasına eskale edildiğinde bulunan bedel dikkate alındığında ve bedeli uygun bulunan diğer paydaş dosyaları da dikkate alındığında bir yıl içerisinde dava konusu taşınmazın bu denli değerini artıracak ne gibi çevresel değişiklikler olduğu ve kesinleşen bedellerden ayrılma nedenlerinin yeterli, inandırıcı ve somut gerekçelere dayanılarak ve paydaş dosya değerleri ile yeknesaklık sağlanması da gerektiği de gözetilerek açıklanması hususunda bilirkişi kurulundan alınan ek raporda yapılan değerlendirme sonucu dava konusu taşınmazın Ekim 2021 değerlendirme tarihi itibarıyla m² birim bedelinin 2.300,00 TL olarak yapılan hesaplamada davacılar payına düşen toplam el atma bedelinin 3.444.641,00 TL bedele hükmedilmesi gerektiği ve davanın reddedilen kısmı yönünden kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat davalarında kısmen ret halinde yargılama giderlerinin tamamı davalı idareden alınacak ve reddedilen kısım yönünden davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyeceğinin gözetilmesi ve maktu harca hükmedilmesi gerektiğinden bahisle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın paydaşlarınca açılan Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesini 2021/822 Esas sayılı dosyasında değerlendirme tarihi 03.09.2019 tarihinde 1815,00 TL/m² birim fiyatı Bölge Adliye Mahkemesinin 2022/724 Esas, 2023/797 Karar sayılı kararı ile uygun bulunduğu ve metrekare birim fiyatının iş bu dava tarihine endekslendiğinde 3143,97 TL olduğu dikkate alındığında, emsal dosyadaki kullanılan emsaller de gözönünde tutularak yeniden alınacak ek raporun sonucuna göre dava konusu taşınmazın değerinin tespit edilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca dava konusu taşınmazın imar planında özel rekreasyon alanı olarak tadilen onaylanan imar planı değişikliğinin idare mahkemesince iptal edildiğini, dava konusu taşınmazın plansız alana dönüştüğünü ve kamuya özgüllenmiş donatı alanı niteliğinde olmadığını davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın reddedilen kısmı yönünden lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662/651 sayılı kararı ile '' uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulu gerektiğine...'' karar verilmiştir.

5. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, 2005 onay tarihli 1/1000 ölçekli imar planı kapsamında kentsel rekreasyon alanı olarak planlanmış olması nedeniyle, taşınmaza fiiilen el atılmamış olsa dahi taşınmazın başkaca paydaşlarınca açılan kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemli davaların kabulüne dair hükmün Dairemiz denetiminden geçerek kesinleşmesi sonucunda davalı idarenin taşınmazda malik olduğu da gözetildiğinde, kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü doğrudur.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.

5. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında bu yönteme uyulmadan Dairemiz denetiminden geçen dosyalarda belirlenen metrekare birim fiyatı iş bu dava tarihine endekslenmek ve kıyaslanmak suretiyle değer biçen bilirkişi heyetinin rapor ve ek raporuna dayanılarak değer tespiti yapıldığı ve başka paydaşlarca açılan Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/822 Esas, 2022/104 Karar sayılı dosyasında değerlendirme tarihi olan 2019 yılının Eylül ayında 1.815,00 TL/m² birim fiyatının Dairemiz denetiminden geçtiği hususlar gözetildiğinde alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir.

6. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığının ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak raporun sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

7.Dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki irtifak şerhinin taşınmazın değerine etkisi tartışılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

8. Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar 26.01.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 biçen sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün son fıkrasında ''Bu kanun kapsamında acılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir'' düzenlemesi ile 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığının kabulü gerektiğinden bahsedilmiş ise de bu davaların yasal kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı nazara alındığında 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.11.2022 tarihli ve 7421 Sayılı Vergi Usul Kanunu ile bazı kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının 04.11.1983 tarihinden sonra fiili el atılan taşınmazlar için açılan davalarda uygulanma imkanı bulunmadığı ve eldeki davada davalı idarece dava konusu taşınmaza başkaca paydaşlar tarafından açılan davalar sonucu paydaş olmak suretiyle 1983 tarihinden sonra el atıldığından nispi harca hükmedilmesi gerekirken maktu harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

VI.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde ilgililerine iadesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.