Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2030 E. 2024/10273 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli davasında, mahkeme ve icra harçlarının maktu mu yoksa nispi mi olarak hesaplanması gerektiği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan kamulaştırmasız el atmalarda, 7421 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda bu hususta farklı bir düzenleme olmaması nedeniyle, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararları uyarınca mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak hesaplanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının harçlara ilişkin hüküm fıkrası düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/373 Esas, 2023/2840 Karar

DAVA TARİHİ : 27.04.2022

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/214 Esas, 2022/661 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 238.760,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre; ... dışında kalan davacılar yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.760,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle ... dışında kalan davacılar yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, davacı ... payı yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu Ankara ili, ..., Erler Mahallesi 42658 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından park ve cami yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını, davacıların hissesine düşen kısım bakımından kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin tespit edilerek davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; belediye hizmet alanı ve cami olarak kullanılan alanın sorumluluğunun Diyanet İşleri Başkanlığı ile Etimesgut Belediye Başkanlığında olduğunu, dava konusu alanda müvekkili belediyenin herhangi bir kamulaştırma kararı ve el atmasının bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın husumetten reddi gerektiğini, imar planı parselasyon ve dağıtım cetvellerinin yapılıp onaylanmasından İlçe Belediyesi sorumlu olup yüzölçümü 30.000 m²den az olan yerlerin de ilçe belediyesi sorumluluğunda olduğunu, belirlenen metrekare birim bedelinin yüksek olduğunu ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 2002 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “sosyal tesis alanı” olarak ayrıldığı, bu plana ilişkin parselasyon planının ve imar planlarının idare mahkemesince iptal edilmesi üzerine Yenikent ... 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin Etimesgut Belediye Meclisinin 03.09.2013 tarihli kararı ile uygun görülerek Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.11.2013 tarih 1949 sayılı kararı ile onandığı, onaylı imar planına göre taşınmazın "dini tesis" ve "özel sosyal kültürel tesis alanı'' olarak ayrıldığı, en son Ankara 16. İdare Mahkemesinin 25.02.2020 tarihli ve 2018/2373 Esas, 2020/436 Karar sayılı kararıyla ... planı ve uygulama imar planının iptal edildiği, tapu kaydında “sosyal tesis alanıdır” şerhinin işlenmiş olduğu, taşınmaz üzerine camii ve müştemilatı yapılıp, ... alan da yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, taşınmazın cephe aldığı yolun genişliği ve imar planındaki ayrılma amacı dikkate alındığında sorumluluğun davalı idareye ait olduğu anlaşılmış olup, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak, emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönleri de tartışılıp, vergi değerleri kıyaslanmak suretiyle değerinin tespit edilip davalı idareden tahsiline dair karar yerinde olup, taşınmazın paydaşına ait davada Haziran 2020 değerlendirme tarihi itibarıyla belirlenen bedelin temyiz incelemesinden geçtiği ve bu bedelin dava tarihine eskalesi ile bulunan değer de dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmediği; ancak 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4 uyarınca 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesinin amaçlandığı, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 125 inci maddesi uyarınca Ek 4 üncü maddenin harca ilişkin özel bir düzenleme olduğu ve bu özel kanun hükmünün öncelikle uygulanması gerektiği, harca yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması ve kamu düzenine ilişkin olduğundan resen dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 ncı ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.

Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı İdare Vekilinin ... Dışında Kalan Davacılara İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

B. Davalı İdare Vekilinin Davacı ... Payına İlişkin Temyizi Yönünden;

1. Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,

2. Kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden yapılan inceleme sonucu, Bölge Adliye Mahkemesinin hüküm fıkrasının; (A) ile gösterilen bölümün (3) numaralı bendinin hükümden tümüyle çıkarılması, yerine ''Alınması gerekli 104.544,00 TL karar ve ilam harcının davalı idareden mükerrer ödemeye sebebiyet vermeyecek şekilde alınarak Hazineye irat kaydına, davacı tarafça ikmal edilmiş olan 80,70 TL peşin harç ve 26.120,00 TL ıslah harcı toplamı 26.200,70 TL’nin davacılara iadesine," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın istenildiğinde iadesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.