"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1948 Esas, 2023/1680 Karar
DAVA TARİHİ: 23.11.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/786 Esas, 2021/503 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili davasında İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların tapusunun Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, muris ... Bahşiş’in açtığı tazminat davasında Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin bozma kararı sonrası hükme esas raporda dava konusu taşınmazlara arsa vasfı ile toplam 2.056.015,00 TL değer tespit edildiğini, ıslah edilmemesi sonucu talep miktarı olan 150.000,00 TL bedel üzerinden kabul kararı verildiğini, kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 11.03.2021 tarihli ve 2020/8024 Esas, 2021/3290 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, kalan miktar olan 1.906.015,00 TL'nin 10.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresi içerisinde açılmadığını, hak düşürücü süre itirazları ile zaman aşımı definde bulunduğunu, davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, taleplerine muvafakatlerinin olmadığını, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararın anlamının bu sicilin tutulmasında görevlilerin bilerek veya bilmeyerek uygulanması gereken mevzuat hükümlerine aykırı işlemleri veya ihmalleri sonucu bir hak kaybına sebep olmaları olduğunu, Devletin sorumluluğu için aranacak koşulların ortada tapu sicillerinin tutulmasından ötürü bir zararın olması, zararla tapu sicilinin tutulması arasında bir nedensellik bağının bulunması ve zararın tapu sicilinin hukuka aykırı biçimde tutulmasından doğması olduğunu, Hazinenin sorumluluğunu hükme bağlayan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine dayanan davalarda olayın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (6098 sayılı Kanun) düzenlenen haksız eylemin bir türü olduğu ve zaman aşımı yönünden 6098 sayılı Kanun'un uygulanması gerekeceğini, buna göre dava zarar görenin zararı ve sorumlusunu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl her hâlde, zarar verici fiilin meydana gelmesinden itibaren de on yıl geçtikten sonra zaman aşımına uğrayacağını, on yıllık sürenin de zarar verici fiilde bulunulduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağının ifade edildiğini, davanın zaman aşımına uğramış olacağını, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın öncelikle hak düşürücü süre nedeniyle reddine, bu taleplerinin yerinde görülmemesi halinde davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile 1.906.015,00 TL tazminatın ilk dava tarihi olan 05.02.2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara miras payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinde öngörülen dava şartlarının oluşmadığını, davanın süresi içerisinde açılmadığını, hak düşürücü süre itirazı ile zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, taleplerine muvafakatlerinin olmadığını, haksız ve yersiz açılan bu davanın usulden ve esastan reddi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinde Devletin tapu sicilinin yolsuz tutulmasından doğan zarardan sorumlu olduğunu, eldeki davada tapu sicilinde bir yolsuzluk bulunmadığını, bu nedenle Devletin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine dayalı tazminat davalarının, zarar görenin zararı ve sorumlusunu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her hâlde, zarar verici fiilin meydana geldiği tarihten itibaren zamanaşımına uğrayacağını, eğer zarar gören sicilin yolsuz tutulmasından itibaren 10 yıl içinde dava açmamışsa zarar 10 yıl sonra meydana gelse bile durumun değişmeyeceğini, davanın zamanaşımına uğramış olacağını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların davacıların murisi ... Bahşiş adına olan tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tesciline dair Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.01.2010 tarihli ve 2009/318 Esas, 2010/12 Karar sayılı kararı, Yargıtay (kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 06.10.2010 tarihli ve 2010/8194 Esas, 2010/11880 Karar sayılı kararı ile onanmış ve karar düzeltme isteminin reddine dair Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 10.12.2010 tarihli ve 2010/15828 Esas, 2010/15583 Karar sayılı kararı ile kesinleşmiştir. Eldeki dava, tapu iptal kararının kesinleştiği 10.12.2010 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 23.11.2020 tarihinde açılmış olup, mahiyeti itibarıyla ek dava niteliğinde olup davacı taraf, asıl davada kapsamı belirlenen, ancak hüküm altına alınmamış olan 1.906.015 TL tazminat alacağını talep etmekte haklı olup, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Şırnak ili, ..., ... 448 ada 40 parsel sayılı, 29.773,25 m² yüzölçümlü, 449 ada 5 parsel sayılı 17.303,08 m² yüzölçümlü, 449 ada 6 parsel sayılı 597,77 m² yüzölçümlü taşınmazların 13.02.1997 tarihinde yapılan arazi kadastrosu sebebiyle davacıların murisi ... Bahşiş adına tespit ve tescil edildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucunda Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/318 Esas, 2010/12 Karar sayılı kararı ile taşınmazların tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 10.12.2010 tarihinde kesinleştiği, muris ... Bahşiş tarafından dava konusu taşınmazlar için 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan tazminat davasında taleple bağlı kalınarak 150.000,00 TL bedel Dairemizin 11.03.2021 tarihli ve 2020/8024 Esas, 2021/3290 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, ilk davada saklı tutulan bedel olan 1.906.476,5 TL için murislerin açtığı eldeki davanın ise zamanaşımı süresi içerisinde 23.11.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.