"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/105 Esas, 2023/86 Karar
DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 02.02.2021
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Gölbaşı (...) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/62 Esas, 2021/528 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava konusu ... ili, ...,...Mahallesi 112167 ada 2 parsel sayılı taşınmazın hissedarı olduklarını, taşınmazın imar planında Kentsel Rekreasyon Alanı olarak ayrıldığını, taşınmaza davalı idarece fiilen el atıldığını ileri sürerek bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süresi içinde açılmadığını, süre yönünden reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği gibi dava konusu taşınmaza herhangi bir fiili el atmanın söz konusu olmadığını, sadece imar planı düzenlemesi yapıldığından hukuki el atmada görevli merciin idare mahkemeleri olduğunu, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın Gölbaşı Belediye Meclisinin 10.07.2009 tarihli ve 123 sayılı kararı ile uygun görülerek Büyükşehir Belediye Meclisinin 17.07.2009 tarihli ve 1650 sayılı kararı ile onaylanan İncek Mahallesi ve çevresi 1/1000 ölçekli imar planı kapsamında E:0.05 yapılaşma koşulu ile Ticari Rekreasyon Alanı kullanımında kaldığını, davacıların ilçe belediyesinden ruhsat alarak planda belirtilen yapılaşma koşullarında tesisler yapmak suretiyle dava konusu parselde tasarrufta bulunabileceklerini, dolayısıyla mülkiyeti sınırlama gibi bir durum bulunmadığından el atmadan söz edilemeyeceğini, bu nedenlerle öncelikle davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bedeline hükmedilen davacı payının tapusunun iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; Zamanaşımı ve görev itirazları bulunduğunu, parsel üzerinde ... lehine bulunan irtifakının değerlendirilmediğini, ticari rekreasyon alanında bulunan taşınmazın planda bulunan yapılaşma koşullarında tesisler yapılarak kullanımının mümkün olduğunu, davacıların tasarruf haklarının da kısıtlanmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın kamu ortaklık payı parseli olduğu, ... Büyükşehir Belediyesi tarafından 17.07.2009 tarihinde onaylanan uygulama imar planında rekreasyon alanı olarak düzenlenmiş iken sonradan 09.06.2016 onay tarihli imar planı değişikliği ile “ticari rekreasyon alanı" olarak ayrıldığı, fiilen el atılmadığı, taşınmazda davalının da payının bulunduğu, Dairelerince davalı idareye yazılan müzekkereye verilen cevapta da özel tesis yapılabilmesinin mülkiyet sahiplerinin tamamının rızasına bağlandığı belirtildiği, bu durumda davacıların tasarruf hakkının kısıtlandığı ve bu suretle mülkiyet hakkının özüne dokunan idarenin bu eylemi ile kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerektiğinden arsa niteliğindeki taşınmaza emsal mukayesesi yapılmak suretiyle davacıların payı karşılığına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği ancak ada parsel numarasının doğru yazılması ve maktu harca hükmedilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrar etmiş, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, ticari rekreasyon alanındaki taşınmaz maliklerinin taşınmazları dilediği gibi tasarruf edebileceğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, dava konusu taşınmazın rekreasyon alanında iken 25.11.2015 tarihli ... Büyükşehir Blelediye Meclisince alınan karar ile ticari rekreasyon alanı olarak değiştirildiği, fiilen el atılmamış olsa dahi davalı idarenin dava konusu taşınmazda paydaş olduğu ve davacıların taşınmazda müstakil kullanım hakkı bulunmadığı gözetildiğinde, mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile alınan rapora göre taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Buna karşın, davalı idarenin dava konusu taşınmaza paydaş olduğu gözetildiğinde; Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4’ün son fıkrasında “Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi ile 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığının kabulü gerektiğinden bahsedilmiş ise de 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması gerektiğinden 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.11.2022 tarihli ve 7421 sayılı Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar için açılan davalarda uygulanma imkanı bulunmadığından maktu harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2.Kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden resen yapılan inceleme sonucu; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinin tümüyle hükümden çıkartılarak yerine "Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 138.255,35 TL karar ve ilam harcından, davacının yatırmış olduğu 59,30 TL peşin harç, 34.400,00 TL ıslah harcı ve 105,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 103.691,05 TL harcın, davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, davacı tarafından yatırılmış olan 59,30 TL peşin harç, 34.400,00 TL ıslah harcı ve 105,00 TL ıslah harcı ile 59,30 TL başvurma harcının, davalıdan alınarak davacılara verilmesine" ibaresi yazılması, (B) bölümü (1) numaralı bendinin hükümden çıkartılarak yerine "Davalı idarece peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde iadesine" cümlesi yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.