Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2322 E. 2024/10375 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan ve kamulaştırılan taşınmaz bedellerinin tespiti ve tescili ile ecrimisil istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, kamulaştırma davası öncelikli olduğu halde kamulaştırmasız el atma davası hakkında da hüküm kurulması, ayrıca taşınmazın arsa vasfında olduğu gözetilmeden ve emsal karşılaştırması yapılmadan değer tespiti yapılması hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/8 Esas, 2023/141 Karar

DAVA TARİHİ : 22.05.2014

KARAR : Asıl davada kısmen kabul, birleştirilen davada kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin asıl dava ile 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; Kırklareli ili, Demirköy ilçesi, Orhaniye Mahallesi 206 ada 2 parsel sayılı taşınmaza yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsili ve ecrimisil talep edilmiştir.

2. Davacı idare vekili birleştirilen dava dilekçesinde; Kırklareli ili, Demirköy ilçesi, Orhaniye Mahallesi 206 ada 2 parsel ve 134 ada 88 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların tapudan yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Birleştirilen davada davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 23.03.2016 tarihli ve 2014/35 Esas 2016/20 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A.Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, alınan raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığı, şöyle ki; Demirköy Belediye Başkanlığının 10.11.2015 tarihli ve 765 sayılı yazısına göre; dava konusu taşınmazın belediye sınırları içinde olduğu, belediye hizmetlerinden yararlandığı ve etrafının meskun olduğu bildirilmiş ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgulama uygulama sitesinden edinilen bilgilerden etrafının meskun olduğu görülmüş olup, dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın arazi vasfında değerlendirilmesi doğru olmadığı gibi 2942 sayılı Kanun'un 15 inci maddesi uyarınca bilirkişi kurulu oluşturulmadan tek bilirkişiden alınan rapor geçersizdir. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, dosyada mevcut 23.03.2015 tarihli raporda dolgu alanının 1185 m² olduğu belirtildiği halde, 11.01.2016 tarihli raporda bu alanın 893,52 m² olarak belirtilmesi nedeniyle taşınmazın fiilen el atılan bölümünün yüzölçümüne ilişkin raporlar arasındaki çelişki giderildikten sonra dava konusu taşınmaza köprü yapımı ve yol kenarına dolgu yapmak suretiyle el atıldığı gözetildiğinde bu kısmında bedeline hükmedilmesi gerekirken sadece köprü ayağının kapladığı 45,39 m²lik kısmı hesap eden bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle eksik bedele hükmedilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece 01.11.2023 tarihli ve 2020/8 Esas, 2023/141 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kısmen kabulüne birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Asıl davada davacılar birleştirilen davada davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, dava konusu Kırklareli ili, Demirköy ilçesi, Orhaniye Mahallesi 206 ada 2 parsel sayılı taşınmazın asıl davada arsa olarak nitelendirildiğini, birleştirilen davada ise aynı taşınmazın arazi olarak nitelendirildiğini, taşınmazların arsa vasfında olduğunu, raporlar arası çelişkinin giderilmediğini, ecrimisil bedeline de hükmedilmesi gerektiğini, bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Asıl davada davalı, birleştirilen davada davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın terkinine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kamulaştırmasız el atma davasının açıldığı tarihe göre hesaplama yapılması gerektiğini, asıl davada reddedilen kısım üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, fazla yatırılan bedelin iade edilmesine ilişkin hüküm kurulması gerektiğini, bedelin fahiş olduğunu, kamulaştırma bedeline faiz işletilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık ... olarak; asıl davada kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin davalı idareden tahsili ve ecrimisil, birleştirilen davada kamulaştırma bedelinin tespitine istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “...Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “...Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. İdarece kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açılmış olup, kamulaştırma öncelikli olduğundan, bu dava yönünden esasa girilerek karar verilmesi, kamulaştırmasız el atma davası yönünden ise davanın konusuz kaldığı gözetilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

4. Kabule göre de; Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Şöyle ki; davaya konu Kırklareli ili, Demirköy ilçesi, Orhaniye Mahallesi 206 ada 2 parsel sayılı taşınmaz arsa vasfındadır. 2942 sayılı Kanun'un kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tesbiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir. Hükme esas alınan raporda; emsal karşılaştırması yapılmaksızın, piyasa rayicinden söz edilerek soyut ifadelerle taşınmaza değer biçildiği anlaşıldığından bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir. Bu durumda; taraflara emsal göstermeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaz değerinin emsal karşılaştırması suretiyle tespiti için yeniden keşif yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulması kararın bozulmasını gerektirmiştir.

5. Değerlendirme tarihi olan 13.12.2018 yılında dava konusu Kırklareli ili, Demirköy ilçesi, Orhaniye Mahallesi 206 ada 2 parsel sayılı taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

6. Dava konusu Kırklareli ili, Demirköy ilçesi, Orhaniye Mahallesi 134 ada 88 parsel taşınmazın zeminine değer biçilirken öncelikle arsa mı, arazi mi olduğunun belirlenmesi gerekir. Bunun için de taşınmazın değerlendirme tarihi olan 13.12.2018 gününde belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususları Belediye Başkanlığından sorulup, alınacak yazı cevabına göre, taşınmazın vasfı belirlendikten sonra taşınmazın niteliğine göre oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde mahallinde keşif yapılmalıdır.

a) Arsa ise 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca dava tarihi öncesinde ve yakın tarihte satışı yapılan, benzer yüzölçümlü emsallerle karşılaştırma yapılıp, emsaller ile dava konusu taşınmazın Belediye Başkanlığından istenen Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen 2018 yılı emlak vergisine esas olan m² değerleri de dikkate alınarak dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre üstün ve eksik yönlerini inceleyen bilirkişi kurulu raporu alınmalıdır.

b) Tarım arazisi ise 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınarak değer biçen bilirkişi kurulu raporu, alınması gerekirken gerekli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı görülmüştür.

7. Dava konusu taşınmazların kamulaştırılan kısımlarının idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken, ilk kararla idare adına tescil hükmü kurulduğundan bahisle yeniden tescil kararı verilmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA, Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 19.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.