"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1085 Esas, 2023/2143 Karar
DAVA TARİHİ : 24.10.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/754 Esas, 2022/117 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 238.730,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; davacılardan ... dışındaki davacıların payları yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle davacı ... dışındaki davacılar yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, davalı idare vekilinin davacı ... payı yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu İstanbul ili, ..., Bulgurlu Mahallesi 92 ada 5 parsel sayılı taşınmazın Üsküdar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1973/653 Esas, 1974/214 Karar sayılı kararı ile 2 parçaya ifraz edildiğini, 92 ada 22 parselin İSKİ Genel Müdürlüğü adına tapuya hükmen tescil edildiğini, davacılara ve murislerine herhangi bir bedel ödenmediğini, usulsüz el atılan bölümün değerinin tespiti ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun (221 sayılı Kanun) hükümleri uyarınca idare adına tescilli taşınmaz olduğunu ileri sürerek dava açılmasına ilişkin hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; 221 sayılı Kanun uyarınca tescil kararı verildiğini, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, el atmanın 1956 yılı öncesinde olduğunu, taşınmazın vakıf malı olduğunu ve özel mülke konu olamayacağını, davacının kadastrodan önceye dayalı mülkiyet hakkı olduğunu, emsal incelemesinin usulüne uygun yapılmadığını ve tespit edilen bedelin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın mülkiyeti ilk olarak kadastro tespitiyle 26.08.1966 tarihinde kazanıldığı gibi taşınmazın davalı idare adına tesciline ilişkin davanın hasımsız olarak yürütülmesi sebebiyle yapılan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu gözetilerek, açılan davada 221 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, mahkemece işin esasına girilerek taşınmazın bedeline hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ayrıca Bölge Adliye Mahkemesince kararın kesin olarak verilmesinin hatalı olduğunu, karar tarihi itibarıyla ... yönünden temyiz kesinlik sınırı üzerinde karar verildiğini bu nedenle temyiz incelemesinin yapılarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları ile 11 inci maddesi.
3. 221 sayılı Kanun.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 221 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinde ''6830 sayılı İstimlak Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 09.10.1956 tarihine kadar kamulaştırma işlemine dayanmaksızın, Kamulaştırma Kanunlarının göz önünde tuttuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller ilgili amme hükmi şahsı veya müessesesi adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır. ''Gayrimenkulün bedelini dava hakkı, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki sene sonra düşer.'' hükmü yer almakta ise de 221 sayılı Kanun'un 12.01.1961 tarihinde yürürlüğe girdiği, tapu kaydının iş bu yürürlük tarihinden sonra 26.08.1966 tarihinde ilk malikleri adına oluştuğu, davacı ...'in 1972 yılında pay satın almak suretiyle malik olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro ile ilk malikleri adına tescil tarihi gözetildiğinde 221 sayılı Kanun’un uygulanma imkanı olmadığı anlaşılmıştır.
3. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın fiilen el atılan kısmının bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A.Davalı idare Vekilinin Davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... Paylarına İlişkin Temyizleri Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davalı idare Vekilinin Davacı ... Payına İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.