Logo

5. Hukuk Dairesi2024/6204 E. 2025/1012 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmin edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dayandığı tapu kaydının değişir sınırlı ve miktarıyla geçerli olduğu, miktarından fazlasıyla dava dışı diğer parsellere revizyon gördüğü ve 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesindeki koşulların oluşmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/859 Esas, 2024/445 Karar

DAVA TARİHİ : 14.12.2018

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/438 Esas, 2021/415 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ankara ili, ......köyü kain 425.250,00 m² yüzölçümündeki 837 parsel sayılı taşınmazda ve Ankara ili, ......köyü kain 948.569,00 m² yüzölçümündeki 838 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduğunu, müvekkilin dedesi tarafından 837 ve 838 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine itiraz edilmişse de ...Kadastro Mahkemesinin 1996/3 Esas ve 1996/2 Esas sayılı dosyalarında taşınmazların orman olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, ilgili kararların temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, taşınmazların orman sınırları içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı definin kabulü gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dayandığı ...1267. D- V. 26-/5031 sıra nolu tapu kayıtlarının sabit sınırlı olduğu, Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesinin 2008/5623 Esas, 2008/7690 Karar sayılı kararında çekişmeli 838 parselin tamamının eski tarihli haritalarda ve hava fotoğraflarında orman olarak nitelendirildiği, üzerinde bol humus ve orman toprağında yetişebilecek Saplı Meşe ağaçları ile bu ağaçların kök ve sürgünlerinin bulunduğu, %30 eğimli Devlet Ormanına bitişik orman sayılan yerlerden olduğu, davacı ve katılanların tutunduğu Sefer 267 tarih 26/5031 sayılı tapu kayıtlarının çekişmeli parseli çepe çevre kapsayacak şekilde bir sınır oluşturmadığı, sınırları açık kaldığından, tapu kaydının çekişmeli parselinde bulunduğu alanı kapsadığının söylenemeyeceği, kaldı ki, tutunulan tapu kayıtlarının değişebilir nitelikte sınırlar içerdiğinden, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 20/C maddesi gereğince kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı, tapu kayıtlarının yüzölçümünden fazlasıyla gerçek kişiler adına tespitinin kesinleştiğine göre öncesi ve eylemli durumu itibarıyla meşe ormanı olduğu belirlenen 838 parseli kapsamayacağı” açıkça belirtilmiştir. Böylelikle eldeki davanın davacısının taraf olduğu 838 parsele ilişkin Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince onanarak kesinleşen kadastro dosyasında dayanak Sefer 267 tarih 26/5031 sayılı tapu kaydının değişir sınırlı olduğu, 838 parseli kapsamadığı tespit edilmiştir. Davacı anılan kadastro davalarında taraf olarak yer aldığından anılan karardaki tespitlerin davacıyı bağlayacağı da kuşkusuzdur. Kaldı ki eldeki davada hükme dayanak yapılan fen bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda da 837 (yeni 1438) parselin B1 ile işaretlenen kesiminin, 838 (1439) parselin ise B2 işaretlenen kesiminin 1950 tarihli hava fotoğrafında ve 1959 tarihli memleket haritasında çalılık olarak gözüktüğü belirtilmiş, 1959 tarihli memleket haritasında 1438 ve 1439 parsellerin tamamına yakını çalılık rumuzlu meşelik belirtmesi bulunan ... alanda gözükmektedir. Yine 837 parselin güney doğusunda bulunan 1136 parsel sayılı köy tüzel kişiliğine ait değirmen yeri olarak tapuda kayıtlı taşınmazdan önce “kayalık” belirtmesiyle tescil dışı bırakılan alan, yine 838 parselin güneyinde tapulama dışı bırakılan ve 1959 tarihli memleket haritasında çalılık rumuzlu meşelik belirtmeli ... renkli ormanlık alanda gözüken tescil dışı yerler bulunmaktadır. Dolayısıyla dayanak tapunun değişir sınırlı olduğu, sabit sınırlı olmadığı miktarıyla geçerli olduğu açıktır. Diğer taraftan Dairemizce yazılan müzekkere üzerine ...Tapu Müdürlüğü’nün 12.03.2024 tarihli yazısı ekinde gönderilen kadastro tespit tutanakları, tapu kütük fotokopileri incelendiğinde; dayanak Sefer 267 tarih 26/5031 sayılı tapu kaydının genel arazi kadastrosu sırasında 829 ila 838 parsellere uygulandığı, 837 ve 838 parsellerin orman yapıldığı, 829 (453.250 m²), 830 (291.500 m²), 831 (201.500 m²), 832 (69.000,00 m²), 833 (2.178.875,00 m²), 834 (33.625,00 m²), 835 (80.750,00 m²) ve 836 (363.625,00 m²) parsellerin ise hükmen tapu malikleri adlarına tescil edildiği, dayanak tapu kaydının miktarından fazlasıyla dava dışı 829 ila 836 parsellere revizyon gördüğü tespit edilmiştir. Bu durumda davacının dayandığı tapu kaydının değişir sınırlı olduğu, 3402 sayılı Kanun'un 20/C maddesi uyarınca miktarıyla geçerli olduğu, miktarından fazlasıyla dava dışı 829 ila 836 parsellere revizyon gördüğü, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesindeki koşulların bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosya kapsamından; (Ankara) Kadastro Mahkemesinin 1996/3 Esas, 2005/2 Karar sayılı kararıyla davaya konu 837 parselin tamamının orman olduğuna karar verildiğini ve ilgili kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, Gölbaşı(Ankara) Kadastro Mahkemesinin 1996/2 Esas, 2005/1 Karar sayılı kararıyla davaya konu 838 parselin de tamamının orman sayılan yerlerden olduğuna karar verildiği ve ilgili kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, davacının tutunduğu Sefer 267 tarihli 26/5031 sayılı tapu kayıtlarının Nısıf Hisse tapusu olduğu diğer nısıf pay tapusunun ne yerel tapu yönetiminde ne de Genel Müdürlük kayıtlarında bulunamadığı, bu nedenle böyle bir tapu kaydının gerçekte mevcut olup olmadığı belirlenemediği gibi Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 26.01.1987 tarihli ve 1984/20762 Esas, 1984/533 Karar sayılı bozma kararından önce ve sonra yapılan keşiflerde, yerel bilirkişiler tarafından gösterilen mevkiiler ve sınırlarına göre, bu tapu kayıtlarının çekişmeli parseli de çepeçevre kapsayacak şekilde bir sınır oluşturmadığı, sınırları açık kaldığından, tapu kaydının çekişmeli parselinde bulunduğu alanı kapsadığının söylenemeyeceği, kaldı ki, tutunulan tapu kayıtları değişebilir nitelikte sınırlar içerdiğinden, 3402 sayılı Kanun'un 20/C maddesi gereğince kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı, tapu kayıtları yüzölçümünden fazlasıyla gerçek kişiler adına tespiti kesinleştiğine göre öncesi ve eylemli durumu itibarıyla meşe ormanı olduğu belirlenen çekişmeli parseli de kapsamayacağı, taşınmazın hiçbir zaman hiç kimse tarafından da kullanılmadığı, yörede orman kadastrosunun 6831 sayılı Kanun hüküm uyarınca yapılıp 06.03.1996 tarihinde ilan edildiği, çekişmeli taşınmazların kısmen orman tahdidi dışında kaldıkları, ancak kadastro mahkemesindeki davalar sebebiyle 837 ve 838 parsellere ilişkin orman kadastrosunun kesinleşmediği, temyiz incelemesi yapılıp ilgili kararlar kesinleştikten sonra ...köyünde tapulama tespiti yapıldığı, tapulama tespiti yapılan 829 ila 838 parsellerin kütük sayfalarının 14.02.1997 tarihinde kapatılarak ...Mahallesine devredildikleri, davacının dayandığı Sefer 267 tarih 26/5031 sayılı tapu kaydının genel arazi kadastrosu sırasında 829 ila 838 numaralı parsellere uygulandığı, 837 ve 838 numaralı parsellerin orman yapıldığı, 829 parsel (453.250 m²), 830 parsel (291.500 m²), 831 parsel (201.500 m²), 832 parsel (69.000,00 m²), 833 parsel (2.178.875,00 m²), 834 parsel (33.625,00 m²), 835 parsel (80.750,00 m²) ve 836 (363.625,00 m²) numaralı parsellerin ise hükmen tapu malikleri adlarına tescil edildiği, dayanak tapu kaydının miktarından fazlasıyla dava dışı 829 ila 836 parsellere revizyon gördüğü anlaşılmakla 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.