"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/350 Esas, 2023/296 Karar
DAVACILAR : ... mirasçıları Şahin Bayrı vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 28.08.2015
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece uyulan bozma kararı uyarınca yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 2144 (yeni 101 ada 150), 2681 (yeni 101 ada 396), 2689 (yeni 101 ada 149), 4504 (yeni 158 ada 396), 2651 (yeni 101 ada 232) ve 2652 (yeni 101 ada 361) parsel sayılı taşınmazlara davalı kurum tarafından kanal yapılmak ve sedde geçirilmek suretiyle kamulaştırma işlemi yapılmaksızın el atıldığını; ancak hiç bir bedel ödenmediğini belirterek taşınmazların tespit edilecek değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların iştirak halinde mülkiyette olduklarını, taraf ehliyetine sahip olmalarının dava şartı olduğunu, taşınmazların bedelinin T.C. ... Ziraat Bankası şubesinde bloke edildiğini, maliklere noter tebligatı yapıldığını, davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 25.02.2016 tarihli ve 2015/770 Esas, 2016/218 Karar sayılı kararı ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 25.02.2016 tarihli ve 2015/770 Esas, 2016/218 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; kamulaştırmasız el atma davalarında kıyasen uygulanan, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının "iştirak halinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır." hükmü gözetildiğinde söz konusu davacının kendi payına yönelik olarak dava açma hakkının olduğu dikkate alınmaksızın yazılı şekilde davanın reddine hükmedilmesi nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 22.12.2020 tarihli ve 2019/560 Esas, 2020/658 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 22.12.2020 tarihli ve 2019/560 Esas, 2020/658 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece bozma ilamına uyularak, arazi niteliğindeki ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 158 ada 396 parsel, ... Mahallesi 101 ada 149, 150, 396 parsel sayılı taşınmazların dava tarihindeki değerinin biçilmesinde ve alınan rapor uyarınca bedelinin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir; ancak dava konusu eski 109 parsel (ifrazla 2651 ve 2652 parsel) sayılı, yeni 101 ada 232 ve 361 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan incelemede muris Dursun Şahin'in 30.05.1986 tarihinde eşi ...'in de 02.09.1990 tarihinde vefat ettiği, davacıya 09.11.1990 tarihinde kamulaştırma evrakının bizzat kendisine ... 1. Noterliğinin 01.10.1990 tarihli ve 42034 yevmiye ile usulüne uygun tebligat yapıldığı anlaşıldığından söz konusu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan, dava konusu taşınmazlara el atma tarihinin 1983 yılı öncesi olduğu dikkate alınarak maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru görülmediğinden ve 28.04.2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7139 sayılı Kanun ile ... 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre alınan harçlardan muaf olduğu halde aleyhine harca hükmedilmesi nedenleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin 14.11.2023 tarihli ve 2022/350 Esas, 2023/296 Karar kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın tamamen reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı davasını dava dilekçesinde de açık açık belirttiği üzere belirsiz alacak davası olarak açtığını, bu doğrultuda da 12.10.2020 tarihinde mahkemeye sunmuş olduğu dilekçe ile dava değerini artırmış ve tamamlama harcını mahkeme veznesine yatırdığını, bu durumda davacının davasının belirsiz alacak davası olduğunun kabulü gerektiğini, davacı davasını daha sonra 13.10.2023 tarihli dilekçesi tam ıslah yaparak hem dava türünü değiştirdiğini, kısmi dava yaptığını, hem de dava değerini 100.000,00TL'ye ıslah ettiğini, ancak davacının ıslahının geçerli olmadığını, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2023/5121 Esas, 2023/971 Karar sayılı kararında "Tamamen ıslah yoluyla dahi belirsiz alacak davası, kısmi davaya; kısmi dava belirsiz alacak davasına çevrilemez." şeklinde belirtildiğini, ilgili Yargıtay kararında da görüleceği üzere ıslah ile davanın türünün değiştirilmesinin mümkün olmadığını, davacının davasının usulden reddi gerektiğini, kamulaştırma tarihinde yürürlükte olan kanun gereğince idarece gerekli kamulaştırma işlemlerinin tamamlandığını; ancak herhangi bir dava açılmadığını, tebligat/ilan tarihinden itibaren 30 günlük yasal süre içerisinde adli ve idari yargıda dava açılmadığı için kamulaştırma işleminin kesinleştiğini, raporda sulama kaynağı belirtilmediğini, münavebe şeklinin de yöreye uygun olmadığını, bu nedenle de davanın kabulüne ilişkin kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “...Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
08.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.