"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/813 Esas, 2023/849 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu mülkiyet ve irtifak hakkı bedellerinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın ve irtifak hakkının davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Konya ili, ..., ... Mahallesi 374 parsel (toplulaştırma ile 43041 ada 4 parsel) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tespiti ile kamulaştırılan taşınmaz ile üzerindeki irtifak hakkının müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekili Avukat ... cevap dilekçesinde özetle; davacı idarenin kötüniyetli davranarak üç yıl gibi uzun bir süre taşınmazı kullandığını ve bu davayı açmadığını, müvekkilleri adına kamulaştırmasız el atma davasını açmalarından sonra işbu davanın idarece açılmasının iyiniyetli olmadığını, dava konusu taşınmaz için acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın konumu itibarıyla kıymetli bir bölgede yer aldığını ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2019 tarihli ve 2016/743 Esas, 2019/275 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin ve irtifak hakkı karşılığının tespiti ile davacı taraftan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın kamulaştırma konusu kısmının tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı idare adına tesciline ve irtifak hakkının tesisine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli ve 2019/1385 Esas, 2020/1329 karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü ile 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışın satış değeri alınarak emsalin ve dava konusu taşınmazın birbirlerine üstünlük oranları tartışılıp, dava konusu taşınmazın kadastro, emsal taşınmazın imar parseli olması nedeniyle düzenleme ortaklık payı düşülerek bedel belirlenmesinde ve tespit edilen bedelin 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik doğrultusunda bloke edilip faizi ile birlikte davalılara ödenmesine ve taşınmazın davacı idare adına tapuya tesciline ilişkin verilen kararda, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık görülmediği, öte yandan taşınmazın dava sırasında toplulaştırma kapsamına alındığı, 22.07.2019 tarihinde kesinleştiği ve tescil edildiği, toplulaştırma ile 43041 ada 4 parsel numarasını aldığı, daha önce 23.000,00 m² olan alanın 22.488,06 m² olduğu ancak maliklerinin ve sınırlarının değişmediği tapu kaydı, kroki ve harita mühendisi bilirkişinin ek raporundan anlaşıldığı gerekçesiyle davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; geri çevirme kararı ile fen bilirkişisinden alınan 24.11.2021 tarihli ek rapor ve toplulaştırma sonucu yeni oluşan güncel tapu kayıtlarına göre dava konusu taşınmazın toplulaştırma çalışmaları nedeniyle yeni parsel numarasına gittiği, davalıların hak sahipliğinde değişiklik olmadığı gibi yeni bir paydaşın hak sahibi olarak yer almadığı, ancak dava konusu taşınmazın sınırlarında, kamulaştırılan alan ve irtifak alanında değişiklikler olduğu fen bilirkişi raporunda tespit edilmiş olup toplulaştırma sonucu yeni oluşan yüzölçümüne göre kamulaştırma ve irtifak bedellerinin yeniden tespiti için bilirkişi kurulundan ek rapor alınması sağlanmadan eksik incelemeyle karar verilmesi, bedel tespiti ve tescil davasının kabulüne karar verildiğine göre, birleştirilen davada konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bu hususta hüküm kurulmaması, kamulaştırma bedeline dava tarihinden 4 ay sonrasından başlayarak karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi ve derhal ödenmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin ve irtifak hakkı karşılığının tespiti ile davacı taraftan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın kamulaştırma konusu kısmının tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı idare adına tesciline ve irtifak hakkının tesisine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının tespitinde dikkate alınan unsurların mükerrerlik oluşturacak şekilde objektif değer artış oranının tayininde de esas alındığını, taşınmazın arsa vasfında değerlendirilmesinin doğru olmadığını, taşınmazın sadece trafo merkezine ilişkin olarak özel statüde bir imar planına sahip olduğunu, kamu yararı kararından sonra mevzi imar planının tescillendiğini, bu sebeple arsa kabul edilemeyeceğini, irtifak değer düşüklüğü oranının yüksek uygulandığını, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, kamulaştırma bedeline dava tarihinin dört ay sonrasından karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faiz bitiş tarih gösterilmeksizin faize hükmedildiğini, müvekkili idare tarafından fazla depo edilen ve iadesine hükmedilen miktarın açıkça belirtilmemesinin hatalı olduğunu, müvekkili idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Bir kısım davalılar vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın konumu itibarıyla kıymetli bir bölgede yer aldığını, davacı idarenin kötüniyetli davranarak üç yıl gibi uzun bir süre taşınmazı kullandığını ve bu davayı açmadığını, müvekkilleri adına kamulaştırmasız el atma davasını açmalarından sonra işbu davanın idarece açılmasının iyiniyetli olmadığını, yakın konumdaki emsaller yerine daha uzakta yer alan bir taşınmazın emsal alındığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; bir kısım davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere faiz işletilmesi gerekirken, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak gösterilmesi doğru olmadığı gibi, tespit edilen kamulaştırma bedelinin son kararla davalı tarafa ödenmesine hükmedildiği gözetilmeksizin faiz bitiş tarihinin son karar tarihi olarak hükümde gösterilmemesi de hatalıdır.
4. Davacı idare tarafından fazla depo edilen 53.923,80 TL'nin davalı tarafça bankadan çekilmiş olması halinde varsa çekilme tarihine kadar işlemiş nemaları ile birlikte davalılardan alınarak davacı idareye verilmesine, çekilmemişse birikmiş nemaları ile birlikte davacı idareye iadesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bir kısım davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı idare vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "dava tarihinden itibaren" ibaresinin hükümden çıkartılması, yerine "10.04.2017 tarihinden son karar tarihi olan 06.11.2023 tarihine kadar" ibaresinin yazılması, aynı bentte yer alan "depo edilen bakiye kamulaştırma bedelinin davacı kuruma iadesine" cümlesinin hükümden tümüyle çıkartılması, hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Davacı idare tarafından fazla depo edilen 53.923,80 TL'nin davalı tarafça bankadan çekilmiş olması halinde varsa çekilme tarihine kadar işlemiş nemaları ile birlikte davalılardan alınarak davacı idareye verilmesine, çekilmemişse birikmiş nemaları ile birlikte davacı idareye iadesine" cümlesinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalılar ... vd.'den peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
13.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest davalara uygulanacağına dair iştirak ettiğimiz kabulü nazara alınarak; davalı tarafın açıkça, "Yasal Faiz"in dışında bir "Faiz"in uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir temyiz talebi de bulunmadığından, sonucu itibarıyla katıldığımız, Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen kararın, "Değerlendirme" bölümünün 3 No.lu bendinde yazılı olan gerekçesine açıkladığımız sebeplerle katılmıyoruz. 13.03.2025