"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/270 Esas, 2024/1232 Karar
DAVA TARİHİ : 30.06.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/163 Esas, 2022/453 Karar
Taraflar arasındaki tapuda sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ...... Mahallesi 49 parsel sayılı taşınmazın 12.10.2011 tarihinde tapuda gerçek malik olan Burhan Mete tarafından verilen ... 44. Noterliğinin 12.10.2011 tarihli ve 01734 yevmiye numaralı vekâlet ile 250.000,00 TL bedel ile satın alındığını, satıştan yaklaşık 9 ay sonra gerçek malikin Burhan Mete'nin ortaya çıkması ile vekâleti verenin gerçek malik olmadığı ve malik kimlik bilgilerini kullanan üçüncü şahıs tarafından satıldığının anlaşıldığını, gerçek malik Mete Sümer'in müvekkile karşı Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2013/178 Esas sayılı dosya ile tapu iptal davası açtığını, Mahkemenin tapunun iptali ile gerçek malik Mete Sümer adına tesciline karar verdiğini, bu kararın kesinleştiğini, bu nedenle uğradığı zararın 12.10.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın husumetten reddi gerektiğini, görev itirazı ve zamanaşımı itirazında da bulunduklarını, davacının zarara uğradığını ispatlamasının gerektiğini, müvekkil idarenin herhangi bir kusuru ya da kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını, davanın tapu sicilinin yolsuz tutulmasından dolayı açılmadığını, dava konusu taşınmazı davacının dava konusu tapu işlemini vekâlet ile yapan memurların bu işlem sırasında gerçek malikin kimliğine ilişkin evrakları incelemesi gerektiği iddiasının usul ve hukuka aykırı olduğunu, tapu müdürlüğünün tapuda malik görünen birinin taşınmazını satması konusunda hukuka uygun olarak işlem yaptığını, davacının uğradığını iddia ettiği zararın tapuda satış işleminden kaynaklanmadığını, nüfus kayıtlarının sahte belgelerle yanlış düzenlenmesinden kaynaklandığını, illiyet bağının kesildiğini, bu konuda 4721 sayılı Kanun'nun 1007 nci maddesi kapsamında devlete karşı tazminat davasının açılamayacağını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkili idarenin tapu kaydının yolsuz tutulmasından dolayı herhangi bir kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmadığını, davanın tapu sicilinin yolsuz tutulmasından dolayı açıldığını, tapu sicilinde herhangi bir yolsuzluk bulunmadığını, devletin zarardan sorumlu olabilmesi için tapu sicilinin tutulması ile zarar arasında bir uygun illiyet bağının varlığına ihtiyaç olduğunu, müvekkili idarenin satış için ibraz edilen vekaletnamenin sahte olup olmadığını araştırma sorumluluğu bulunmadığını, bu konuda müvekkili idareye kusur atfedilemeyeceğini, davacının iddia ettiği zarar ile hukuka aykırı işlem diğer davalının ağır kusurundan kaynaklandığından müvekkili idare yönünden zarar ile tapu sicilinin yolsuz tutulması arasında illiyet bağı kesildiğini, tazminat taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, aksi kanıda olunması halinde bile yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında tazminat hesaplanırken fahiş, eksik ve hatalı hesaplama ile tazminatı belirlenmiş olduğunu, davayı kabul etmemekle beraber tespit edilen tazminatın karşılıklı hak ve nefaset kurallarına uygun makul ve hakkaniyet dengesini sağlayan bir tazminat olmadığının ortada olduğunu, yerel mahkeme kararının usule ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın 44/192 hissesinin tapu malikine ait olmayan sahte nüfus cüzdanı kullanılarak 12.10.2011 tarihinde davacıya vekaletle satıldığı, gerçek tapu malikince açılan tapu iptal davası sonucu Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/178 Esas, 2014/569 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda resmi satış senedi altındaki imzaların gerçek tapu malikine ait olmadığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiği, hükmün temyiz aşamasından geçerek 11.04.2018 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından tapu iptal hükmünün kesinleşmesinden sonra 31.01.2020 tarihinde eldeki tazminat davasının açıldığı, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada sahtecilik eylemini gerçekleştiren sanıklar ... ve arkadaşları hakkında fezleke düzenlenerek dava açıldığı, ... 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/303 Esas sayılı dava dosyasının halen derdest olduğu, davacı ... ile gerçek tapu maliki Burhan Mete hakkında takipsizlik kararı verildiğinin anlaşıldığı, somut olayda davacının tapu siciline güvenerek 2011 yılında iktisap etmiş olduğu taşınmazın gerçek tapu maliki tarafından açılan tapu iptal davası sonucu tapunun iptal edilmesi nedeniyle davacının zararının oluştuğu ve davacının dava konusu taşınmazı iktisap ederken iyi niyetli olmadığı veya illiyet bağını kesen ağır bir kusurunun bulunduğuna ilişkin dosyaya yansıyan her hangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, davacı hakkında yürütülen soruşturma kapsamında hakkında takipsizlik kararı verildiği, dolayısıyla davacının taşınmazı iktisap ederken iyi niyetli olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi gereği zararın karşılanması gerektiği, tapu iptal hükmünün kesinleştiği tarih itibariıyla vasfı arsa olarak belirlenen taşınmazın emsal incelemesi yöntemiyle değerinin tespit edildiği, bilirkişi raporunun objektif ve denetime elverişli olduğu, belirlenen değerin makul olduğu, istinaf sebeplerine bağlı olarak yapılan inceleme sonucunda verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre sahte vekaletname düzenlenmek suretiyle davaya konu satış işleminin gerçekleştiği ve davacının tapu kaydına güvenerek davaya konu taşınmazı satın aldığı sabit olduğu anlaşılmakla 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince oluşan zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.