Logo

5. Hukuk Dairesi2024/7763 E. 2025/1877 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle oluşan zararın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Devletten talep edilmesine ilişkin tazminat davası.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydına orman tahdit sınırları içerisinde kaldığına dair şerh bulunmasına rağmen davacının taşınmazı satın alması nedeniyle iyi niyetli ve dürüst davranmadığının, oluşan zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağı bulunmadığının anlaşılması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/989 Esas, 2024/971 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/363 Esas, 2023/120 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kocaeli ili, ...,104 ada 16 parsel sayılı taşınmazın tamamının Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/208 Esas sayılı dosyası ile iptal edilerek orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince Devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan tüm zararlardan sorumlu olduğunu, bu nedenle belirlenecek olan tazminatın tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihi itibarıyla işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; süresinde açılmayan davanın zamanaşımı ve hak düşürücü ile davanın görev yönünden de reddi gerektiğini, ormanların tasarruf hakkının Orman Genel Müdürlüğüne ait olduğunu, yanlış veya hatalı tutulan bir tapu sicili bulunmadığından müvekkili idarenin tazminat sorumluluğunun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda tapunun iptaline dair Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/208 Esas sayılı dosyasında birleştirilen dosya olarak yer verilen 2018/233 Esas sayılı dosyadaki hükümde dava konusu taşınmaz hakkında karar verilmiş olması, bu dosya dava açılış tarihinin 02.05.2018 olması, davacı tarafından satın alınma tarihinden sonra davanın açıldığı ve davacının bu suretle yapılan tebligatla davadan da haberdar olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iyiniyet ve dürüstlük kuralının müvekkili nezdinde sübut bulduğunu, şerhin tapuda alım satım işlemlerini engellemediğini ve bu şerhi biliyor olmasının kötüniyet olarak addedilemeyeceğini, Devletin kusurundan kaynaklı olarak hatalı olarak oluşturduğu bir tapunun satışına izin verilip bedelini ödeyerek satın alan müvekkilinin kötüniyetli sayılmasının hukuka aykırı olduğunu, tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemiyle istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 1962 yılında yapılan arazi kadastrosu sebebiyle tarla vasfı ile dava dışı şahıslar adına tespit ve tescil edildiği, 1989 yılında yapılan kadastro çalışması sonunda taşınmazın devlet ormanı sınırlarında kaldığının belirlendiği, davacının taşınmazın 5/108 payına satış işlemi ile 04.01.2018 tarihinde maliki olduğu, dava konusu taşınmazın tapu kaydına 1992, 1996 ve 2013 tarihinde orman tahdit sınırları içerisinde kaldığına dair şerh konulduğu, Kocaeli 1. Asliye Hukuk Hukuk Mahkemesinin 2016/208 Esas, 2021/23 Karar sayılı dosyası ile dava konusu taşınmazın tamamının tapusunun iptaline, orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve bu kararın 21.09.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla davacının taşınmazı, orman tahdit sınırları içerisinde kaldığını gösteren şerh ile edindiği anlaşılmış olup, buna göre Devletin Tapu Sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirdiği, 4721 sayılı Kanun'un 1020 nci maddesi nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve aynı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemeyeceği, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmekle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'nun "Tapu sicilinin açıklığı” karar başlıklı 1020 inci maddesi şöyledir:

“Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.”

6. 4721 sayılı Kanun'nun "Dürüst Davranma" karar başlıklı 2 inci maddesi şöyledir:

"Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın tapu kaydına 07.01.1992 tarihli ve 75 yevmiye numarası ile “Orman bölgesi içindedir” şerhinin, 03.05.1996 tarihli ve 1376 yevmiye numarası ile “Orman tahdit veya orman kadastro sınırı içinde kalmaktadır.” şerhinin, bila tarih “Taşınmazın tamamı Sayvanlar Devlet Ormanı sınırları içinde kalmaktadır.” şerhinin, 28.08.2013 tarihli ve 17482 yevmiye numarası ile “Taşınmazın tamamı Kocatarla Devlet Ormanı II sınırları içinde kalmaktadır.” şerhinin işlendiği, davacının tapu kaydındaki 5/108 hissesini 04.01.2018 tarihli ve 353 yevmiye numarası ile satış suretiyle edindiği anlaşılmıştır.

3. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmaz 25.524,52 m² yüzölçümünde olup, Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/208 Esas, 2021/23 Karar sayılı kararı ile tamamının tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, bu karının istinaf ve temyiz edilmeden 21.09.2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.

4. Buna göre Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hâli ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1020 nci maddesinin: "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.'' hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının dava konusu taşınmazın devirden önceki durumu ile sonraki durumu arasında hiçbir değişiklik olmadığı halde beyanların varlığını bilerek ve hukukî sonuçlarını kabul ederek satın aldığı şerhli taşınmaz nedeniyle devletin tazminat sorumluluğuna dayalı dava açmak suretiyle taşınmazı satın almadaki amacının mülkiyet hakkına ve devletin güvenilirliği ilkesine atfen getirilmiş bir düzenlemeden yararlanarak taşınmazın gerçek bedelini elde etme olduğu, bir hakkın bu suretle kötüye kullanılmasının himaye göremeyeceği; dolayısıyla davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hâl böyle olunca, bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.