"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2495 Esas, 2024/1058 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gelibolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/903 Esas, 2023/317 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Çanakkale ili, ..., ... köyü 340 ada 57 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hasımsız olarak açıldığını, kamulaştırma işlemine tabi olan taşınmazların Çanakkale Kadastro Mahkemesinin 2013/21 Esas sayılı dosyası sebebi ile tapu kayıtlarında davalı gözüktüğünü, davacı idarenin davalı olan taşınmaz üzerindeki malikleri tespit etmeden ya da tespit edilmesini talep etmeden davasını açtığını, huzurdaki davanın müvekkillerince haricen öğrenildiğini, ancak öncesinde Mahkemece keşif icra edildiğini, halihazırda taraf birliğinin sağlandığını, yeniden keşif kararı alınarak yeni bir heyetle tekrar keşif yapılarak yeni bir bilirkişi raporu düzenlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile Çanakkale Kadastro Mahkemesinin 2013/21 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda belli olacak hak sahiplerine ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta bloke edilmesine, dava konusu taşınmazın kamulaştırılan kısmının yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kapitalizasyon faiz oranının tespitinde dikkate alınan unsurların mükerrerlik oluşturacak şekilde objektif değer artış oranının tayininde de esas alınmak suretiyle objektif değer artış oranının yüksek uygulandığını, dava konusu taşınmaz kuru tarım arazisi olarak nitelendirildiği halde dava konusu taşınmazda kapitalizasyon faiz oranının %6 yerine %5 alınmasının hatalı olduğunu, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3’ü oranında alınmasının bedeli yükselttiğini, taşınmazda yer alan irtifakların değer düşüklüğü oranının doğru tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava tarihi olan 2019 yılı verileri yerine, taraf teşkilinin sağlanmasıyla icra edilen keşif tarihi olan 2021 yılı verilerine göre taşınmazın değerinin belirlenmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, mülkiyet ihtilafı nedeniyle bedelin üçer aylık vadeli hesaba yatırılmasına karar verilmişse de müvekkilinin menfaatine uygun banka ve oran gözetilmeksizin karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tespit edilen bedele yasal faiz yanında bedel kendisine ödenmediği için temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, aynı kamulaştırma kapsamında Gelibolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/1094 Esas sayılı dosyasında kuru nitelikteki arazi için farklı bir münavebe uygulanmak suretiyle 37,19 TL/m² bedel belirlendiği hâlde, dava konusu taşınmaz için çok daha düşük bedel belirlendiğini, yine dava konusu taşınmazla aynı adada yer alan 340 ada 104 parsel sayılı taşınmaz için 40,50 TL/m² bedel belirlendiğini, söz konusu dosyada münavebe ürünü olarak buğday, buğday samanı, taze soğan, ayçiçeği ve nohut belirlenmişken eldeki dosyada farklı bir münavebe esas alınmak suretiyle eksik bedel hesaplandığını, objektif değer artış oranının ise en az %200 oranında uygulanması gerektiğini, dava konusu taşınmazın alanı gözetildiğinde mevcut irtifak değer düşüklüğü oranının yüksek belirlendiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi, değer biçilirken de yöre koşullarına uygun münavebe ürünleri seçilmek suretiyle dava tarihinde geçerli olan resmî veri listesi ile taşınmazın bulunduğu yer İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinde belirtilen masraflarla ekonomik tarım yapılamayacağının değerlendirilip üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ü oranında alınması, dava konusu taşınmazın niteliği ve konumuna göre %4 kapitalizasyon faizi uygulanması ve objektif değer artışı ile bulunan metrekare birim fiyatının adil ve makul olması, yüksek gerilim hattının geçtiği güzergah dikkate alınarak belirlenen değer kaybının da makul ve yerinde olduğu, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca Anayasa Mahkemesinin 01.08.2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2022/83 Esas, 2223/69 Karar sayılı kararı ile yasal faiz işletilmesi nedeniyle enflasyon karşısında oluşan değer kaybının giderilmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmesine ilişkin 2942 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeyi iptal ettiğini, bu nedenle kamulaştırma bedeline dava tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı üzerinden faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki Çanakkale ili, ..., ... köyü 340 ada 57 parsel sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin Çanakkale Kadastro Mahkemesinin 2013/21 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda belli olacak hak sahiplerine ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta bloke edilmesine karar verilmesi yerindedir.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda 2019 yılı Gelibolu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin uygulanması, dava konusu taşınmazın belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre belirlenen kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artışı uygun görülmüştür.
4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.
5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6. Faiz bitiş tarihinin karar tarihi olarak belirlenmesi gerektiği düşünülmeksizin, mülkiyet ihtilafına ilişkin Çanakkale Kadastro Mahkemesinin 2013/21 Esas sayılı dosyasında verilecek kararın kesinleşme tarihi olarak gösterilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "Çanakkale Kadastro Mahkemesinin 2013/21 Esas sayılı dosyasından verilecek kararın kesinleşme" ibaresinin hükümden çıkartılması, yerine "karar tarihi olan 17.05.2023" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalılar vekillerinin 01.07.2024 tarihli dilekçesindeki “Faize” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun diğer yönleriyle katıldığımız “Düzeltilerek Onanma Kararı”na(faize ilişkin yönüyle) ve faizle ilgili 4 No’lu “Değerlendirme görüşündeki gerekçeye” açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 27.03.2025