"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3092 Esas, 2024/1957 Karar
DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 07.07.2022
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/329 Esas, 2023/146 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, ...,...Mahallesi 16380 ada 3 parsel sayılı taşınmaza davalı idarece fiili el atma olgusu gerçekleşecek şekilde kamulaştırmasız el atıldığından bahisle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yerinde olmadığını, müvekkili kurumun herhangi bir sorumluluğunun ve hukuka aykırılığının bulunmadığını, taşınmaza kamulaştırmasız el atma unsurları gerçekleşmediğinden haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (3194 sayılı Kanun) 18 inci maddesi uyarınca yapılan düzenlemeler sonucu kamuya tahsis edilen alanlar için dava açılamayacağını, taşınmaz imar planında okul alanında kaldığından ilçe Belediyesinin sorumlu olduğunu, fiilen el atmanın olmadığı bu nedenle idari yargının görevli olduğunu, Arsa ve Arazi Düzenlemesi Hakkında Kanunda yapılan düzenlemelerin dikkate alınmadığını, maliklere müstakil imar hakkı verildiğini, kısıtlılık durumunun söz konusu olmadığını ve davanın reddi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın öncesinde 1991 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “anaokulu+ilkokul+çocuk bahçesi” olarak ayrıldığı ve 81126 nolu parselasyon planı ile 27442 ada 1 parsel olarak tescil edildiği, daha sonra ... Belediye Başkanlığınca uygun görülerek Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.07.2018 tarihli ve 1169 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli ... planında ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “eğitim alanı” olarak ayrıldığı, bu plana bağlı olarak 2018 de onaylanan 81279 nolu parselasyon planı kapsamında 16380 ada 3 parsel olarak tapuda tescil edildiği ve kamu ortaklık paylarından oluştuğu, açılan dava sonucu Ankara 9. İdare Mahkemesinin 2019/357 Esas, 2021/40 Karar sayılı kararı ile 13.07.2018 tarihli ve 1169 sayılı Büyükşehir Belediye Encümen kararının iptaline karar verildiği, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre taşınmaz üzerinde herhangi bir yapı ve tesisin olmadığı, boş olduğu bu yönüyle fiilen el atma olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmış, davalı idare tarafından da imar planının iptal edilmesi nedeniyle taşınmasın plansız alanda kaldığı ileri sürülmüş ise de davaya konu taşınmazın ilk kez 1991 yılında yapılan uygulama ile kamuya özgülendiği dikkate alındığında taşınmaza fiili el atma olgusu gerçekleşmemiş olsa dahi imar planlarının onay tarihi dikkate alındığında makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği, 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 3 ncü maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun'un ek l1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle de dikkate alındığında açılacak bedel davasında adli yargı görevi olduğu, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak ve Yargıtay denetiminden geçen dava konusu taşınmaza yakın taşınmaz dosyalarında belirlenen metrekare birim fiyatlarıyla uyumlu olarak değer biçilmesinde ayrıca davalı idarenin bedel yönünden istinaf talebinin de olmadığı dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebebleri tekrar etmiş, ayrıca davalı idare aleyhine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2942 sayılı Kanun’un Ek Madde-1 inci maddesi ile 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ile Ek Madde-1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlesi
3.2942 sayılı Kanun'nun 11 inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte 1992 tarihinden bu yana imar planında Anaokul-İlkokul Eğitim alanı olarak ayrıldığı ve fiilen el atılmamış olsa dahi mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü doğrudur.
3. Eldeki dosya kapsamına göre; davalı idare vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesi incelendiğinde davacı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğuna yönelik açıkça bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmış olup vekâlet ücretine ilişkin hükmün de kamu düzenine ilişkin olmadığı gözetildiğinde, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürülmeyen bu hususun nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi mümkün olmadığı gibi, temyiz yolunda ileri sürülmesi halinde dahi Yargıtayın bu temyiz sebebini incelemesi mümkün değildir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı idare vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
5.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru ise de aynı bent uyarınca arsa niteliğindeki taşınmazlara değer biçilirken değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması, emsalin zaruret olmadıkça yakın bölgelerde ve benzer yüzölçümlü olması gerekir.
6. Buna karşın, hükme esas alınan bilirkişi raporunda incelenen emsal satış limited şirkete yapılan satış olduğundan özel amaçlı olduğu gibi eski tarihli olduğu ve bilirkişi raporunda belirtilen aynı emsal satışın yakın tarihli satışlarında daha düşük bedellerden satıldığı da gözetildiğinde hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
7. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığının ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak raporun sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.