"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 432. maddesi hükmüne göre temyiz süresi 15 (onbeş) gün, HMK'nun 433/2 maddesi uyarınca katılma yolu ile temyiz süresi 10 gündür. Davacı vekiline, mahkemenin gerekçeli kararının 10.01.2021 tarihinde, davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin ise 20.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından kararın 03.02.2021 tarihinde temyiz edildiği anlaşıldığından, 15 günlük temyiz süresi ve 10 günlük katılma yolu ile temyiz süresi geçirilmiş olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesi süresinde verilmediğinden reddine karar verildikten sonra;
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
1- Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
Kamulaştırma Kanununun 11/1g maddesi uyarınca arsa niteliğindeki taşınmazlara özel amacı olmayan emsal satışlara göre değer biçilir.
Hükme esas alınan raporda bilirkişi kurulunca emsal alınan Hayrullah mahallesi, ... ada ... parsel ve ... parsel sayılı taşınmazlar ile Yenişehir mahallesi, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın değerlendirmeye esas alınan satışları kamulaştırma yolu ile satış olduğundan kıyasi emsal olarak kabul edilmeleri doğru olmadığı gibi, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınan emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle karşılaştırma yapıldıktan sonra değerlendirme tarihindeki karşılıklarının ortalaması alınmak suretiyle değer biçildiğinden alınan rapor inandırıcı ve hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2- Kabule göre de;
Davacı vekilince bozma kararından önceki 21.10.2016 tarihli hüküm temyiz edilmediğinden davalı idare lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin bozma sonrasında davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak ve taleple bağlı kalınarak fazlaya hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün HUMK'nun 428. Maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.