"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun davacı yönünden esastan reddine, davalı Hazine yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 256.800 m²lik tarla niteliğindeki taşınmazın İzmir 3 numaralı komisyonun 03.07.1958 tarih ve 95 numaralı komisyon kararı ile ...adına 14.07.1958 tarihinde tescil edildiğini ve 18 parçaya ifraz edilerek bedeli karşılığında yirmi beş yıllığına topraksız köylülere tevzi ve tescil edildiği davacılar murisi ... tarafından bu taşınmazların 1988 yılında satın alındığı, taşınmazların olduğu bölgede yapılan kadastro çalışması sırasında kadastro komisyonunda 142.326 m²lik kısmının orman olarak tespit dışı bırakıldığını kalan 70.322 m²lik kısmının muris adına tescil edildiğini, müvekkili tarafından açılan kadastro tespitine itiraz davası sonucunda davanın reddine karar verildiğini, tespit dışı bırakılan taşınmazlar yöününden uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi “Devlet ormanlarına ve Devlet ormanı sayılan yerlere ait her çeşit işler Orman Genel Müdürlüğünce yapılır ve yaptırılır.” hükmü ile ilgili mevzuat dikkate alındığında Hazine’den tazminat istenemez. Bu nedenle öncelikle davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, yine 6831 sayılı Kanun gereğince hak düşürücü süreler geçtiğinden davanın reddi gerektiğini, hukuki değeri olmayan tapu kaydına istinaden tazminat talep edilemeyeceğini ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edilen tazminatın fahiş olduğunu bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen bedel yönünden kararın kaldırılması gerektiğini, taşınmazın arazi olarak tespitinin eksik inceleme sonucu yapıldığını, arsa olarak değer tespiti yapılması gerektiğini, takdir edilen değerin davacının zararını karşılamaktan uzak olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın pasif husumet yokluğundan ve hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince Devletin sorumlu olması için gerekli şartların oluşmadığını, davacılar tarafından daha önce İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde tarafları, konusu, dayanılan hukukî sebepleri aynı olan dava açtıklarını ve davanın reddine karar verildiği ve bu karar kesinleştiğinden iş bu davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiği, kabul anlamına gelmemek kaydıyla belirlenen tazminatın yüksek olduğu ve değerlendirme tarihinin 02.10.2000 olarak esas alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılar tarafından, dava konusu yapılan taşınmazlara ilişkin olarak, ...aleyhine açılan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat istemli eldeki davadan önce, 22.12.2000 tarihinde İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19.06.2003 tarihli ve 2001/27 Esas, 2003/418 Karar sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucunda eski 743 sayılı Medeni Kanunu'nun (yeni 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci) 917 nci maddesine dayalı olarak açtıkları tazminat istemli davanın reddine karar verilerek Yargıtay denetiminden de geçmek suretiyle, 25.01.2005 tarihinde kesinleştiği, eldeki dava ile İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın tarafları, sebebi ve konusunun aynı olduğu anlaşılmakla, eldeki davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde yer alan kesin hüküm dava şartının noksan olduğundan davanın kesin hükümden dolayı usulden reddine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince, yanılgılı değerlendirme sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf isteminin reddine; davalı ...vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesince kesin hüküm nedeniyle davanın reddine dair kararın tarafımızca dayanak yapılan ve resmi gazetede yayınlanarak uygulamaya giren Anayasa Mahkemesi kararına ve Hukuk Genel Kurulu kararına aykırı olduğu, çünkü Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 B. Nolu ... Başvurusu üzerine 25.07.2017 tarihli Genel Kurul Kararının “6216 Sayılı Kanun’nun 50 nci maddesi Yönünden” başlıklı paragrafında kanun maddesini zikrederek ihlali yapan mahkemenin yeniden yargılama yapmasına hükmedildiğini, bu karar ile mahkemelerin hak ihlali doğuran kararlarına yeniden yargılama yapılmasının önü açılarak Anayasa Mahkemesi kararının bu şekilde uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
6. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazlar hakkında eski 743 sayılı Kanun'un (yeni 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci) 917 nci maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemli davanın İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/27 Esas, 2003/418 Karar sayılı karar ile reddedildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden de geçerek 25.01.2005 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde davanın tarafları, sebebi ve konusunun aynı olduğu anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi gereğince kesin hüküm dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi