"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl dava tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini, birleştirilen dava ise ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin olup yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 15.11.2018 tarihli ilk kararla asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazların tapusunun Tarım ve Orman Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı tarafından açılan dava sonucunda iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, mahkeme kararının 08.01.2018 tarihinde kesinleştiğini, uğramış olduğu zararın tapunun Hazine adına tescil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın idari olarak gerekli yasal başvurular yapılmadan açıldığını, davacının kamulaştırmasız el atmaya dayanarak dava açma hakkının sona erdiğini, bu nedenle davanın zaman aşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, taşınmazın maliki tarafından orman kadastrosuna itiraz edilmediğini, bu nedenle davacılara ait tapu kaydının hukukî değerini yitirdiğini belirterek, haksız, yersiz ve mesnetsiz davanın yasal ön başvuru şartları yerine getirilmediğinden reddini talep etmiştir.
2.Birleşen dosya yönünden davalı ... vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; husumet nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, 1 ve 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri hükümleri nedeniyle davanın Maliye Bakanlığı ve Defterdarlığa karşı açılamayacağını, dava konusu taşınmazın tapu kaydına orman şerhi konulmasından itibaren 10 yıldan fazla bir süre geçtiğinden dava açmak için öngörülen 10 yıllık zaman aşımının geçtiğini belirterek, davanın haksız, yersiz ve mesnetsiz olduğundan reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; taşınmazın arsa vasfında olduğunu, taşınmazın metrekare birim değerinin en az 500 TL olması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; husumet yokluğundan ve zaman aşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın %15 eğimli olduğunu, kapitalizasyon faizinin %4 alınmasının doğru olmadığını, %100 oranında objektif değer artışının yasaya aykırı olduğunu, asıl ve birleşen dava yönünden tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinin ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu, taraf vekillerinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediği, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu Yalova ili, ... ilçesi, ... köyü, 576 parsel sayılı 5.125,57 m2 yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın davacılar adına tapuda kayıtlı iken, taşınmazın beyanlar hanesine ... Kadastro Müdürlüğü tarafından 04.05.1995 tarih ve 942 yevmiye numaralı işlem ile "Taşınmazın tamamı orman sınırı içerisinde kalmaktadır." şeklinde şerh konulduğu, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Maliye Hazinesi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/265 Esas, 2014/567 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın kanun yolu incelemesinden geçmeksizin 08.01.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki asıl davanın 12.12.2014 tarihinde, ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davanın ise 17.05.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
4.Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/265 Esas, 2014/567 Karar sayılı dosyasında dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla tesciline ilişkin kararın 08.01.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 12.12.2014 tarihinde açıldığı gözetildiğinde, dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken dava tarihine göre değerlendirme yapılması gerekirken, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline ilişkin kararın kesinleşme tarihi esas alınarak değer belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru değildir.
5.Dava konusu taşınmaz tek olup asıl dava ile birleştirilen dava tek bir hukukî nedene dayalı olarak açıldığından, davacılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına
karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.