Logo

5. Hukuk Dairesi2022/12546 E. 2023/2723 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedeli depo edilmiş ve tezyidi bedel davası kesinleşmiş bir taşınmaz için açılan 2942 sayılı Kanun'un mülga 17. maddesi uyarınca tescil davasının kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Kamulaştırma işleminin usulüne uygun yapıldığı, kamulaştırma bedelinin bankaya yatırıldığı, tezyidi bedel davasının kesinleştiği ve davalıların tapuda ferağ işlemini yapmadığı gözetilerek yerel mahkemenin tescile ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun’un (2942 sayılı Kanun) mülga 17 nci maddesi uyarınca tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesine bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 4951 parsel sayılı 450,00 m² yüzölçümlü taşınmazın davalılar adına kayıtlı iken, tamamının Anadolu Otoyolu Çamlıca Gebze Kesimi kamulaştırma sahasına rastladığından 01.05.1985 tarihli ve 1985/24 sayılı Kamu Yararı Kararı gereğince kamulaştırıldığını, kamulaştırma işlemine karşı ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/304 Esas, 1988/406 Karar, sayılı dosyasında kamulaştırma bedelinin artırılması davası açtıklarını ve bu davaya ilişkin kararın kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın usulüne uygun kamulaştırılmasına rağmen davalıların tapuda ferağ vermediklerinden davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; tamamlanmış bir kamulaştırma işleminin bulunmadığını, usulüne uygun tebligat yapılmadığını, kamulaştırma bedelinin de müvekkiline ödenmediğini, sunulan belgelerde kamulaştırma bedelinin Ziraat Bankası'na depo edildiği görülmekte ise de böyle bir bedelin bu bankaya depo edildiğinin müvekkiline hiçbir şekilde bildirilmediğini, müvekkilinin depo edilen bu paradan haberinin olmadığını, hatta kamulaştırma bedeline ilişkin kararın kesinleştiği 1989 yılından itibaren davacı idarece kamulaştırmaya ilişkin bir işlem yapılmaması ve kamulaştırma bedelinin müvekkiline ödenmemesi sebebiyle müvekkili tarafından kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davaları açıldığını, 2942 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi uyarınca kamulaştırma işleminin taşınmaz sahibine yapılacak usulüne uygun tebligatla başladığını, taşınmaz sahibine çıkarılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığının kamulaştırma işleminin başlaması açısından önemli olduğunu, kamulaştırma bedelinin kesinleştiği tarih olan 1988 yılından günümüze kadar davacı idare tarafından müvekkiline tebliğ edilen tek evrakın 04.03.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, bahse konu taşınmazın değerinin 1989 yılına oranla oldukça yükseldiğini, bu sebeple kamulaştırma bedelinin yeni baştan tespit edilmesini talep ettiklerini, kamulaştırma bedelinin yeni baştan tespit edilmesi taleplerinin kabul görmediği takdirde belirlenen kamulaştırma bedelinin kamulaştırma tarihi olan 01.05.1985 tarihinden itibaren işleyecek kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini, müvekkilinin kamulaştırmasız el atma sebebiyle uğramış olduğu maddi zararın tespit edilerek davacı idare tarafından müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini belirterek öncelikle kamulaştırma bedeli ödenmeksizin tescil talep edilmesi sebebiyle haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ekinde sunulan "889 No.lu bordro" şeklindeki evrakın çok koyu renkte olması ve yazıların okunmaması nedeniyle ne olduğunun anlaşılamadığını, davacı idarenin bahsettiği şekli ile "ilgilisine ödeme yapılmak üzere gönderilmiştir" ifadesi ile neden bahsettiğinin açık olmadığını, davacının ifadesinin muğlak ve anlaşılmaz olduğunu, bu sebeple öncelikle 889 No.lu bordro olarak bahsedilen evrakın ilgili davacı idare tarafından aslının ya da okunabilir suretinin celbini talep ettiklerini, davacı idare tarafından bahsedilen belgenin Ziraat Bankasına bedelin depo edildiğini gösterir bir belge olsa dahi bu durumun davacının davasını haklı kılmadığını, zira kamulaştırma bedeli bankaya depo edilmiş olsa dahi, böyle bir bedelin bankaya depo edildiğinin müvekkiline davacı idare tarafından hiçbir şekilde bildirilmediğini, davacı idarenin kamulaştırma kararı aldığı taşınmazla ilgili hiçbir kamulaştırma işlemi yapmayarak, dava konusu yerin kamulaştırma bedelini dahi ödemeyerek keyfi bir şekilde mülkiyet hakkının özüne dokunduğunu, bu sebeplere müvekkillerinin maddi zarara uğradığını ve bu zararın davacı idare tarafından tazmininin gerektiğini, Anayasanın 46 ncı maddesi hükmü gereğince ve müvekkilinin mağduriyetinin bir nebze olsun azaltılması için tespit edilen ancak müvekkiline ödenmeyen kamulaştırma bedelinin kamulaştırma tarihi olan 01.05.1985 tarihinden itibaren işleyecek kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesinin gerektiğini, davacı idarenin 1985 yılında alınan kamulaştırma kararına dayanarak haksız ve açıkça hukuka aykırı bir şekilde dava konusu taşınmazın kendi adına tescilini talep ettiğini, 1985 yılından 2017 yılına kadar yaklaşık olarak 32 yıl boyunca kamulaştırmayı hayata geçirmeye dair hiçbir işlem yapmamasına rağmen taşınmaza fiili olarak el konduğunu, davacı idarenin kamulaştırma tarihinden 32 yıl sonra tapuda devir işlemi ihtarı konulu yazısı ile kamulaştırma bedelinin ödendiğinden bahisle tapuda idare lehine ferağ verilmesini istediğini, fakat müvekkillerinin kamulaştırma bedelinin kendileri adına depo edildiğinden yıllarca haberdar edilmediği için bedeli tahsil etmek amacıyla bankaya başvurma imkanı kalmadığını, zira 2017 yılında müvekkillerinin bu bedeli tahsil etmesinin Bankacılık Mevzuatı gereği imkansızlaştığını belirterek öncelikle kamulaştırma bedeli ödenmeksizin tescil talep edilmesi nedeniyle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, kamulaştırma bedelinin yeni baştan bilirkişi marifetiyle tespit edilmesine, kamulaştırma bedelinin yeni baştan tespiti konusundaki talepleri kabul edilmezse tespit edilmiş olan kamulaştırma bedelinin kamulaştırma tarihi olan 01.05.1985 tarihinden itibaren işleyecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine, 32 yıldır taşınmaza kamulaştırmasız el atılması sebebiyle müvekkilinin maddi zararının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak gerçek alacaklarının bilirkişi raporundan sonra belirleneceğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davacı idareden alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.03.2021 tarihli ve 2017/334 Esas, 2021/167 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 16.03.2021 tarihli ve 2017/334 Esas, 2021/167 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2021 tarihli 2021/732 Esas, 2021/1911 Karar sayılı kararıyla; tezyidi bedel davasının karar örneği ve idarece düzenlenen tahakkuk müzekkeresi dosyaya sunulmuş ise de; artırılan bedelin malik adına bankaya bloke edildiği veya malike ödendiğine ilişkin dosyaya dekont, makbuz vb. delil sunulamadığı anlaşılmakla, mahkemece verilen davanın reddi kararı yerinde görüldüğünden davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazın 01.05.1985 tarih ve 1985/24 sayılı kamu yararı kararına istinaden davacı İdare tarafından kamulaştırıldığı, kamulaştırma bedelinin Ziraat Bankası Küçükyalı Şubesine depo edildiği, kamulaştırma işleminin Beşiktaş 5. Noterliğince usulüne uygun olarak davalılara tebliğ edildiği, davalıların 11.04.1986 tarihinde Üsküdar 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/304 Esas sayılı dosyasında kayıtlı tezyidi bedel davasını açmış oldukları, 30.06.1988 tarih ve 1988/406 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulü ile kamulaştırma bedelinin 1.800.000,00 TL'ye çıkarılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 17.07.1989 tarihinde kesinleştiği, artırılan kamulaştırma bedelinin 1989 yılında 889 sayılı bordro ile ödendiği, anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesince 28.06.2022 tarihli ve 2022/382 Esas, 2022/422 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; 889 sayılı bordronun davacılara ödendiğini gösteren ve ispat eden bir belge olmadığını, dosyaya ödemenin yapıldığına dair bir makbuz veya dekont sunulmadan davanın kabulü yönünde verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yargılamaya konu olayda tamamlanmış bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceğini ve kamulaştırma bedelinin kesinleştiği tarih olan 1989 yılından günümüze kadar davacı idare tarafından davalılara bedel ödenmediğini ayrıca bedelin bankaya depo edildiğine dair bir evrakın da tebliğ edilmediğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 2942 sayılı Kanun’un mülga 17 nci maddesi uyarınca tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun’un “Tapulu taşınmaz mallarda tescil” kenar başlıklı (mülga 24.4.2001 - 4650/21 md.) 17 nci maddesi şöyledir;

“Tebliğ edilen kamulaştırma işlemine karşı idari ve adli yargıya başvurulmadığı veya bu konuda açılan davaların kesin olarak sonuçlandığı ancak taşınmaz mal sahibinin ferağ vermediği hallerde, takdir edilen ve artırılan bedelin tamamı milli bankalardan birine yatırılarak makbuzu ilgili belge örnekleriyle birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme iki tarafı derhal davet ederek, gelmemeleri halinde gıyaplarında, belgeleri inceleyerek, kamulaştırma usulüne uygun şekilde tamamlanmış ise, taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tesciline karar verir ve tapu dairesine bildirir. Kamulaştırması yapılan taşınmaz mal tahsis edildiği kamu hizmeti itibarıyla sicile kaydı gerekmeyen bir niteliğe dönüşmüş ise, istek halinde sicil kaydının terkinine karar verilir. Bu tescil ve terkin işlemi sırasında mal sahiplerinin bu taşınmaz mal nedeniyle vergi ilişkisi aranmaz. Ancak, ilgili tapu dairesi durumu vergi dairesine bildirir.

Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedelidir.”

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.