"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Bursa ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 125, 209, 923, 1293 ve 1427 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında verilen kararın kesinleşmesi sonrasında taşınmazların tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumetten reddinin gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre devletin sorumluluğunun doğabilmesi için; zarara sebebiyet veren fiil, tapu sicilinin tutulmasına ilişkin bir fiilin olması gerektiğini taşınmazın niteliklerinin sonradan değişmesinden kaynaklanan zararlardan devletin sorumlu olmadığını, taşınmazın niteliği sicilin tutulması nedeniyle değil, mahkeme hükmü gereği değiştiğinden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde tapu sicilinin sebep olduğu zararlardan dolayı bir sorumluluk değil, tapu sicilinin yolsuz tutulmasından dolayı bir sorumluluk biçimi düzenlendiğinden söz konusu davada Hazineye yöneltilebilecek bir kusur ya da sorumluluk bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazların gerçek değerinin çok üstünde belirlendiğini, adil bir tazminat belirlenmesi gerekirken fahiş değer tespitinin yasalara aykırı olduğunu, objektif değer artışı uygulanmasının hatalı olduğunu, nispi vekâlet ücreti belirlenmesinin doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde olduğu kabul edilerek, net gelir yöntemine değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, sulu vasıflı arazide kapitalizasyon faiz oranının son dönemdeki uygulamalara göre %4 oranında uygulanmasının da yerinde olduğunu; ancak dava konusu taşınmazlardan 125, 209 ve 923 parsellerin tapu iptal ve tescil davalarının kesinleşme tarihi 2015 yılı olmasına rağmen m² birim değerinin 45,34 TL/m² olarak belirlendiği, 2015 yılında belirlenen tazminatın 2016 yılından (41,22 TL/m²) fazla olması hayatın olağan akışına aykırı bulunmakla, bu parseller yönünden taşınmazın gerçek değerine ulaşılması sebebiyle objektif değer artış oranı uygulanmaksızın 37,78 TL/m² üzerinden hesaplama yapılarak gerçek zarar miktarı olarak belirlenerek yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; davalı Hazinenin temyizinin somut olgulara dayanan temyiz sebep ve gerekçesi içermediği için reddine karar verilmesi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin dava konusu taşınmazlardan 125, 209 ve 923 parsel sayılı taşınmazlar için uygulanan objektif değer artış oranının kaldırmasının hatalı bir uygulama olduğunu, tarım arazilerinin kıymetinin ardışık yıllarda değişim göstermesinin mümkün olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu Bursa ili, .... ilçesi, ... Mahallesi 125, 209, 923, 1293 ve 1427 parsel sayılı arazi vasıflı taşınmazların Hazine tarafından açılan davalar sonucunda Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/390 Esas ve 2015/174 Karar, 2014/459 Esas ve 2015/183 Karar; Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/189 Esas ve 2014/560 Karar, 2014/191 Esas ve 2014/561 Karar, 2014/410 Esas ve 2014/441 Karar sayılı kararları ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısımlarının tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verildiği, kararların temyiz incelemesinden geçmeksizin sırasıyla 22.02.2016, 25.04.2016, 10.11.2015, 06.11.2015 ve 02.11.2015 tarihlerinde kesinleştiği, eldeki davanın 07.12.2016 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dosyada bulunan delil ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki taşınmaza, gelir metodu esas alınmak suretiyle tazminata hükmolunmasında bir isabetsizlik görülmemiştir; ancak dava konusu 125, 209 ve 923 parsel sayılı taşınmazların konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri ile aynı bölgeden intikal eden ve Dairemizin 2021/1874 Esas, 2022/4783 Karar; 2020/9035 Esas, 2022/1760 Karar sayılı dava dosyalarında, aynı değerlendirme tarihi itibarıyla aynı mahallede bulunan ve dava konusu taşınmaza komşu olup benzer özellikteki taşınmazlara %20 oranında objektif değer artışı uygulandığı dikkate alındığında, tespit edilen metrekare birim fiyatına %20 oranında objektif değer artırıcı unsur uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.