Logo

5. Hukuk Dairesi2022/14123 E. 2023/2617 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte haciz terkin yazısı nedeniyle tapuda hacizli taşınmazın satılması sonucu davacının uğradığı zararın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine tarafından tazmin edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, sahte haciz terkin işleminin ardından açtığı tasarrufun iptali davasını kendi kusuru ile takipsiz bırakarak ve borçlular hakkında aciz vesikası düzenletmeyerek alacağına kavuşma imkanını ortadan kaldırdığı gözetilerek, davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesine dayanan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, davalı Hazine vekilinin istinafı üzerine İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı ... adına 25.01.2007 tarihinde İstanbul 8. İcra Müdürlüğü'nün 2007/1259 Esas sayılı dosyası ile borçlular ... ve ... hakkında 500.000 YTL'lik icra takibi başlattığını ve söz konusu takibin kesinleştiğini, takibin kesinleşmesi ile elde edilen haciz hakkı ile birlikte borçlular adına kayıtlı ... ilçesi, ... Mahallesi, 1238 ada, 10 Parsel sayılı taşınmazdaki ...'ya ait 94/238 hissesinin ve ...'ya ait 18/238 hissesinin üzerine 07.02.2008 tarihinde haciz şerhi koydurduklarını, taşınmaz hisselerinin satışı yoluna gidilerek kıymet takdiri yapıldığını, değer yönünden ... İcra Hukuk Mahkemesine yapılan şikayetin reddedildiğini, bu işlemler ve dava sürerken esas takip dosyasından gönderilmiş gibi düzenlenen haciz terkin yazısı nedeni ile tapu sicilinde terkin işlemine müteakip borçlu ...'nın hisselerinin değerinin çok altında üçüncü kişilere satıldığını öğrendiklerini, gerekli hukuki ve cezai davaların açıldığını, sahte evraka dayalı olarak yapılan işlem dolayısı ile müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararın tazmin edilmesi gerekildiğinden, 328.000 YTL maddi, 20.000 YTL manevi zarar faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine cevap dilekçesinde; Hazinenin sorumluluğundan bahsedebilmek için tapu müdürlüğünün işlemi ile davacının uğradığını iddia ettiği zarar arasında illiyet bağı bulunması gerektiğini, illiyet bağının kesilmesi halinde Hazinenin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, kusursuz sorumlulukta zarar görenin ağır kusurunun bulunması veya üçüncü kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya hakkında zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması ile illiyet bağının kesileceğini, davacı tarafça ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/307 Esas sayılı dosyasında açılan tapu iptali ve tescil davasının takipsizlik nedeniyle 24.02.2010 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve bu kararın 30.03.2010 tarihinde kesinleştiğini, bu dava ile davacının hakkına kavuşabilmesi mümkün iken davayı takipsiz bırakarak tazminat davası açmasının iyi niyetli bir davranış olmadığını, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Polis Kriminal Laboratuvarı'nda yaptırılan inceleme sonucunda haciz terkin yazısındaki imza ve mührün sahte olduğunu, ilk bakışta ve normal bir tetkikle fark edilmesine olanak bulunmadığı ayrıca sahte haciz fek yazısının posta ile gönderildiğini, terkin yapıldığı sırada şekil ve muhteva bakımından bir noksanlığın tespit edilemediğini, taşınmaz malikinin bilgisi dışında yararı olmayan üçüncü bir kişinin sahte belge düzenlemesi, kullanması ve haciz şerhini terkin ettirmesinin riskli bir eylem olduğunu, böylece üçüncü kişinin ağır kusurunun bulunması ve sahteliğin iğfal kabiliyetinin bulunması karşısında Hazinenin tazmin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, açıklanan nedenler davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'da tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devletin sorumlu olduğuna ilişkin hüküm bulunduğu, müvekkilerinin alacaklı olduğu İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2007/1259 Esas (yeni dosya no: 2013/666 Esas) sayılı dosyada borçlulara ait hacizler yapıldığını ve tahsil edilebilecek bedeller alındıktan sonra dahi müvekkilin zararının son derecede büyük kaldığını, tahsil edilen bedellerin de diğer borçluya ait haciz işlemlerden yapıldığı ve asıl borcun yanında çok cüzi kaldığını, ayrıca huzurdaki davadaki taleplerinin de zaten borçlu Sait Yazıcı hissesi için olduğunu , fazlaca bir taleplerinin olmadığını, borçlu ...'ya ait başkaca mal varlığının bulunamadığını, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/307 Esas sayılı dosyası müvekkil tarafından bilerek ve isteyerek kasıtlı olarak takipsiz bırakılmış olmadığını, müvekkilerinin yaşı itibariyle işsiz iken harç meblağını tamamlayamadığı için davanın reddolunduğunu, dosyada da davanın harç ikmali kararı aşamasında yazılı beyanlarının bulunduğunu ve müvekkilinin kusurunun bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kaldırma kararı sonrasında mahkemece yapılan araştırma sonucu davacı tarafından açılan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/307 Esas sayılı tasarrufun iptali davasının davacının kusuru ve isteği ile açılmamış sayılmasına karar verildiğinin ve borçlular hakkında başlatılan İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2007/1259 (yenileme ile 2013/666 ) Esas sayılı takip dosyalarında borçlular hakkında herhangi bir aciz vesikası düzenlenmediğinin anlaşılmasına, davacının yeniden açacağı tasarrufun iptali davası ile yahut devam eden icra takibi sonucu alacağına kavuşmasının mümkün bulunmasına göre İlk Derece Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar etmiş ayrıca davalının sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğunu, bu nedenle kurum çalışanlarının kusurlu olup olmadığı ile ilgilenilemeyeceğini, huzurdaki davadaki talebinin borçlu ... hissesindeki haczin sahte evrak ve belge ile terkininden doğan büyük maddi zararın giderilebilmesi için açılmış bir dava olduğunu, borçlu ...’ya ait başkaca mal varlığı bulunamadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli ve 2014/6673 başvuru numaralı kararı.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı adına 25.01.2007 tarihinde İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2007/1259 Esas sayılı dosyası ile borçlular ... ve ... hakkında 500.000 YTL'lik icra takibi başlattığını ve söz konusu takibin kesinleştiğini, takibin kesinleşmesi ile borçlular adına kayıtlı ... ilçesi, ... Mahallesi, 1238 ada, 10 parsel sayılı taşınmazda ...'ya ait 94/238 hisse ile 18/238 hisse aleyhine 07.02.2008 tarihinde haciz şerhi koyulduğu, usulsüz olarak düzenlenen haciz terkin yazısı ile tapu sicilinde terkin işlemi yapıldığı ve buna müteakip borçlu ...'nın hisselerinin üçüncü kişilere satıldığı, davacının ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/307 Esas sayılı tasarrufun iptali davası açtığı, ancak davanın davacının kusuru ve isteği ile açılmamış sayılmasına karar verildiği ve borçlular hakkında başlatılan İstanbul 8. İcra Müdürlüğü'nün 2007/1259 (yenileme ile 2013/666) Esas sayılı takip dosyalarında borçlular hakkında herhangi bir aciz vesikası düzenlenmediğinin anlaşılmasına, yahut devam eden icra takibi sonucu alacağına kavuşmasının mümkün bulunmasına göre İlk Derece Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.