"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Açılmamış sayılmasına/Kabul
Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil davasının atiye terk edilmesi nedeniyle açılmamış sayılmasına, terditli tazminat davası yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 440 ada 18 parsel sayılı taşınmazın 3/12 payının ırsen davacıya intikal ettiğini, 27.08.1974 tarihinde sahte kimlik, fotoğraf ibraz edilerek düzenlenen sahte vekaletname ile tayin edilen sahte vekil tarafından ...'a, ondan da farklı tarihlerde farklı şahıslara satış yapıldığını, satış işleminin temel olan evrakların sahteliğinin tespiti ile dava konusu paya ilişkin tapu kaydının iptali ile dava konusu payın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini, tescilin mümkün olmaması durumunda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince Devletin tapu sicilinin tutulmasındaki objektif sorumluluğu nedeniyle Hazineden ve diğer davalılardan hileli işlemin içerisinde eylemli olarak yer almaları ve birlikte zincirleme hareket etmeleri nedeniyle taşınmazın 3/12 payının bedelinin ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı süresinin geçtiğini, Hazinenin hasım gösterilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek ayrıca esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalılardan ... ve ... kendilerinden önceki hileli işlemi bilmelerinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.02.2014 tarihli ve 2009/71 Esas ve 2014/17 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, ... ilçesi, ... Mahallesi 440 ada 18 parsel sayılı taşınmazda Pakize Aslan adına kayıtlı 3/12 payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılardan ... vd, ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; çekişme konusu 3/12 payı ...'dan itibaren edinen diğer davalıların iyi niyetli olup olmadıkları, birbirlerini tanıyıp tanımadıkları, aralarında iş ilişkisi bulunup bulunmadığı hususlarında gerekli zabıta araştırmasının yapılması, varsa tarafların bu konuda gösterecekleri tanıkların dinlenmesi, iyi niyet karinesinin aksinin kanıtlanamadığı kanaatine varılması durumunda ise terditli istek olan tazminat isteğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilip varsayımlara dayalı bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle yazılı biçimde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 16.05.2019 tarihli ve 2018/188 Esas, 2019/264 Karar sayılı kararı ile tapu iptali ve tescil davası atiye terk edildiğinden açılmamış sayılmasına, davalı Hazine yönünden davanın kabulü ile mahkemece belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, her ne kadar tapu iptali ve tescil davası atiye bırakılmış olsa da, sahtecilik işleminin varlığının kesin olduğunu, tazminat sorumluluğu yönünden mahkemece iyiniyet araştırmasının yapılması gerektiğini, illiyet bağının üçüncü kişinin ağır kusuru nedeniyle kesildiğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Dava, tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 440 ada 18 parselin 1952 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında ... ve Anika adına 1/2 şer paylı olarak tespit edildiği, ...’nun ölümüyle 03.11.1955 tarihinde 3/12 payın ... adına tescil edildiği, 27.08.1974 tarihli resmî akitte önce ... adına kayıtlı 3/12 payın Üsküdar 1. Asliye Hukuk Hâkimliğinin 1973/91 Esas, 1973/56 Karar sayılı veraset ilâmına dayanılarak tek miraçısı ... adına intikal ettirildiği ve aynı akitte 25.03.1974 tarihli ve 9246 yevmiye sayılı vekâletnameye dayanarak Ralu'nun vekili sıfatıyla hareket eden ... tarafından ...'a satış suretiyle devredildiği, muhtelif tarihlerde intikal ve satış nedenlerine dayanılarak el değiştirdiği en son ...'ın edindiği, ...’ın bu 3/12 payına önce 02.02.2000 tarihinde İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2000/1522 Esas sayılı dosyasından ... tarafından 1.600.000.00 TL'lik haciz koydurulduğu, daha sonra 26.06.2000 tarihinde haczin fek edildiği ve 27.06.2000 tarihli resmi akitte anılan payın ...'ın eşi davalı ...'a satıldığı görülmektedir.
3. Davacı payının el değiştirdiği 27.08.1974 tarihli resmi akitte davacı ...'un 3/12 payının ...'a satışında kullanılan 25.03.1974 tarihli ve 9246 yevmiye sayılı vekâletnamenin sahteliği uzman bilirkişi raporuyla belirlendiği, eldeki davanın 25.02.2009 da açıldığı anlaşılmıştır.
4. Davacının ırsen intikal yoluyla edindiği taşınmazın tapu kaydının, akit işleminde sahte vekâletname kullanılarak yolsuz tescil edilmesi nedeniyle elinden çıkmasından kaynaklanan zararının oluşumunda dosyaya yansıyan illiyet bağını kesen ağır kusurunun tespit edilmemiş olması karşısında, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Hazine tarafından karşılanması gerektiği yönündeki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.