Logo

5. Hukuk Dairesi2022/15652 E. 2023/5573 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kalan taşınmazlar nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma öncesi raporda belirlenen irtifak nedeniyle oluşan değer düşüklüğünün bozma sonrası raporda dikkate alınmaması ve davalı Hazine lehine oluşan kazanılmış hak gözetilmeyerek fazla tazminata hükmedilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki mülkiyeti davacılara ait taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen dava ile taşınmazların tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tescili istemine ilişkin birleştirilen diğer davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davada davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine hakkında açılan davanın kısmen kabulüne ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ... ili, ... ilçesi, ... köyü 1236 ve 1730 parsel sayılı taşınmazların paydaşı olduğunu, taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığını, bu durumun müvekkillerinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

2. Birleştirilen Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/356 Esas sayılı dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Sakarya ili, Serdivan ilçesi, Aşağıdere köyü 1236 ve 1730 parsel sayılı taşınmazların paydaşı olduğunu, taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığını, bu durumun müvekkillerinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

3. Birleştirilen Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/293 esas sayılı dosyasında davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 1236 ve 1730 parsel sayılı taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığını, bu nedenle taşınmazların tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kısmi dava olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesini, davaya konu işlem Orman İdaresince gerçekleştirildiğinden, müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesini, süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; tazminat talebi yönünden husumetin Hazineye ait olduğunu, müvekkili idare hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesini, ormanların özel mülkiyete konu olmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davacılara ait tapu kaydının yolsuz tescil niteliği taşıdığını ve hukuki değerinin bulunmadığını ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 01.10.2020 tarihli ve 2018/250 Esas, 2020/529 Karar sayılı kararı ile asıl davada davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine hakkında açılan davanın kısmen kabulüne ve birleştirilen davaların kabulü ile taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline, davacılar adına olan tapu kaydının iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.01.2021 tarihli ve 2021/57 Esas, 2021/154 Karar sayılı kararı ile uzman orman bilirkişisi tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazlardan 1236 parsel sayılı taşınmazın 5.864,39 m²lik kısmının, 1730 parsel sayılı taşınmazın ise 4.067,59 m²lik kısmının kesinleşen tahdit içinde kalan yerlerden olduğunun anlaşıldığı, dava tarihi itibarıyla vasfı arazi olarak belirlenen taşınmazların değerinin net gelir yöntemiyle tespit edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen reddedilen kısım yönünden davalı Hazine vekiline vekâlet ücreti takdir edilmemiş ise de Hazine vekilinin bu hususta herhangi bir itirazı olmadığından istinaf sebepleri ile bağlılık ilkesi gereği kararda herhangi bir düzeltme yapılmadığı, şerhe dayalı tazminat davalarında zımnen tapu iptal tescil talebi de bulunmakta ise de, Orman İdaresi tarafından müstakil tapu iptal ve tescil davası açıldığından tescil hükmünün Orman İdaresi tarafından açılan davada hüküm altına alınması gerektiğini, asıl davada davalı ... İdaresi aleyhine açılan davanın pasif husumet yönünden reddine karar verilmesine rağmen Orman İdaresi lehine vekâlet ücreti takdir edilmediğini, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36 ncı maddesinin (A) bendi uyarınca Orman İdaresi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasında davacı idare tarafından yapılan yargılama harç ve giderlerinin davacı idare üzerinde bırakılması gerekirken, davalılardan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusunun davalı Hazine yönünden reddine, davalı ... yönünden kabulüne, davacılar yönünden kısmen kabulü ile vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin bentler düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 26.01.2021 tarihli ve 2021/57 Esas, 2021/154 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazların konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alındığında, objektif değer artırıcı unsur oranının 1236 parsel sayılı taşınmazda %100 oranında, 1730 parsel sayılı taşınmazda %80 oranında olacağı düşünülmeden, daha düşük oranda objektif değer artışı ilave etmek suretiyle eksik bedel tespitinin doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine hakkında açılan davanın kısmen kabulüne ve birleştirilen davaların kabulü ile taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline, davacılar adına olan tapu kaydının iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin düşük olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan 03.09.2022 tarihli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekâlet ücretinin hesaplanması gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, gerçek zarar tespit edilerek bu bedele hükmedilmesi gerektiğini, gerçek zararı aşan miktarın davacının zenginleşmesine sebebiyet vereceğini, taşınmazların tapu kaydına orman şerhi konulmasında takdir ve sorumluluk Orman İdaresine ait olup Hazineye herhangi bir sorumluluk yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle Hazine hakkında husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımı geçtikten sonra açılması sebebiyle reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar ve davalı Hazine vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Bozma kararı öncesi hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1236 parsel sayılı taşınmazda mevcut irtifak nedeniyle gerçekleşen değer düşüklüğü oranı %10,51 olarak belirlendiği ve bu husus bozma konusu yapılmadığı halde, bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda mevcut irtifak için değer düşüklüğü uygulanmaması suretiyle davalı Hazine lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınmaksızın fazla bedele hükmedilmesi doğru değildir.

3. Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, önceki tarifeye göre vekâlet ücreti belirlenmesi bozmayı gerektirir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar ve davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.