"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeliin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucu, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 257 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulduğunu, müvekkilinin hissesine isabet eden 164 m²'den 57 m² düzenleme ortaklık payı kesintisi olarak düşüldükten sonra kalan 107 m²lik kısmın malikin muvafakatı olmaksızın bila bedel tapudan terkin edildiğini ileri sürerek taşınmaza el atmanın tespitini ve payı karşılığının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar uygulaması ile bedele dönüştürülüp tapudan terkin edildiğini, dava sırasında ortaya çıkacak hak ve alacaklar açısından takas/mahsup taleplerinin olduğunu, % 40 oranında düzenleme ortaklık payı düşülmesi gerektiğini, imar uygulamasından kaynaklanan değer artışının talep edilemeyeceğini, her ne kadar dava konusu taşınmaz 5747 sayılı Büyükşehir Belediye Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (5747 sayılı Kanun) ile kurulan ve 2009 yılında tüzel kişilik kazanan ... Belediyesinin sınırlarında kalsa da dava konusu işlemin Gaziosmanpaşa Belediyesince yapıldığını, 5747 sayılı Kanun'un geçiçi 2 nci maddesinin yedinci fıkrası gereğince bir belediyeden ayrılmak suretiyle yeni kurulan belediyeler ile ayrıldıkları belediyeler arasındaki taşınır/taşınmaz mal ile borç alacak paylaşımının nufüs oranları dikkate alınarak yapılacağını, verilen hükümden nüfus oranına göre her iki belediyenin sorumlu olacağını, husumetin paylaştırılmasını, ayrıca Gaziosmanpaşa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/220 Esas, 2008/206 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmaz hakkında verilmiş hükmün kesin hüküm nedeniyle yargılama engeli teşkil ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.05.2015 tarihli ve 2011/828 Esas, 2015/310 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne dava konusu taşınmazdaki davacı ... Bölükbaşı'na ait 164/14500 hisseye karşılık gelen 164 m²den 57 m² düzenleme ortaklık payı olarak kesildikten sonra kendisine verilmesi gereken 107 m²lik yerin bedele dönüştürülmeden yola terkini nedeniyle tespit olunan 160.500,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Birinci Bozma
1.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairece yapılan temyiz sonucunda dava konusu taşınmazın bitişiği olan 258 parsel için Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/435 Esas sayılı dosyasında açılan ve görülen davada değerlendirme tarihi olan 2010 Temmuz ayında 900TL metrekare birim fiyatı takdir olunmuş ve bu bedel üzerinden verilen kararın Dairemiz denetiminden geçerek kesinleştiği, belirtilen dosyada verilen hüküm güçlü delil niteliğinde olduğundan, Mahkemece söz konusu dosya getirtilerek dosyada belirlenen birim fiyatından ayrılma nedenleri yönünden bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3.Dairemizin bozma kararına karşı davalı idare vekilince süresinde karar düzeltme yoluna başvurmuştur.
4.Dairece yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda davalı idare vekilince 07.06.2016 tarihli dilekçe ile karar verildikten sonra 01.03.2016 tarihli ibraneme uyarınca tarafların sulh olduğu bildirildiği gözetilerek Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 315 inci maddesi uyarınca işlem yapılıp sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiğinden bahisle Dairemizin bozma ilamı kaldırılarak Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 16.02.2018 tarihli ve 2017/710 Esas, 2018/82 Karar sayılı kararı ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda; taraflar arasında karar tarihinden sonra yapılan Sulh protokolünün 3 üncü maddesinin C bendi ve 02.05.2016 tarihli bozma ilamı gereğince ek rapor alınarak Sulh protokolü ve bozma ilamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucunda bedele dönüşen toplam 107 m²lik yerin karşılığı olarak tazminat bedelinin 107.000,00 TL olarak tespitine, tespit edilen tazminat bedelinin taraflar arasındaki sulh protokolü uyarınca davalı tarafından davacıya ödendiği anlaşıldığından ödeme hususunda karar verilmesine yer olmadığına, taraflar arasındaki sulh protokolü uyarınca davalı tarafından davacıya fazladan ödendiği anlaşılan 66.000,00 TL'nin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; tarafların açık bir sulh iradesi olması beraberinde bu doğrultuda hüküm oluşturulması gerekirken, değişen kanun nazara alınarak bedel belirlenmesi ve bu belirleme dayanak tutularak müvekkile fazla ödeme yapıldığı yönünde kanaate varılmasının hukuken kabulünün mümkün olmadığını, yine taraflar arasında yapılan sulh protokolü gereğince müvekkil aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden usul, kanun ve hakkaniyete açıkça aykırı olması gerçekliği göz önüne alınarak kararın belirtilen hususlar yönünden bozulması gerektiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dilekçelerine ekli belgelerden dava konusu taşınmazda özel parselasyon yapıldığını, 37 no ile ifade edilen özel parselin davacıya ait olduğunu, dolayısıyla bedelsiz yola terkin edilen ve dava konusu edilen kısmın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 35 inci maddesi gereğince bedeline hükmedilemiyeceğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık , kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'a yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4.2942 sayıl Kanunu'nun 11 inci madesi
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve dosya içindeki sulh protokolünün 3 üncü maddesinin (c) bendi gereği imar uygulaması sonucu payı bedelsiz olarak yola terk edilen davacı payı karşılığının tespit edilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçelerinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4.Dosya içindeki sulh protokolünün 3 üncü maddesinin (c) bendi gereği imar uygulaması sonucu payı bedelsiz olarak yola terk edilen davacı payı karşılığının tespit edilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca davalı idarece fazla ödenen bedelin davacı taraftan alınıp davalı idareye verilmesine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretine ilişkin karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin 7 nci bendi gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 209/268 Esas, 2022/217 Karar sayılı kararının''(3), (5),(6),(7),(8),(9),(10) nolu bendlerinin tümüyle ile hükümden çıkartılmasına, yerine'' Taraflar arasında yapılan sulh protokokü gereği yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, taraflarca yatırılan gider avansını karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine'' ibaresinin yazılmasına ve hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.