Logo

5. Hukuk Dairesi2022/16063 E. 2023/6242 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili davasında, daha önce açılan kısmi dava nedeniyle oluşan kazanılmış hak ile çelişki bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının aynı davalıya karşı aynı taşınmaz için daha önce açtığı kısmi dava sonucu oluşan ve kesinleşen kazanılmış hakkın ihlal edilmemesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin bu durumu dikkate alarak verdiği karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1221 ada 153 parsel sayılı taşınmazda davacının paydaş olduğunu, dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırmasız olarak el atıldığını belirterek taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 1986 yılında DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından Atatürk Havalimanı ek tesisleri için mevzuata uygun kamulaştırma işlemlerine başlandığını, bilirkişiler tarafından taşınmaz kıymet raporu tanzim edildiğini, belirlenen bedellerin hak sahiplerine ödenmek üzere bankaya bloke edildiğini; ancak 14.03.1986 tarihinde tapuya kamulaştırma şerhi konulmasına karşın aynı amaçla yapılan kamulaştırma işlemleri sırasında aynı anda birbirine komşu, birden çok taşınmaz üzerinde işlemlere devam edilirken davaya konu taşınmaz ile bazı taşınmazların davalı idare adına tapuda tescilinin sehven yapılmadığını, yapılan tüm bu işlemlerin davacı tarafa Bakırköy 4. Noterliği marifetiyle tebliğ edildiğini, ilânen tebligat da yapıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 05.02.2019 tarihli ve 2017/511 Esas, 2019/46 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 05.02.2019 tarihli ve 2017/511 Esas, 2019/46 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.06.2020 tarihli ve 2019/321 Esas, 2020/636 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu değer biçen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, taşınmazın imar durumu ve konumuna göre belirlenen bedelin uygun olduğu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmaza 1983 yılından sonra el atıldığından uzlaşmanın dava şartı olmadığı, nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak davalı idare harçtan muaf olmadığı, bu sebeple harca hükmedilmesi gerektiği belirtilerek harç yönünden hüküm düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 08.06.2020 tarihli ve 2019/321 Esas, 2020/636 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin bozma ilâmı ile davacının aynı davalıya karşı, aynı sebebe dayalı, diğer paydaşlarla birlikte 15.06.2009 tarihinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak toplam 8.000,00 TL ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz istemli açtıkları davada hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre davacının pay bedelinin 215.625,00 TL olarak belirlendiği, dosya kapsamında ıslah talebinin bulunmadığı, davalı idarenin temyizi üzerine Dairemizin 2014/9462 Esas, 2014/16315 Karar sayılı ilâmı ile davacı ...’ın davasının kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmediği belirtilip diğer paydaşlar yönünden bozma yapıldığı, akabinde tamamlanan yargılama süreci sonunda verilen Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/478 Esas, 2017/285 Karar sayılı kararının Dairemizin 2017/33163 Esas, 2019/4976 Karar sayılı ilâmı ile adı geçen davacı yönünden “taleple bağlı kalınarak 8.000,00 TL bedelin davacının tapudaki ve veraset ilamındaki payı oranında ödenmesi yönünden” düzeltilerek onandığı, ilâmın karar düzeltme aşamasından geçerek 23.01.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından, iş bu davada ilk davada davacı payı olarak belirlenen 215.625,00 TL’den ilk davada bu davacı için taleple bağlı kalınarak hükmedilen bedelin mahsubu ile bakiyesi talep edilebilecek iken yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak yeni belirlenen bedel üzerinden tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığından bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili (davacı ... vefat ettiğinden davayı takip eden yasal mirasçısı Keziban Polatkılıç) vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davalarda 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 29 uncu maddesinin uygulanması gerektiğini, idare lehine vekâlet ücreti olmaması gerektiğini, davacı tarafa yargılama gideri yükletilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulması talebi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesi gereğince hesap yapılması gerektiğini, bu davada maktu harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması talebi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.