Logo

5. Hukuk Dairesi2022/16873 E. 2023/3531 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, tapu kayıtlarının hukuki değerini yitirmesinden sonra 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadıkları, ayrıca 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davası için öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin ve YHGK kararı sonrası makul sürenin geçtiği gözetilerek, istinaf mahkemesinin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava ve birleştirilen dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisine ait ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkii Cilt:114, Sayfa 142, Sıra 76 sayılı zabıt kaydı ile ... Mahallesi, ... Şaraphane Yolu ... Cilt:114, Sayfa 142, Sıra 77 sayılı zabıt kaydındaki taşınmazların 1976 yılında yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında herhangi bir revizyon görmediğini, arazi kadastrosunun itiraz edilmeksizin 1976 yılında kesinleştiğini, tapuların hukuki değerini yitirdiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (YHGK) 18.11.2009 tarihli kararı ile tazminat yolu açıldığını belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, hak düşürücü sürede dava açılmadığını, davacıların taleplerinin zaman aşımına uğradığını, 4721 sayılı Kanun'nun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını, davanın hem usulden hem de esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl ve birleştirilen davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediğini, davanın belirsiz alacak davası olduğunu, dava konusunu taşınmazların toplam değerinin keşif tarihi ve murislerin payı itibarıyla 1.646.000,00 TL olduğunu, bu miktara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken tapunun hukuki değerini yitirdiği 1976 tarihi itibarıyla tespit edilen bedele bu tarihten itibaren faize hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davacıların taleplerinin zaman aşımına uğradığını, 4721 sayılı Kanun'nun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını, davanın hem usulden hem de esastan reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu eski zabıt kayıtlarının 1976 yılında yörede yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmediği, zabıt kayıtlarının sonradan herhangi bir işleme tabi tutulmadığı, davacılar ve murisleri tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içinde herhangi bir tespite itiraz davasının açılmadığı, keza davacıların yerlerinin içinde kaldığını iddia ettikleri 282 ada 37 nolu parsele ilişkin Lüleburgaz Kadastro Mahkemesinin 2011/3 Esas 2012/7 Karar sayılı dosyasında da taraf olarak yer almadıkları, davacılar ve murisleri yönünden arazi kadastrosunun 1976 yılında kesinleştiği, arazi kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmeyen ve işleme tabi kayıt niteliği kalmayan eski tapu kayıtların hukukî değerini yitirdiği, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince hukukî değerini yitiren tapu kaydına dayanılarak tazminat talep edilmesi mümkün olmadığı, Anayasa Mahkemesi'nin 25.07.2017 tarihli 2014/6673 kararı gereği 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş bulunan eldeki dava yönünden Yargıtay HGK’nın 18.11.2009 tarihli kararından yaklaşık 9 yıl sonra 24.09.2018 tarihinde davanın açıldığı, 18.11.2009 tarihinden itibaren oluşan iç hukuk yolu itibarıyla davanın makul süre içinde açıldığının kabulü mümkün olmadığı, davacıların tutunduğu zabıt kayıtlarının hukuki değerini yitirdiği ve tazminat koşulların oluşmadığı, davanın zamanaşımına uğradığı belirtilerek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla davanın zaman aşımına uğramadığını, makul sürede davanın açıldığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluştuğunu, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Kırklareli ili, Lüleburgaz ilçesi, Gündoğu Mahallesi, Kartaltepe Mevkii Cilt:114, Sayfa 142, Sıra 76 sayılı zabıt kaydı ile Gündoğu Mahallesi, Kırklareli Şaraphane Yolu Mevkii Cilt:114, Sayfa 142, Sıra 77 sayılı zabıt kaydındaki taşınmazların 1976 yılında yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında herhangi bir revizyon görmediği, arazi kadastrosunun itiraz edilmeksizin 1976 yılında kesinleştiği anlaşılmakta olup, 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kadastro tutanaklarında belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere, tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz ve aynı Kanun'un 12 nci maddenin dördüncü fıkrası gereğince, kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtları, işleme tabi kayıt niteliğini kaybeder hükümleri gözetildiğinde, davacılar ve murisleri tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içinde herhangi bir tespite itiraz davasının açılmadığı anlaşılmakta olup, arazi kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmeyen ve işleme tabi kayıt niteliği kalmayan hukukî değerini yitiren tapu kaydına dayanılarak tazminat talep edilmesi mümkün olmadığından tazminat koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

3. Kaldı ki; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 Kanun'un 146 ncı maddesine (eski 125 inci md.) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hâle gelmiş olup buna göre de; yukarıda sözü edilen Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli kararı nazara alındığında 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş bulunan davalar yönünden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesini etkili hâle getiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararından sonra davanın makul süre içinde açılması gerekmektedir. Eldeki dava 24/09/2018 tarihinde açılmış olup makul süre içinde açıldığının kabulü mümkün olmadığından ve davalı ... vekili süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğundan davanın zamanaşımı süresinin geçtiği yönündeki gerekçesi isabetlidir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bulunan temyiz harcının istek hâlinde davacılara iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.