"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı idarenin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.04.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalılar vekili Avukat ... gelmiş, davacı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1049 ada 381 (eski 244 parselden ifraz) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, usulüne uygun olarak oluşturulacak bilirkişi heyetinin belirlediği bedeli kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiziyle ödenmesine karar verilmesini ve yargılama giderlerinin davacı idare üzerinde bırakılarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hülmedilmemesi gerektiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalı tarafa derhâl ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için alınan raporlarda taşınmazın değerinin 2.222.875,57 TL ve 833.538,33 TL olarak tespit edildiğini, dosyada yer alan çelişkili raporlardan yüksek olanın hükme esas alındığını, maddi hata yapıldığını, taşınmaz tarım arazisi olduğundan kamulaştırma bedelinin gelir metoduna göre hesaplanmasının doğru bir yöntem olduğunu; ancak net gelir yöntemi hesaplamasında arazinin sulu ya da kuru tarım arazisi olmasının önemli olduğunu, taşınmazın nereden ve nasıl sulandığının tespit edilemediğini, bilirkişi raporunda %5 kapitalizasyon faiz oranı tespitinin hatalı olduğunu, yine taşınmaz için hesaplanan m² birim fiyatı üzerinden %50 objektif değer artışı uygulaması yapılarak dava konusu taşınmazın m² birim fiyatının 127,78 TL/m²ye yükseltilmesinin yanlış olduğunu, bilirkişiler taşınmaz bedelini belirlerken neden %50 oranında objektif değer artışı uyguladıklarını ispatlayamadıklarını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz üzerinde hurma ağacı olmamasına rağmen hurma ağacı varmış gibi kapama bahçe bedeli belirlenmesinin yanlış olduğunu, hükme esas alınan raporlarda bilirkişilerin maktu bir şekilde aynı kelime ve hatta aynı emsal parselleri kullanmış olmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, çünkü her taşınmazın kendine has özelliklere sahip olduğunu, dolayısıyla bu raporlar makine ile çoğaltılmış izlenimi verdiğini, bilirkişi kurulunun herhangi bir değerlendirme yapmadığını, bu tür raporların hükme esas alınamayacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu ve değerlendirmenin bu niteliğe göre yapılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın ... Belediye Başkanlığınca 1/1000 ölçekli uygulama imar planı kapsamına alındığını ve bu planın kesinleşmiş olduğunun da değerlendirmede dikkate alınması gerektiğini, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihadının sulu tarım arazilerinde kapitalizasyon faiz oranının en az %4 alınması yönünde olduğu hâlde, bilirkişi kurulunun hükme esas alınan ek raporunda bu oranın %5 olarak hesapladığını, taşınmazın konumu ve özellikleri dikkate alındığında değer artırıcı objektif nedenlere dayalı olarak yapılacak artırımın en az %500 oranında olması gerekirken hükme esas alınan ek raporda çok düşük bir oran belirlendiğini, taşınmazın konumu, kullanım amacı, geometrik şekli ve özellikle kamulaştırma nedeni olan yolun 6,25 metre kot yüksekliğinde yapılacak olması yanında, arta kalan 382 parselin yamuk, 380 parselin üçgen biçimi ile 382 parselin mevcut yola olan cephesini tamamen kaybettiği dikkate alındığında arta kalan kısımlarda değer düşüklüğü olduğunun kabulünün gerektiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu kanaatine varılmakla İlk Derece Mahkemesince taşınmazı arazi vasfında kabul ederek hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre kamulaştırma bedelinin tespitine karar verilmesini isabetsiz olduğu, dosya kapsamında İlk Derece Mahkemesince alınan 13.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda taşınmaz arsa vasfında kabul edilerek somut emsal olarak ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1039 ada 154 numaralı parselin alındığı, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazın %75'i değerinde olduğu kabul edilerek taşınmazın m² değerinin 306,62 TL/m² olarak belirlenerek taşınmazın kaumulaştırılan zemin bedelinin 2.003,218,98 TL, sol tarafta arta kalan 1.664,67 m² taşınmazın %15 değer kaybı bedelinin 76.553,97 TL, sağ tarafta arta kalan 4.667.10 m² taşınmazın %10 değer kaybı bedelinin 143.102,62 TL olmak üzere toplam 2.222.875,57 TL kamulaştırma bedeli tespit edildiği, ancak Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme neticesinde dava konusu taşınmazın emsalin %67 değerinde olacağı kanaatine varılarak taşınmazın m² değerinin 273 TL/m² kabul edilerek taşınmazın bedelinin 1.783.571,00 TL, arta kalan 1.664,67 m² taşınmazın %15 değer kaybı bedelinin 68.168,23 TL olmak üzere toplam kamulaştırma bedelinin 1.851,739,23 TL tespit edildiği, taşınmazdan arta kalan, bilirkişi raporunda 4.667,10 m² olarak belirtilen kısımda değer kaybı olmadığı kanaatine varıldığı; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olmadığını, kamulaştırmadan arta kalan kısımlarda değer kaybı olmadığını ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bilirkişi kurulu raporunda arsa vasfıyla m² değerinin 306,20 TL/m² olarak belirlendiğini, Bölge Adliye Mahkmesinin yeterli bir gerekçe göstermeden m² değerini düşürdüğünü, rapordaki bedelin uygun olduğunu, arta kalan kısımların kamulaştırılan yolla kot farkı da gözetildiğinde arta kalan kısımlarda değer kaybı oranının en az %50 olarak alınması gerektiğini belirterek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca dosya içindeki 22.08.2016 tarihli bilirkişi raporunda somut emsal olarak incelenen emsalin raporda belirtilen özellikleri dikkate alınanak emsalin %67'si oranında olduğunun kabulü ile belirlenen metrekare birim fiyatı aynı kamulaştırma kapsamında Dairemiz denetiminden geçen yakın taşınmazlara ilişkin dosyalar da gözetildiğinde uygundur.
3. Dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan 380 parsel numaralı kısmının yüzölçümü, konumu, geometrik şekli ve imar planındaki konumu itibarıyla %15 oranında değer kaybı oranı belirlenmesi, yine kamulaştırmadan arta kalan 382 parsel numaralı diğer kısıma yüzölçümü, konumu, geometrik şekli gözetildiğinde değer kaybı verilmemesi yerindedir.
4. Yukarıda yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; adîl ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.