Logo

5. Hukuk Dairesi2022/9708 E. 2023/55 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde ve bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi gereğince Hazine'den tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince Hazine aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, davalı ... aleyhine açılan davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapusunun ... tarafından açılan dava sonucunda iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, mahkeme kararının 14.03.2018 tarihinde kesinleştiğini, uğramış olduğu zararın mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; orman vasfında olan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı ve orman kadastrosunun kesinleşme tarihinden itibaren 20 yıl geçtiğinden zamanaşımı nedeniyle davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; kadastro tespitine itiraz edilmediğini, zaman aşımı definde bulunarak dava konusunun idari yargının görev alanında olduğundan bahisle davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Hazine aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, davalı ... aleyhine açılan davanın ise pasif husumet yokluğundan reddi ile taşınmaz bedelinin tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hazırlandığını, dava konusu yerin orman sınırları içerisinde kalmakta olup, dava konusu yere biçilen değerin çok fahiş olduğunu, dava konusu yerin yerleşim yeri olmayıp orman olmasından dolayı belediye hizmetlerinden yararlandığı saptamasının gerçeği yansıtmadığını, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda, bedel tespiti için ... ilçesi, Madenli Mahallesi 1827 parsel sayılı taşınmazın emsal alındığını ve kıyaslama yöntemi ile hesaplama yapıldığını, bilirkişilerce her iki taşınmaz hakkında konumları itibarıyla birbirine yakın ifadeler zikredilmesine rağmen dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan 2,50 kat daha üstün olduğu hususunun kabul edilemeyeceğini, nitelikleri itibarıyla yapılan değerlendirmede, dava konusu taşınmazın imar parseli olmadığı, emsal parselin ise 3 kat konut imarlı olduğunun ifade edildiğini, nitelikleri itibari ile emsal taşınmazın dava konusu taşınmazdan 0,80 kat daha üstün olduğunun ifade edildiği ancak imar parseli olan emsal taşınmazın nitelik olarak söz konusu belirlemeden daha üstün olması gerektiğini, dava konusu yerin orman olup, bu yerin orman olarak tescil edilmesinde davacının bir zararı bulunmadığını, Hazinenin ödeyeceği tazminatın miktarını tayinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 52 nci maddesi uyarınca zarara uğrayan şahsın kusurunun dikkate alınacağını, zarara uğrayan şahıs, kendi fiili ile, zararın meydana gelmesine veya artmasına yardım etmiş veya zararın önlenmesi için gerekli hukukî tedbirleri almamış ise devletin ödeyeceği tazminat miktarının azaltılacağını veya devletin sorumluluktan tamamıyla kurtulacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazların bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline, davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen kararın doğru olduğu, davalı ... vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu yer orman sınırları içerisinde kalmakta olup, dava konusu yere biçilen değerin çok fahiş olduğunu, dava konusu yerin yerleşim yeri olmayıp orman olmasından dolayı belediye hizmetlerinden yararlandığı saptamasının gerçeği yansıtmadığını, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda, bedel tespiti için emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmaza yakın olmasına rağmen dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan 2,50 kat daha üstün olduğu hususunun kabul edilemeyeceğini, nitelikleri itibarıyla yapılan değerlendirmede, dava konusu taşınmazın imar parseli olmadığı, emsal parselin ise 3 kat konut imarlı olduğunun ifade edildiğini, nitelikleri itibari ile emsal taşınmazın dava konusu taşınmazdan 0,80 kat daha üstün olduğunun ifade edildiği ancak imar parseli olan emsal taşınmazın nitelik olarak söz konusu belirlemeden daha üstün olması gerektiğini, dava konusu yer orman olup, bu yerin orman olarak tescil edilmesinde davacının bir zararı bulunmadığını, Hazinenin ödeyeceği tazminatın miktarını tayinde, 6098 sayılı Kanun'un 52 nci maddesi uyarınca zarara uğrayan şahsın kusurunun dikkate alınacağını, zarara uğrayan şahıs, kendi fiili ile zararın meydana gelmesine veya artmasına yardım etmiş veya zararın önlenmesi için gerekli hukukî tedbirleri almamış ise devletin ödeyeceği tazminat miktarının azaltılacağı veya devlet sorumluluktan tamamıyla kurtulacağı hususunda araştırma yapılmadığı, faiz, yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Hatay ili, ... ilçesi, ... köyü, 1826 parsel sayılı 4.543,67 m² yüzölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın davacı adına tapuda kayıt iken, 09.07.1989 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ile 3.945 m²sinin orman sınırları içine alındığı, Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/29 Esas, 2017/2280 Karar sayılı kararı ile taşınmazın 3.918,00 m²lik kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın kanun yolu incelemesinden geçmeksizin 14.03.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 22.12.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazların bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,09.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.