Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10548 E. 2024/4146 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili davasında, bedelin hangi tarih esas alınarak hesaplanacağı ve tapu iptal-tesciline karar verilip verilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kanun'un Ek 3. maddesinin derdest davalara uygulanmasını öngören Geçici 15. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ve genel hukuk prensipleri gereğince davanın açıldığı tarihteki durumun esas alınması gerektiği gözetilerek, bedelin dava tarihi itibarıyla hesaplanması gerektiği ve taşınmaz zaten idare adına kayıtlı olduğundan tapu iptal-tesciline karar verilmemesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/21 Esas, 2022/643 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Başkanlığı vekilleri

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı bir kısım davacı ve davalı ... vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların hissedar oldukları...ili, Yenimahalle ilçesi, Ergazi-İmar Mahallesi 61004 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalı ... tarafından park ve yeşil alan yapılmak suretiyle el atıldığını, davalının kamulaştırma işlemi yapmadığını, taşınmazın konumu itibarıyla oldukça değerli olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacıların hisseleri için 10.000 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın...Kent Merkezine ait parselasyon planı kapsamında kaldığını, tören alanı olarak ayrıldığını, dayanak imar planının iptal edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 05.06.2012 tarihli ve 2011/201 Esas, 2012/180 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 05.06.2012 tarihli ve 2011/201 Esas, 2012/180 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın...kent merkezine ait 2006 yılı 84231 numaralı parselasyon planı kapsamında kaldığı imar planında "tören alanı" olarak ayrıldığı, 1/5000 ölçekli planın idare mahkemesinin iptal kararı üzerine 14.03.2011 tarihli ve 810 sayılı kararıyla 1/5000 ölçekli imar planı değişikliği yapıldığı, bu planda kullanım amacının değişmediği, taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun benzer konudaki 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662 Esas, 2010/651 Karar sayılı kararı da gözetilerek imar planında "tören alanı" olarak ayrılan taşınmaza fiilen el atılmasa dahi, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 10 uncu maddesinin amir hükmü uyarınca, imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve maliklerin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle taşınmaz bedelinin ödenmesi doğrudur. Ancak; dava konusu taşınmazın konumu, proje bütünlüğü ve dava konusu taşınmazda...Büyükşehir Belediye Başkanlığının 6.602 m²nin maliki oluşu nazara alındığında adı geçen belediyenin sorumlu olacağı bu nedenle ... davaya dahil edilerek hakkında hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde Yenimahalle Belediye Başkanlığı hakında hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 02.12.2014 tarihli ve 2013/360 Esas, 2014/518 Karar sayılı kararı ile davanın Yenimahalle Belediye Başkanlığı yönünden reddi ile davalı ... yönünden ise kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 02.12.2014 tarihli ve 2013/360 Esas, 2014/518 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacılar murisinin 83 parsel sayılı taşınmazda 300/65000 payının 25.02.1977 tarihinde davacı idarece kamulaştırıldığı, kamulaştırma evraklarının mirasçıları olan davacılardan ...'a 13.09.1988 de bizzat, Hatice Kayapınara 01.04.1988 bizzat, ...'e 22.02.1988'de bizzat, Saadet Teller'e yeğeni H.Hüseyin Gültekin imzasına 21.05.01990 tarihinde tebliği edildiği, murisin 83 parseldeki 300/65000 payının...24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/443 Esas, 1992/52 Karar sayılı karar ile davalı idare adına tesciline karar verildiği sonrasında 83 parselde yapılan imar uygulaması ile düzenleme ortaklık payı kesildikten sonra kalan kısmın 15266 ada 1, 15268 ada 1 ve 61013 ada 1 parsele gittiği 15268 ada 1 parsel ikinci kez yapılan imar uygulaması ile 6866 m² yüzölçümlü dava konusu olan 61004 ada 1 parsele gittiği, davacılar murisi adına kayıtlı 60/6.866 payında 19.11.2013 tarihinde kamulaştırma yoluyla davalı idare adına tesil edildiği anlaşılmıştır. Buna göre; dava konusu taşınmazın geldisi olan 83 parselde davacılardan ..., ... ve ...'e kamulaştırma evrakının usulüne uygun tebliğ edildiği anlaşıldığından ve buna göre 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'un (2942 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinde yazılı 30 günlük hak düşürücü süre geçtiğinden bu davacılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 03.11.2020 tarihli ve 2020/17 Esas, 2019/285 Karar sayılı kararı ile davalı ... Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davacılar ... mirasçıları, ..., ... yönünden davanın reddi ile ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 03.11.2020 tarihli ve 2020/17 Esas, 2019/285 sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un6 ncı ve 7 nci maddesi ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7327 sayılı Kanunun 20 nci ve 22 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen; Ek madde 3 ile Geçici 15 inci maddesi ve Geçici 17 nci maddesi hükümlerine uygun rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, bozmanın niteliğine göre sair yönler incelenmeksizin mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davanın davacı ... yönünden kabulü ile 1.500,00 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile...Büyükşehir Belediye Başkanlığından tahsiline ve tapu kaydının davacı payı oranında iptali ile idare adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacı ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Bir kısım davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin bozma kararının gerekçesi olan ve bilirkişi kurulunun hesaplamaya tabi tuttuğu ve Mahkemenin davanın kısmen kabul kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda baz alınan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesi 24.12.2019 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, anılan kanuni düzenlemenin uygulanamayacağını, tescil kararının verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın Yenimahalle Belediye Başkanlığı yönünden kabulü gerektiğini, davacı tarafın davasının bir el atma davası olduğu ve müvekkil idarece gerçekleştirilen kamulaştırma işlemleri göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu taşınmazla ilgili bir kamulaştırmasız el atmadan bahsedilemeyeceğinden, davacı tarafın davasının reddi gerektiğini, belirlenen tazminat bedelin fahiş olduğundan kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci, Ek 3 üncü, Geçici 15 inci ve Geçici 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı idare vekilinin tüm, bir kısım davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza bozmaya uyularak 7327 sayılı Kanun’un 20 nci ve 22 nci maddeleriyle 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek 3 üncü madde uyarınca mülga 6830 sayılı Kanun’un 16 ncı ve 17 nci maddelerine dayanılarak idare adına tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınıp, emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen bedelin, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosuna göre dava tarihine güncellenmesi suretiyle değer biçilmişse de 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek 3 üncü maddenin derdest davalara uygulanacağına ilişkin özel düzenleme ihtiva eden 2942 sayılı Kanun'un geçici 15 inci maddesinin Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, bu durumda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alınarak dava tarihi itibarıyla değer biçilmesi gerekir.

3. Dava konusu taşınmaz idare adına kayıtlı olduğundan, yeniden tapu iptal ve tescil kararı verilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2. Bir kısım davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Davalı ... Başkanlığından peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davacı ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

03.04.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı oy)

(Karşı oy)

K A R Ş I O Y

2019 yılında 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3'ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun'un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp. idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun'un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16/01/2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı).

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun'un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun'un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun'un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun'un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun'un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak...” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira dava tarihi itibariyle...” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda da davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun'un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun'un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği,

Uygulama yapılırken de; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden de uygulanmaları gerekeceğinden davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri de gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin TÜİK tarafından açıklanan YÎ-ÜFE Endeksi Tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle ‘‘KARAR TARİHİ” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan;

Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre Sayın çoğunluğun; “dava konusu taşınmazın davalı idare adına kayıtlı olduğundan yeniden tapu iptal ve tescil hükmü kurulmaması gerektiğine ilişkin “3 Nolu Değerlendirme”deki görüş ve kararlarına katılmakla birlikte, davacılardan ...’e ödenecek olan tazminat (kamulaştırmasız el atma tazminatı) bedelini yukarıdaki paragrafta izah edildiği gibi “taşınmazın idare adına tescil edildiği tarihi değerlendirme tarihi olarak esas alıp ve o tarihteki niteliklerini de gözetmek suretiyle” hesaplama yapan bilirkişi kurulunun 12.09.2022 tarihli raporunu esas alan...4. Asliye Hukuk Mahkemesinin temyiz incelememize konu 15.11.2022 tarih ve Esas: 2022/21, Karar: 2022/643 sayılı kararının; “tazminat bedelinin hesaplanması yöntemi yönünden” usul ve yasaya uygun olduğu kanaatinde olduğumuzdan, bahse konu kararın bu yönden de “BOZULMASINA” ilişkin Sayın çoğunluğun “2 Nolu Değerlendirme"deki görüş ve kararına katılmıyoruz. 03.04.2024