"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2153 Esas, 2023/1423 Karar
DAVA TARİHİ: 08.07.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ:... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/915 Esas 2022/439 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
1. Adli yardım talebi temyiz yoluna başvuru sırasında istendiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, davalının adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebini içeren dilekçe ile ekindeki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu yönünde kanaat oluşmadığından, adli yardım talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 238.730,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup, bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.
Mahkemece davacılar lehine ayrı ayrı hükmedilen ecrimisil bedelleri Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle; davacılar lehine hükmedilen ecrimisil bedelleri yönünden taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinin miktar itibarıyla reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat talebi yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.05.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacılar vekili Avukat ... ile davalı idare vekili Avukat Muhammet Yeşilmen gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;... ili, ..., ... köyü 1967 ve 1969 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu parsellerin Çamgazi Barajı projesi kapsamında kamulaştırmaya konu edilen parsellerin arta kalan kısımlarından olduğunu, ... köyü 1006 parsel sayılı taşınmazın kısmen kamulaştırmaya konu edilmiş olduğu, ifraz sonucu oluşan 1968 parselin kamulaştırıldığını, 1967 parselin vatandaşa kaldığını, yine ... köyü 177 parsel sayılı taşınmaz kısmen kamulaştırmaya konu edilmiş olup ifraz sonucu oluşan 1970 parselin kamulaştırıldığını, 1969 parselin vatandaşa kaldığını, dolayısıyla dava konusu 1967 ve 1969 parsel sayılı taşınmazlarda herhangi bir kamulaştırma çalışması bulunmadığını, idareleri nezdinde kurulan komisyon marifetiyle ürün yetiştirilmeyen kısımların kamulaştırılmasına karar verildiğini, ancak taşınmazın 3083 sayılı Kanun gereğince kısıtlı olması nedeniyle kamulaştırma yapılmadığını, toplulaştırma çalışmalarının beklenmesi gerektiğini, zamanaşımı definde bulunduklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza ilişkin olarak bilirkişi raporu ile %60 objektif değer artışının uygulanmasının hatalı olduğunu, zirai gelir metoduna göre değeri hesaplanırken üretim masraflarının çok yüksek alınmış olduğunu, kamulaştırma bedelinin düşük hesaplandığını, bilirkişilerce münavebeye esas olarak alınan ürünlerin hatalı ve eksik olarak seçildiğini, ürüm verimlerinin hatalı alındığını, belirlenen bedele uygulanan faiz oranının çok düşük olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazları içine alan alanda toplulaştırma çalışmaları devam etmekte olup bu durum bekletici mesele yapılarak toplulaştırma çalışmaları neticelendirildikten sonra bir karar verilmesi gerektiğini, tazminat miktarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hatalı olduğunu, tespit edilen tazminat miktarının yüksek olduğu, verimlerin ve fiyatların münavebe ürünleri için yüksek alındığını, objektif değer artış oranının %60 alınmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Tarım ve Orman Bakanlığının yazı cevabında toplulaştırma çalışmalarının kesinleşmediği ve halen devam ettiğinin bildirilmesi ve adil sürede yargılanma ilkesi ve usul ekonomisi ilkeleri dikkate alınarak bu hususunun bekletici mesele yapılmasına yer olmadığı, kamulaştırmasız el atılan arazi niteliğindeki taşınmazlara net gelir metodu uygulanarak değer biçen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu belirtilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların depremzede olduğundan bahisle adli yardım taleplerinin öncelikle kabul edilmesini talep etmiş, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebeplerini tekrar etmiş; ayrıca bedelin belirlendiği tarih ile ödeneceği tarih arasında geçen zamanda zarar oluştuğunu, enflasyon oranına göre belirlenecek değer kaybının ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Taraf Vekillerinin Ecrimisil Talebine İlişkin Temyizi Yönünden;
Taraf vekillerinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Taraf Vekillerinin Tazminat Talebine İlişkin Temyizi Yönünden;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.