Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10623 E. 2024/4629 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tescili ile Hazine payının akıbetine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal taşınmazın değerlendirilmesinde eksiklik, Hazine payına ilişkin davanın derdestliği, faiz başlangıç tarihi ve fazla depo edilen bedelin iadesine ilişkin hatalar ile Hazinenin sıfatının yanlış belirtilmesi gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/258 Esas, 2023/391 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tesciline ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen kararlar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı idare vekili, davalılar ... vd. vekili, birleştirilen dava davalısı ... vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... Mahallesi 440 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için davacı idare tarafından teklif edilen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın konumu itibarıyla değer kazanan bir yerde bulunduğunu, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için kıymet takdir komisyonu raporunda belirlenen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın konumu itibarıyla değerli bölgede yer aldığını, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.

3. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapu kaydında Hazine fazlalığının bulunduğuna dair şerh yer aldığı için davanın müvekkiline ihbar edildiğini, Hazine fazlalığına tekabül eden kamulaştırma bedelinin davalılara ödenmeyerek Hazineye ödenmesi için hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.07.2016 tarihli ve 2015/452 Esas, 2016/286 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 19.07.2016 tarihli ve 2015/452 Esas, 2016/286 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde emsal olarak incelenen Gazi Mahallesi 1146 ada 6 parsel sayılı taşınmazın Dairemizin 2017/18279 Esas sayılı kararı ile denetimden geçen İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/432 Esas sayılı dava dosyasında bulunan resmi senedine göre satış tarihi 29.07.2009 olduğu hâlde, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda satış tarihinin 15.01.2009 olduğu belirtilerek hesap yapıldığından raporun inandırıcı bulunmadığı, asıl ve birleştirilen davalarda tespit edilen bedellere işletilecek yasal faizin başlangıç tarihlerinin asıl ve birleştirilen davaların dava tarihlerinin farklı olduğu gözetilerek her dava için açıkça ve ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle infazda tereddüte yol açılması gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili, bir kısım davalılar vekili birleştirilen dava davalısı ... vekili ile dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bir kısım davalılar vekili Avukat ...’ın temyiz dilekçesinin yasal temyiz süresi geçtikten sonra verildiğinden geçerli olmadığını, zorunlu dava arkadaşlığı söz konusu olmadığından Maliye Hazinesinin davaya dahil edilmesi yönünde bir yasal zorunluluk bulunmadığını, Hazinenin payı yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi yönündeki taleplerin Yüksek Mahkemeler tarafından olumlu sonuçlandığını, asıl dava yönünden Hazine fazlalığı miktarının düşülerek karar verildiğini, ancak birleştirilen dosyalar yönünden Hazine fazlalığı bedellerinin düşülmediğini, dava konusu taşınmazdaki düzenleme ortaklık payı kesintisinin %45’e kadar tamamlatılması yönünde hesaplama yapılması gerektiğini, emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmaz ile benzer niteliklere sahip olmadığını, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

2. Bir kısım davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma öncesi verilen ilk kararda Hazine fazlalığı düşülmeden yapılan hesaplamanın dikkate alındığı ve bu husus bozma gerekçesi yapılmadığı halde, müvekkilleri yönünden oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilmek suretiyle bozma sonrasında verilen kararda Hazine fazlalığı düşülerek yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulduğunu, Hazine fazlalığının düşülmesi nedeniyle bozma öncesinden daha düşük bedele hükmedilmek suretiyle müvekkillerinin bedelin önemli bir kısmını faiziyle geri ödemek zorunda kalarak zarara uğrayacaklarını, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, müvekkili Mümine Tali yönünden birleştirilen İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/495 Esas sayılı dosyasının ayrı bir dava olduğu hâlde, birleştirilen tüm dosyaları tek bir dava olarak kabul ederek tüm davalılar lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

3. Birleştirilen dava davalısı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyaya sundukları emsal taşınmazların dikkate alınmadığını, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin rayiçlerine göre düşük olduğunu, asıl ve birleştirilen davalar için uygulanacak faizin her dava için kendi tarihine göre belirlenmesi gerektiğini, uygulanacak olan faiz oranının yasal faiz olmayacağı yönünde yasal düzenleme yapıldığı halde yasal faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm davalı vekilleri yönünden ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

4. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazdaki Hazine hissesi yönünden herhangi bir karar verilmediğini, müvekkili Hazine yönünden gerekçeli kararda ihbar olunan taraf ibaresi yazıldıysa da dosyadaki sıfatlarının dahili davalı olduğunu, dava konusu taşınmazdaki Hazine fazlalığı şerhinin hisseye dönüştürülmesi için İzmir 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/72 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, bu dosyanın henüz karara çıkmadığını, bu dosyanın sonucu beklenmeden hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu, bu dava ile mülkiyet ihtilaflı hale geldiğinden Hazinenin davada yer alması gerektiğini, bu nedenle davacı idarenin Hazine yönünden davaya devam etmedikleri yönündeki beyanına değer verilemeyeceğini, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, müvekkilinin dahili davalı olduğu gözetilerek lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare vekili, bir kısım davalılar vekili, birleştirilen dava davalısı ... vekili ile dahili davalı ... vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Arsa niteliğindeki ... Mahallesi 440 ada 3 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yöntem itibarıyla isabetlidir.

3. Buna karşın; aynı kamulaştırma kapsamında dava konusu taşınmaza 270 metre mesafede yer alan 93 ada 19 parsel (yenilemeyle 93 ada 76 parsel) sayılı taşınmaz için İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/549 Esas, 2019/20 Karar sayılı dosyasında 18.07.2014 değerlendirme tarihi itibarıyla 360 TL/m² değer biçildiği ve bu parsele ilişkin kararın Dairemiz denetiminden geçerek onandığı dikkate alındığında, dava konusu taşınmaz için 09.11.2015 değerlendirme tarihi itibarıyla 330 TL/m² değer biçilmesi suretiyle yakın konumda bulunan parsele ilişkin bedelden ayrılma nedenleri konusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınıp, sonucuna göre ilk kararın davacı idare vekilinin temyizi üzerine bozulması nedeniyle davacı idare lehine oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru değildir.

4. Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacı idare vekilinin temyiz dilekçesi ile 11.03.2021 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan Hazine fazlalığı şerhi nedeniyle Hazinenin davaya dahil edilmesi gerekmediği, Hazineye ait taşınmazın kurumlar arasında bedelsiz devrinin mümkün olduğu belirtilerek Hazine yönünden davayı takip etmediklerini bildirdiği anlaşılmakla birlikte, dava konusu taşınmazda Hazine fazlalığı olarak ayrılan kısım için İzmir 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/72 Esas sayılı dosyasında açılan davanın derdest olduğu ve ortada henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanılarak dava konusu taşınmaz üzerinde mevcut bir Hazine payından söz edilmesi mümkün olmadığından, mülkiyet ihtilafı olan bu kısma isabet eden bedelin 2942 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca mülkiyet ihtilafıyla ilgili davanın sonucunda belli olacak hak sahibine ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesaba yatırılması gerekirken, yazılı şekilde Hazine fazlalığı düşülerek bedele hükmedilmesi hatalıdır.

5. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir.Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerinde olmakla birlikte, hükümde faiz başlangıç tarihlerinin yıl hanesinde 2016 yılı yerine 2015 yılının gösterilmesi düzeltilmelidir.

6. Kabule göre de; davacı idare tarafından fazla depo edilen 817.884,86 TL bedelin varsa çekilme tarihine kadar işlemiş mevduat faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt uyandıracak şekilde faiziyle iadesine karar verilmesi doğru değildir.

7. Mahkemece 16.06.2016 tarihli celsede dava kendisine ihbar edilen Hazinenin müdahale talebinin kabulü yönünde ara karar verildiği halde, gerekçeli karar başlığında Hazinenin sıfatının "dahili davalı" yerine "ihbar olunan" olarak gösterilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekili, bir kısım davalılar vekili, birleştirilen dava davalısı ... vekili ile dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde iadesine,

18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.