"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1108 Esas, 2023/1228 Karar
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ: Karasu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/341 Esas, 2021/12 Karar
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu...Mahallesi 131 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından uğramış olduğu zararın değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını, davada Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, tapu hâlâ davacının kendi adına olması sebebiyle davacı sıfatının bulunmadığını, idarî yargının görevli olduğunu, tazminat koşullarının gerçekleşmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.01.2021 tarihli ve 2018/341 Esas, 2021/12 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2021 tarihli ve 2021/437 Esas, 2021/1134 Karar sayılı kararı ile davaya konu taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmış olması nedeniyle mülkiyet hakkı anılan bölüm bakımından kullanılamaz hâle gelmiş olacağından davalının sorumluluğuna gidilmiş olmasının yerinde olduğu; ancak taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmayan bölümünün mülkiyeti üzerinde herhangi bir kısıtlama bulunmadığına göre bu bölüm bakımından davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği; ayrıca emsal dosyalarda belediyeden gelen yazı ile emsalden 0,31 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığının belirtildiği, Mahkemece hükme esas alınan ek raporda davaya konu taşınmazdan %25 oranında kesinti yapıldığı gerekçesiyle düzenleme ortaklık payı oranının düşülmemiş olmasının doğru olmadığı; dosyadaki belgeler ile davaya konu taşınmazdan yola terk ya da başkaca bir nedenle kesinti yapılmamış olduğu da anlaşıldığı, bu durumda bilirkişi heyetince belirlenen emsal ve karşılaştırma tablosu usulüne uygun olmakla birlikte 296,71 TL birim fiyat üzerinden %31 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılarak 204,73 TL birim fiyat üzerinden taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan 624,76 m²ye karşılık gelen 127.907,11 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2021 tarihli ve 2021/437 Esas, 2021/1134 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; imar parseli niteliğinde olan taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölümüne bilirkişi kurulu tarafından belirlenen 296,71 TL/m² birim fiyatı üzerinden değer biçilmesi gerekirken, dava konusu taşınmaz için belirlenen birim değerden emsal taşınmazdan kesilen düzenleme ortaklık payı oranında indirim yapılarak düşük değer takdirinin doğru olmadığından bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yüzde dokuz yasal faizin hakkaniyete aykırı olduğunu, tespit edilen bedelin ve metrekare bedelinin az olduğunu, emsal ile dava konusu taşınmazın kıyas tablosunun bilimsellikten uzak olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması gerektiği, hükmedilen bedelin yüksek olduğu, davacı lehine maktu vekâlet tücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacı ... tescilin yolsuz olduğunu, tazminata hak kazandırmayacağını, arazi olarak değer biçilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu,bozma sonrası alınan bilirkişi ek raporu gereğince davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazı yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.