Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10975 E. 2024/3807 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte vekaletname ile yapılan tapu satışları nedeniyle davacının uğradığı zararın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazineden talep edilmesi üzerine, Hazinenin sorumluluğunun olup olmadığı ve illiyet bağının kesilip kesilmediği noktasında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Sahte nüfus cüzdanı ve sahte vekaletname ile aynı gün içinde birden fazla taşınmazın gerçek rayiç bedelinin altında satılmasının şüpheli bir işlem olduğu ve tapu memurunun ihmali de göz önünde bulundurulduğunda, üçüncü kişilerin kusuru bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1319 Esas, 2023/1169 Karar

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/28 Esas, 2022/7 Karar

Taraflar arasındaki tapuda sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait taşınmazların sahte vekâletname çıkarılarak satıldığını, davaya konu edilmeyen 12 adet taşınmazın değerinin altında dava dışı ... isimli kişiye satıldığını, ayrıca bu satılanlar dışında 18 adet taşınmazın yine gerçek değerlerinin altında dava dışı 3. kişilere satıldığını, sahte vekâletname çıkartan ve kullanan ...'in toplamda davacıya ait 31 adet taşınmazı sattığını, satılanlardan dava konusu yapılan ... ada 1, ... ada 4 ve ... ada 6 parsel sayılı taşınmazların iyiniyetli 3. kişilere devredildiğini, iyiniyetli 3. kişilere devredilmeyen taşınmazlarla ilgili açılan tapu iptali davasında Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne karar verildiğini; ancak iyiniyetli 3. Kişilere devredilen taşınmazlar yönünden oluşan zararının tahsili için eldeki davayı açtıklarını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; oluşan zararda davalının kusuru ve ihmalinin bulunmadığını, vekâletnamelerin aslına uygun olduğunu ve sahte olmadıklarını tespit ettikten sonra satış işlemlerinin gerçekleştiğini, ... adına vekâletname düzenlerken gerekli dikkat ve özeni göstermeyen İstanbul .... Noterliği ile sahte vekâletname ile iş gören ... 'in kusurlu olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

2. İhbar olunan ... vekili dilekçesinde, dava konusu olaya ilişkin ceza mahkemesi kararı ile tespit edilen şahısların haksız ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kusursuz sorumlu sayılan noter yönünden illiyet/nedensellik bağı tam olarak kesildiği için notere sorumluluk yüklenmesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığını, ihbar olunanın noterlik mesleğinin gerektiği dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararda Hazinenin sorumluluğunun 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi bağlamında kusursuz sorumluluk olduğunu ve kusurun varlığı ya da yokluğunun yalnızca iç ilişkide memura rücu edilmesi halinde önem kazanacağının ifade edildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde hüküm altına alınan özel sorumluluk halinin somut davada uygulanamayacağını, davacının zararının sicildeki yolsuzluğun yarattığı bir görünüşe güvenilmesi sonucu değil, sahte vekâletnameye güvenerek geçersiz bir satış sözleşmesi yapılmış olması ve taşınmazı satın alan davacının kendisinin yeterli ihtimamı göstermemesinden kaynaklandığını, Hazinenin sorumluluğu gündeme gelse dahi, kusursuz sorumlulukta hukuka aykırı eylem ile zararlandırıcı sonuç arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmekle hukuka aykırı olan eylem ile zarar arasındaki uygun illiyet bağının, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru, veyahut da beklenmeyen bir nedenden dolayı kesilmiş olmaması gerektiğini, bu şartın somut davada gerçekleşmediğini, satış işleminin iptal edilmesine neden olan sahte vekâletnamenin, noter ... tarafından düzenlendiğini ve sahte vekâletname düzenlenmesi fiilinin Gebze Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/130 Esas sayılı dosyasına konu olduğu ilgili dosyada sabit olduğu üzere satış işlemini gerçekleştiren dava dışı ...'in de aralarında bulunduğu bazı sanıkların cürum işlemek için teşekkül oluşturmak-resmi evrakta sahtecilik-dolandırıcılık gibi suçlardan mahkumiyetlerine karar verildiğini, davacı ...'ın ise suç işlemediğinin sabit olması sebebiyle değil delil yetersizliğinden beraat etmiş olduğunu, davacı ...'ın dava konusu taşınmazları rayiç bedelinin çok altında aldığı ve satın alma tarihinden çok kısa bir süre sonra sattığı gözetildiğinde iyiniyetli olmadığını, anılan gerekçelerle uygun illiyet bağının kesildiğini, bu davada sahte vekâletnameyi düzenleyen noter ile satış işlemini gerçekleştiren ...'in davalı olarak gösterilmemesi ve ortaya çıkan zarardan tek başına Hazinenin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, davacının zararının kabul edilmesi halinde ise zarar miktarının satış akit tablosunda belirtilen değer olarak kabul edilmesi gerektiğini, dosyada yer alan bilirkişi raporlarının denetimden uzak, hükme esas alınamayacak nitelikte olduğunu, heyetle keşif yapılıp rapor hazırlanması gerekirken, yalnızca fen ve inşaat bilirkişileri ile inceleme yapılmasının hatalı olduğunu, davacı lehine hükmedilen faizin başlangıç tarihi olarak dava tarihinin alınmasının hatalı olduğunu, ıslah edilen miktar yönünden faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihi olması gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamından eldeki davada kesinleşen ceza ve hukuk davalarına göre; İstanbul ... ... Mahallesi muhtarından hatır ve para karşılığı tapu maliki ...'a ait nüfus cüzdanı kayıp ve değiştirme belgesini temin eden dava dışı ..., ... ve ...'ın, tapu maliki ... yerine başka bir kadını dublör olarak kullanmak suretiyle ... Nüfus Müdürlüğüne başvurdukları, ilgili müdürlükçe 18.11.2003 tarihinde düzenlenen nüfus cüzdanına, tapu malikine ait fotoğrafın yapıştırıldığı, davalıların aynı gün bu nüfus cüzdanı ile tapu maliki yerine yine dublör kadını kullanmak suretiyle ihbar olunan ...'nın görevli olduğu İstanbul ....Noterliğine müracaat ederek dava konusu taşınmazın satış yetkisini içeren vekâletnamenin düzenlenmesini sağladıkları, daha sonra ihbar olunan ...'in sahteliği Adli Tıp Kurumu raporuyla saptanan bu vekâletnameyi kullanmak suretiyle 12 adet taşınmazı 18.11.2003 tarihinde davacı ...'a satış suretiyle devrettiği; ...'ın da kendisine devredilen taşınmazlardan 1 parsel sayılı olanı 01.12.2003 tarihinde dava dışı ...'e, 4 parsel sayılı olanı 05.12.2003 tarihinde dava dışı ...'ya ve 6 parsel sayılı olanı da 08.12.2003 tarihinde yarı yarıya dava dışı ... ve ...'ya sattığı, asıl malik ...'ın durumu öğrenince suç duyurusunda bulunduğu ve tapu iptali tescil davaları açarak taşınmazlarını geri aldığı, ... yönünden tapu iptal tescil kararının 03.01.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığı, mahkemece, Hazinenin kusursuz sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de somut olayda, dava dışı kişilerce taşınmazların maliki ...'ın fotoğrafı ele geçirilip bu fotoğraf ve malike benzeyen dublör bir kadın kullanılmak suretiyle yeni bir nüfus cüzdanı çıkarılmış, aynı dublör kadın vasıtasıyla noterde ihbar olunan ...'e vekâletname verilmiş, tapu dairesine dublör kadın gitmemiş, dava dışı sahte vekil ... ile davacının yetkili vekili tapu dairesinde satış işlemini gerçekleştirdikleri, bu durumda nüfus cüzdanında ve sahte vekâletnamede malikin kendi fotoğrafı yer aldığından, malikin tapu dairesinde bulunan önceki fotoğraflarının kontrol edilmesinin sonuca etkisi olmayacağı tapu dairesindeki işlemlerin dublör olmadan vekiller vasıtasıyla gerçekleştirilmesine, ceza dosyasına göre tapu görevlilerinin noterden vekâletname hususunda teyit almalarına ve sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyeti bulunmasına göre, tapu sicilinin tutulmasında kusursuz sorumluluk yönünden illiyet bağının noter aşamasında, ihbar olunan üçüncü kişiler İstanbul ....Noteri ... ve ...'in eylemleri ile kesildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verildiğinden Hazinenin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalıların müvekkilinin zararından dolayı sorumlu olması için bu zararın doğmasında kusurlu olmalarına, ihmalleri bulunmasına gerek olmadığını, kusursuz sorumluluğu bulunan davalının 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerektiğini, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin bu emsal kararına karşı yerel mahkeme direnmiş ve bu direnme kararı üzerine de dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gittiğini, 2007/4-422 Esas, 2007/536 Karar sayılı 11.07.2007 tarihli kararında; davacının zararı, tapu dairesinde yapılan işlemden kaynaklanan olayda, Devletin sorumluluğunu gerektiren illiyet bağının bulunduğunun şüphesiz olduğunun belirtildiğini, çeşitli istinaf başvuru nedenleri olduğu halde istinaf mahkemesince buna ilişkin gerekçe yahut hüküm tesis edilmediğini, bu durumun adil yargılanma hakkının ve gerekçeli karar hakkının ihlali olduğunu, taşınmazların çıplak arsa değerleri bilirkişi raporunda da belirtilen olumlu özellikleri uyarınca hesaplanandan daha yüksek olup müvekkilin kendilerine ait bu arsalar üzerine kendi inşaat firmaları ile yapmayı planladıkları inşaatlardan elde edecekleri kâr ise zarar kalemlerinden "yoksun kalınan kâr"ı oluşturduğunu ve hükme esas raporda yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu taşınmazın gerçek değerinin daha yüksek olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; tapu maliki ...'a ait nüfus cüzdanı kayıp ve değiştirme belgesini temin eden dava dışı ..., ... ve ...'ın, tapu maliki ... yerine başka bir kadını dublör olarak kullanmak suretiyle ... Nüfus Müdürlüğüne başvurdukları, ilgili müdürlükçe 18.11.2003 tarihinde düzenlenen nüfus cüzdanına, tapu malikine ait fotoğrafın yapıştırıldığı, davalıların aynı gün bu nüfus cüzdanı ile tapu maliki yerine yine dublör kadını kullanmak suretiyle ihbar olunan ...'nın görevli olduğu İstanbul ....Noterliğine müracaat ederek dava konusu taşınmazın satış yetkisini içeren vekâletnamenin düzenlenmesini sağladıkları, ihbar olunan ...'in sahte vekâletnameyi kullanmak suretiyle 12 adet taşınmazı 18.11.2003 gün ve ... yevmiye numarası ile ...'a , 05.12.2003 gün ve ... yevmiye numarası ile 17 adet taşınmazı ...'e, diğer iki taşınmazı da ... ve ... adına gerçek rayiç değerlerinin çok altında satılmıştır. Davacı ...'ın bu satışlar neticesinde Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açmış olduğu tapu iptal ve tescil davası ile davanın kabulü üzerine taşınmazların bir kısmını mülkiyetine geri almış ancak dava konusu taşınmazlar da olan ... Köyü ... ada 1, ... ada 4 ve ... ada 6 parsel sayılı taşınmazlar 3.iyi niyetli kişilerin iyiniyetlerinin aksinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle haklarındaki davanın reddi kararı Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 07.02.2019 tarihli ve 2016/3592Esas ve 2019/751 Karar sayılı kararıyla onanarak, kesinleşmiştir.

3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet'in sorumluluğu gereği sahte nüfus cüzdanı ile alınan sahte vekâletname ile aynı gün içerisinde birden fazla taşınmazın gerçek rayiç değerinin altında satılması eylemi şüpheli olup, tapu memurunun ihmali de nazara alındığında, 3. Kişilerin kusurunun olduğu gerekçesiyle davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.