"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1696 Esas, 2022/1228 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/240 Esas, 2021/65 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 104 parselde malik olduğunu ve sahipliğine ilişkin olarak mevcut durumun Kadastro Mahkemesinin 2002/6 Esas, 2002/27 Karar sayılı ilamı ile de tescil edildiğini, ancak Antalya Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı karan ile 4.126.352 m² alanlı taşınmazın Hazine adına tesciline karar verildiğini, kesinleşen Mahkeme kararı ile Hazine adına tescil edilen taşınmaz müvekkilinin uzun yıllar sahip olduğunu, taşınmaza ait tüm vergi ve giderleri ödediğini, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tüm sorumluluğun devlete ait olduğunu belirterek, Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi ... parselde kayıtlı 48.682 m² alanlı taşınmazın davalı adına olan 46900/2000 hissesi karşılığında şimdilik 20.000 TL'nin Kadastro Mahkemesinin 2004/1Esas, 2005/5 Karar sayılı kararının kesinleşme tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu Antalya ili, Çamköy Mahallesi 229 parsel sayılı 9.298.598,00 m² yüzölçümlü taşınmazın Antalya Kadastro Mahkemesinin 23.08.1994 tarihli ve 1988/302 Esas, 1994/2475 Karar sayılı ilamı ile A-B-C-D harfi ile gösterilen toplam 5.202.698 m² miktarının Hazine adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, 590 parsel numarasını alan 5.202.698 m² yüzölçümlü taşınmazın hazine adına tapuya tescil edildiğini, bu miktar dışında kalan ve ifraz sırasında 4.019.303 m² olarak hesaplanan kısmın düzeltilerek 229 parselin 4.126.352 m² olduğu belirlenerek Hazine adına tesciline karar verildiğini, Çamköy 229 parselin tapu kaydının bu şekilde Hazine adına oluşturulduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükümde vekâlet ücretine hatalı hükmedildiğini, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/4 üncü maddesine göre maddi tazminat istemli davalarının tamamen reddi halinde avukatlık ücretinin maktuen belirlenmesi gerektiğini, yerel mahkemece davanın gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, dava konusu yerin eski ... 229 parselde kaldığını, yeni tescil haritasında da dava konusu yerin ... ada 2 parsel içerisinde 104 bölüm olduğu ve müvekkilin 2000/49600 hissesine isabet eden 2.000 m² alanın tazminata konu alan olduğunu, dava konusu yerin fiilen belirlenmiş olduğu ve sonradan ... adına tapuda tescilli olan 13322 ada 2 parsel içinde kaldığı, dava dosyasında mevcut 25.11.2019 tarihli uzman bilirkişi raporuna göre de sabit olduğuunu, davacının 229 parselde 2.000 m²lik payı olduğunu, bu alanın da fiilen belirlenebilir olduğunu ve dava konusu yerin iadesinin mümkün olmadığı için ancak tazminata konu olabileceğinin bilirkişi raporlarıyla da sabit olduğunu, dava konusu taşınmaza arsa olarak değer biçilerek bedeline hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemişştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin aynı taşınmaz yönünden verdiği 10.05.2018 tarihli ve 2016/10080 Esas, 2018/1754 Karar, 10.05.2018 tarihli ve 2016/7915 Esas, 2018/3621 Karar, 13.03.2018 tarihli ve 2017/6530 Esas, 2018/1749 Karar, 01.03.2018 tarihli ve 2017/6272 Esas, 2018/1625 Karar, 15.02.2018 tarihli ve 2017/7369 Esas, 2018/1036 Karar sayılı emsal kararları nazara alınarak taşınmazlara dayanak eski tapu kayıtlarının miktarı ile geçerli olduğu halde, buna itibar edilmeden Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinin kararına göre miktarının çok üzerinde yüzölçümleri belirlenerek izale-i şuyu davası sonucunda satış yapıldığı ve buna göre tapuda infaz yapıldığı, bu davanın yüzölçümün artırılması davası olmadığı, yapılan kadastro çalışmasında 590 ve 229 parsel sayısında tespit gördüğü, vaki itiraz üzerine tespite dayanak alınan tapu kaydının miktarı ile geçerli olduğu ve tapu miktarı kadar kısmın başka parsellerde tapu malikleri adına tespit ve tescil edildiği kabul edilmek suretiyle Hazine adına tesciline karar verildiği ve hükmün temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, bu durumda tapu memurunun kusurundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği; ancak davacı aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden yapılan incelemede, maddi tazminat davalarının tamamen reddi halinde vekâlet ücretinin maktuen belirlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Antalya ili, Çamköy köyünde bulunan kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak, 1926 yılında Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda, mahkemece 11.01.1940 tarihli ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, ancak kararda, tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık artırmada, taşınmazın... ve ... adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarih ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tâbi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün 19.07.1968 tarihli ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli ... Planına bağlı olarak yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın çok fazla parçaya bölündüğü, davacılar murislerinin bu taşınmazlardan hisse satın almak suretiyle taşınmazı edindiği; ancak taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacıya ait tapu hiçbir parsele revizyon görmeyerek kayıt kapsamındaki alanın 229 parsel olarak makilik vasfı ile Hazine adına 9.298.589 m² yüzölçümü ile tespit gördüğü ve bu taşınmazla ilgili Antalya Kadastro Mahkemesinde 06.12.1982 tarihinde açılıp 2004/1 Esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanan davada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağını oluşturan izale-i şuyu davasında yüzölçümünün 1.838.000 m²den 22.201.202 m²ye çıkarılarak tescilin dayanağının yolsuz olması ve taşınmazların bulunduğu sahanın 1946 yılında 3116 sayılı Kanun kapsamında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içerisine alındığı, 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1976 yılında da orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu alan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber öncesinin Devlet Ormanı olması nedeniyle tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra 08.06.2018 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de somut olayda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Davacı yönünden reddedilen davada aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin maktu olarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması doğrudur.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.