"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2594 Esas, 2023/1466 Karar
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVA TARİHİ: 20.05.2016
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/341 Esas, 2021/265 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... Mahallesi 169 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların tapusunun Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, uğramış olduğu zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda 80 nolu Orman Kadastro Komisyonu Başkanlığı tarafından 02.08.1999 tarihinde orman kadastrosu yapıldığını ve kadastro çalışmalarının 13.05.2010 tarihinde kesinleştiğini, 593 parsel sayılı taşınmazın orman sınırları içerisinde kalmadığını, dava konusu 169 ada 14 ve15 parsellerin 12.02.2010 tarihli imar düzenlemesi ile oluştuğunu, söz konusu taşınmazların orman sınırları içerisinde bulunduğunu beyan ederek yasal dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kabulü ile 464.040,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/1094 Esas sayılı davasının kabulü ile, 39.544,00 TL'nin birleştirilen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olayın mahkeme kararının infazı olduğunu, tazminat talebinin yersiz olduğunu, oman sınırları içerinde kalan yerlerin, Anayasa'nın 169 uncu maddesine göre ve 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre güvence altına alındığını, dolayısıyla özel mülkiyete konu olamayacağını, zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, bu hususta tesis edilen tüm işlemlerin yok hükmünde olduğundan davacının tazminat talebinin yersiz olduğunu, bu tür davalarda bir zarar var ise bu zararın malikin mülkiyet hakkının sona erdiği tarih itibarı ile belirleneceğini, ferağ anındaki değerin esas alınması gerektiğini, karara konu tazminat bedelinin bu itibarla çok fahiş olarak tespit edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta davalı Hazine vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, böylece Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde belirtilen hususları ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ... Mahallesi 169 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların 28.02.2011 ve 22.04.2011 tarihlerinde satış yolu ile davacı adına tescil edildiği, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/106 Esas, 2016/57 Karar sayılı ilâmı ile taşınmazların tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın 12.07.2016 tarihinde kesinleştiği, eldeki davaların 20.05.2016 ve 27.07.2017 tarihlerinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre; arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
5. Buna karşın kamu düzenine ilişkin hususların resen tetkiki sonucunda davalı Hazine harçtan muaf olduğundan aleyhine harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden resen yapılan tetkik neticesinde; İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (C-1) ve (D-1) numaralı bentlerinin hükümden çıkarılmasına, yerine ayrı ayrı "Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına," cümlesinin yazılmasına, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (C-2) numaralı bendinin hükümden çıkarılarak yerine "2-Davacı tarafça yapılan 314,00 TL ve 221,80 TL olmak üzere iki adet keşif harcı, 29,20 TL başvurma harcı, 4,30 TL vekâlet harcı, 2.700 TL bilirkişi masrafı, 428,15 TL tebligat, posta masrafı olmak üzere toplam 3.697,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafça peşin yatırılan harçların talep halinde davacıya iadesine", cümlesinin yazılmasına, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (D-2) numaralı bendinin hükümden çıkarılarak yerine "Davacı tarafça yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 4,60 TL vekâlet harcı, 25,00 TL tebligat, posta masrafı olmak üzere toplam 61 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafça peşin yatırılan harçların talep halinde davacıya iadesine" cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.