"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/797 Esas, 2023/1988 Karar
KARAR : Esstan ret
Taraflar arasında 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Çanakkale ili, ..., ... Mahallesi 76 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitini ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece teklif edilen ve acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedele itiraz ettiklerini, dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi haline getirilebileceğini, konumu itibarıyla objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, kalan alanda değer azalışı meydana geldiğini belirterek kamulaştırma bedelinin Mahkemece tespit edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddedilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin ödeneğinin geldiğini, bankaya gönderildiğini ancak dekont örneğinin taraflarına geç ulaşmış olması nedeniyle bu aşamada sunduklarını, usul ekonomisi gereğince davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini; dava konusu taşınmaz için tespit edilen ürün net gelirlerinin yüksek hesaplandığını, bu sebeple belirlenen bedelin hakkaniyete aykırı şekilde arttığını, üretim giderlerinin brüt gelirin 1/3' ünden fazla olamayacağı kanaatiyle değerlendirme yapılmış olup bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu taşınmaz üzerinde mevcut irtifak hakkından kaynaklı değer düşüklüğü oranının daha yüksek olduğunu, tarafları lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının da hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verildiğini, ancak sonrasında bedelin yatırıldığı belirtilerek davacı tarafça istinaf yoluna başvurulduğunu, belirlenen kamulaştırma bedelinin taşınmazın gerçek değerinin çok altında olduğunu, taşınmazın sulu tarıma uygun durumda olduğunu, kalan alanda değer azalışı meydana geldiğini, bilirkişi raporunda ve ek raporunda hiçbir şekilde emsal gösterilmediğini ve emsal karşılaştırması yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca ayrı ayrı iki defadan fazla verilen sürelere rağmen kamulaştırma bedeli yatırılmadığından ve duruşma tarihleri arasındaki süre 15 günden fazla olmakla kanunda öngörülen kamulaştırma bedelini yatırma süreleri davacı idareye fiilen tanınmış, davacı idare kendisine tanınan ve Kanunda belirtilen süreleri de aşan süreler içerisinde kamulaştırma bedelini yatırmamış olduğundan, değerlendirme tarihi ve aradan geçen sürede enflasyon karşısında kamulaştırma bedelinin değer kaybına uğradığı, mülkiyet hakkı ihlaline sebebiyet verilmeyecek ve ölçülülük ilkesine uygun olacak şekilde hüküm kurulması gerekliliği gözetildiğinde, bedelin kesin süreden sonra yatırılmış olması halinde davaya kaldığı yerden devam edilmesinin usul ekonomisinin bir gereği olduğu kabul edilemeyeceğinden; davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için tespit edilen ürün net gelirlerinin yüksek hesaplandığını, bu sebeple belirlenen bedelin hakkaniyete aykırı şekilde arttığını, üretim giderlerinin brüt gelirin 1/3' ünden fazla olamayacağı kanaatiyle değerlendirme yapılmış olup bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, objektif değer artış oranının hatalı olduğunu, mütemmim cüz bedelinin yüksek olduğunu, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının da hatalı olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür,
2. Tespit edilen kamulaştırma bedelinin bloke edilmesi için davacı idareye 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca usulüne uygun süreler verildiği halde, davacı idarece fark bedel bloke edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği, her ne kadar davacı idare tarafından karar tarihinden sonra depo kararının yerine getirildiği anlaşılmışsa da davalı vekilinin 16.11.2023 tarihli temyize cevap dilekçesi ile davacı tarafa verilen süreler içerisinde kamulaştırma bedeli depo edilmediğinden Yerel Mahkemenin davanın reddine karar vermesinin yerinde olduğunu belirterek davacının temyiz talebinin reddine karar verilmesini talep ettiği gözetildiğinde, davanın reddine ilişkin kararın usul ekonomisi kapsamında bozulmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.