"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1210 Esas, 2022/1708 Karar
KARAR : Esastan ret
İlk Derece Mahkemesi : Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/326 Esas, 2021/120 Karar
Taraflar arasında görülen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini ve taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2225 ada 322 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 29.08.2002 tarihli işlem ile orman şerhi konulduğunu, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini belirterek uğradığı zararın tazminini talep etmiştir .
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davanın kısmi dava olarak açılamayacağını, taşınmaz tapu kaydına orman şerhi konulması konusunda Orman İdaresinin yetkili ve sorumlu olduğunu, kadastro kayıtları ile tapu kayıtları arasında arasındaki uyumsuzluktan müvekkilin sorumlu tutulamayacağını ve müvekkile husumet yöneltilemeyeceğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre sorumluluk şartlarının oluşmadığını ve davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
III. İlk Derece Mahkemesi KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine ve tapu kaydının davacı payı oranında iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza belirlenen bedelin bölge rayiçlerinin çok altında kaldığını, İlk Derece Mahkemesince taşınmaz için 3 ayrı rapor alındığını, ilk raporda taşınmazın arazi kabul edildiğini, %4,5 kapitalizasyon faiz oranı ve %100 objektif değer artış oranı esas alınarak dava tarihi olan 09.12.2016 itibarıyla m² birim fiyatı 54,82 TL olarak hesaplandığını, ikinci raporda yine arazi vasfında kabul edilerek kapitalizasyon faiz oranını %4,5 objektif değer artış oranını ise %85 olarak kabul edip dava tarihi itibarıyla m² fiyatını 55,22 TL bulduğunu, üçüncü raporda ise kapitalizasyon faiz oranı % 4,5 objektif değer artış oranını %50 olarak kabul edip dava tarihi itibarıyla m² birim fiyatı 40,26 TL olarak hesaplandığını, birinci rapor ile üçüncü rapor arasında ciddi anlamda fark olduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından ilk rapora itibar edilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın husumet ve zamanaşımı bakımından reddi gerektiği hususlarını tekrar ettiklerini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat talebine konu herhangi bir hata veya eksikliğin söz konusu olmadığını, çekişme konusu taşınmazın bedelinin saptanması, belirlenecek gerçek bedelin hüküm altına alınması gerekirken bu hususların göz ardı edildiğini, denetime elverişli olmayan, davacının zenginleşmesine neden bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının yanlış olduğunu, fahiş fiyat belirlendiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu taşınmazın arazi vasfında kabul edilerek değerinin net gelir metoduna göre belirlenmesinde, objektif değer artışının %50, kapitalizasyon faiz oranının %4,5 oranında alınarak taşınmazın 2016 yılı için 40,46 TL olarak belirlenen m² birim fiyatı bölgenin rayiçlerine uygun bulunduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2225 ada 322 parsel 9.619,74 m² yüzölçümlü taşınmazı davacının 22.07.1986 tarihinde satış yoluyla edindiği, taşınmaza 29.08.2002 tarihinde orman şerhi konulduğu, bu şerh nedeniyle mülkiyet hakkı kısıtlandığından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği tazminat hakkı doğduğunun kabulü doğrudur.
4. Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun görüldüğünden temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.